11 Yılın Ardından 11 Eylül…
Adeta bir dönüm noktası olan 11 Eylül saldırılarının üzerinden 11 yıl geçti ama Amerika ile avenelerinin yaptığı tahribat ve işgaller hâlâ son bulmadı. İslam dünyasına ağır faturalar ödettirildi… Ancak mazlumların ahı ve gösterilen direniş karşısında haçlı zihniyetli Batılı ülkeler de giderek güç kaybetmeye, bir çöküşe doğru sürükleniyor.
Mehmet Özcan / Analiz / doğruhaber
Üzerinden 11 yıl geçti ama 2001’deki 11 Eylül saldırıları ile ilgili ne yapılan tartışmalar bitti, ne de Amerika ile avenelerinin yaptığı tahribat ve işgaller son buldu. ABD hava yollarına ait kaçırılan dört yolcu uçağı ile New York ve Washington’daki Dünya Ticaret Merkezine saldırılar düzenlendi. İkiz kuleler yerle bir oldu. 3 Binden fazla insanın öldüğü olayın iç yüzü hiçbir zaman net bir şekilde açıklanmadı.
Ama Avrupalı ülkelerin katılımıyla Amerikan önderlikli Batılı haçlı orduları açık bir şekilde İslam dünyasını hedef tahtasına oturtmuştu bir kere. İşgalleri gerçekleştirip katliamlar yapmadan, ülkelerin varlıklarını sömürmeden durmak olmazdı. Fırsatlar her zaman ele geçmezdi!.. Aynen de öyle oldu. 2001’de önce Afganistan sonra Irak 2003’te işgal edildi.
Afganistan işgali öncesi televizyonda açıklama yapan o zamanın ABD başkanı George Bush, “Haçlı Seferi’ne başlıyoruz” diye sesleniyordu. Ve ABD 7 Ekim 2001 tarihinde Afganistan’a Sınırsız Özgürlük adını verdiği hava taarruzunu başlattı. Ancak aradan 11 yıl geçmesine rağmen Amerikan önderlikli Batılı Ülkeler ne Afganistan’ı özgürleştirebildi(!) ne de zafer kazanmış olarak ülkeden çıkabilmiş değil. Zaten onlardan da öyle bir şey de beklenmiyordu.
Sovyetler Birliği işgali sonrası yavaş yavaş toparlanma aşamasına giren Afganistan yeni bir işgalle yıkıldı, yakıldı, talan edildi. On binlerce insan, kimi keyfi olmak üzere katledildi. Binlercesi kaçırılarak Guantanamo ve benzer işkencehanelere hapsedildi. Son olarak geçtiğimiz yıl Pakistan’ın başkenti İslamabad’ın kuzeyindeki Abbotabad kentinin Bilal bölgesinde bir evde bulunan Üsame bin Laden, Amerikan askerlerince şehid edildi.
YAPTIKLARI İŞGAL ONLARA DA YARAMADI
Ama direniş Afganistan’da haçlı zihniyetli işgal ordularını adeta bozguna uğrattı. 2001’den bu yana binlerce işgal askerlerini taşıyan tabutlar ülkelerine gönderildi. İşgalci ülkelerce harcanan paralar milyarlarca doları buldu. Bu işgallerin verdiği maliyetlerden olsa gerek Amerika ve Avrupa ekonomisi tepetaklak olmuş bir vaziyette ve düzelmesi için çareler düşünülüyor. Kısacası yaptıkları işgal onlara da yaramadı.
Bir diğer işgal bölgesi ise Irak… Buraya da nükleer silah var bahanesiyle giren Amerika çarçabuk Saddam’ı devirip petrollerine konmak maksadındaydı ancak öyle kolay değildi. Saddam’ı devirmek belki çok kolay oldu ama ülkeden çıkabilmek sekiz yıl sürdü. Gerçi tam da çıkmış değiller ya. Amerika, halen Irak’ta elli bine yakın kalan koruma-destek mahiyetindeki askerini çıkarmamanın hesaplarını yapıyor. İşgalci Amerika’nın bu süre zarfında ülkede yaptığı tahribatın ise haddi hesabı yok!.. İki milyona yakın insanın hayatını kaybettiği ülkede bir milyon kadın dul kalırken, beş milyon çocuk yetim bırakıldı. En önemlisi de ülkede Şii-Sünni karşıtlığı alevlendirilerek halen bitmeyen fitnenin ateşi yakıldı.
Amerika’nın 11 Eylül saldırıları nedeniyle toplam kaybı 2 trilyon dolar olarak hesaplanmıştır. Amerikan-İslam İlişkileri Forum’unun verilerine göre 11 Eylül saldırılarından sonraki ilk yıl 34 bin Amerikalı Müslüman oldu. Son on sene zarfında İslam’a girenlerin yıllık ortalaması yaklaşık 20 bin Amerikalı. Müslüman olanların yüzde 80’ini kadınlar oluştururken yüzde 20’sini erkekler oluşturuyor. Geçtiğimiz ayın sonunda ‘Tecemmu’ Et Tavaif El Yevm’ tarafından yayınlanan ‘Cami 2011’ adlı belgeye göre Amerika’da son on senede camilerde de yüzde 74 oranında artış görüldü. Başkent Washington’a ek olarak toplam 50 eyaletteki camilerin sayısının 2106’yı bulduğu ifade edildi.
Sonuç olarak 11 Eylül saldırıları aslında bir dönüm noktası oldu. Ülkeleri harabeye çeviren, yakıp-yıkan, katleden işgalci güçler, İslam dünyasına ağır faturalar ödetti. Ancak Haçlı zihniyetli Batı’nın onbir yıl önce yükselen ve en üst düzeye çıkan gücünün geldiğimiz bugünlerde ekonomik, siyasi ve askeri anlamda giderek etkisini kaybetmeye başladığı artık daha açık-seçik anlaşılıyor.