Öğrenci Andı Zulmü Devam Ediyor
Mazlum Der Diyarbakır Şubesi yeni eğitim ve öğretim yılının başlamasıyla `andımız kaldırılsın` kampanyası çerçevesinde Diyarbakır İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde basın açıklaması yaparak, Türk Eğitim Sisteminin, `tek tipleştirici`, `ötekileştirici`, `otoriter` ve `milliyetçi` bir sistem olduğuna vurgu yapıldı.
DİYARBAKIR- yeni eğitim yılının başlamasıyla Diyarbakır Mazlum Der Şubesi`nin `andımız kaldırılsın` kampanyası 4. yılına girdi. Kampanya çerçevesinde Mazlum Der Diyarbakır Şubesi Diyarbakır İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasından önce Mazlum Der Genel Başkan yardımcı Av. Selahattin Çoban kısa bir açıklama yaparak, `andımız kaldırılsın Kampanyası`nın 4 yılına girdiğini, and zulmünün ortadan kaldırılıncaya kadar eylemlerinin devam edeceğini, hukuksal sürecin halen devam etmekte olduğunu, gerekirse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine kadar bu süreci taşıyacaklarını dile getirdi.
Çoban`dan sonra Diyarbakır Mazlum Der Şube Başkanı Abdurrahim Ay basın açıklamasını okuyarak, Türk Eğitim Sisteminin, `tek tipleştirici`, `ötekileştirici`, `otoriter` ve `milliyetçi` bir sistem olduğunu belirti. Millî Eğitim`in süreci boyunca ferde milliyetçilik ve Kemalizm`in tek doğru olduğu ve bireyin devlete karşı sorumluluklarını öğrettiğini ifade ederek, fert ailesinin kültürü, inancı, ideolojisi, düşünce yapısı ve yaşam tarzının hiçe sayılarak, resmi ideoloji ile yoğrulmuş bir müfredatla biçimlendirdiğini açıkladı.
`Andımız`, Nazi Almanyası`nın İlkokullarında Okutulan Andın Korkunç Bir Benzeridir
Diyarbakır Mazlum Der Şube Başkanı Ay, "Nazi Almanyası`nın ilkokullarında okutulan andın korkunç bir benzeri olan `andımız`, herhangi bir pedagojik sürecin değil özetle dönemin Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip`in Mustafa Kemal`e yaranma çabalarının ürünüdür. Böyle bir metnin bugün hala bir eğitim sisteminin temelini oluşturması utanç vericidir" dedi.
`Andımız` ile Fikri Hür, Vicdanı Hür` Nesiller Yetiştirilemez
Çocukların her sabah askeri bir garnizona girer gibi sınıflara tek sıra halinde girmeleri, `rahat!` `hazrol!` komutları ile hizaya geçmelerinin ve bir kutsal metin gibi okunmasının `andımız` ritüeline maruz bırakılmaları pedagojik bir kıyım olduğuna vurgu yapan Ay, çocukların böyle tek tipleştirici bir uygulama ile derse başladıkları bir ortamda hangi eğitim sistemi uygulanırsa uygulansın, `fikri hür, vicdanı hür` nesillerin yetiştirilmesinin mümkün olmadığını dile getirdi.
`Andımız` ile Öğrenciler Devletin Makbul Vatandaşları Kalıbına Giriyor
Andın içerdiği kavramların çoğunu, ilköğretimin başındaki çocuklar için anlamsız bulduklarını söyleyen Ay, basın açıklamasını şöyle sürdürdü: " Bu da ant içme töreninin nasıl anlamsız ve dayatma olduğunun göstergesidir. Burada istenen, öğrencilerin küçük yaştan ant içmeye, törenlere, esas duruşa itaate alışmaları, `devletin makbul vatandaşı` kalıbına girmeleridir. Biz öğrenci andının okutulması uygulamasının son bulması için dört yıldır çeşitli çalışmalar yürütüyoruz. Millî Eğitim Bakanları arasında öğrenci andı uygulamasının içine sinmediğini söyleyenler olmasına rağmen `andımız` hala okullara girişin ilk adımı olarak okutulmaktadır. İradi ve ihtiyari olmayan bir değişiklikle 4+4+4 eğitim sistemi kapsamında ilk dört sınıfta öğrenci andının okutulması zulmüne devam edildiğini bu vesileyle bir kez daha ifade etmek istiyoruz."
Ay, basın açıklamasında son olarak, Eğitim sürecinde herhangi bir ideolojinin dayatılması yerine, `bireyi insanlık onuruna bağlı doğal hak ve özgürlüklere sahip bir varlık` olarak kabul eden bir eğitim anlayışının benimsenmesi gerektiğini önererek, "Böyle bir eğitim sisteminin inşası okulların girişinde çocukların maruz bırakıldığı, tek tipleştirici ve farklılıkları yok sayan, ideolojik nitelik taşıyan öğrenci andının okutulması uygulamasının sona erdirilmesi ile başlamalıdır" ifadelerini kaydetti. (Osman İçli-İLKHA)