Şehadetinin 27'nci yılında Şehid Muhammed Said
İslam'a adanmış bir hayata sahip olan Muhammed Said, tarihler 20 Şubat 1992'yi gösterdiğinde PKK kurşunlarının hedefi olmuş, zulüm ve katliamlar ile yoğrulan mazlum coğrafyayı kanıyla sulamıştı.
90'lı yıllarda zirve yapan zulüm furyasında Müslüman Kürd halkına her gün yeni yeni acılar yaşatılıyordu. Bazen devletin derin unsurları bazen de PKK'nin, kendisine biat etmeyenlere karşı gerçekleştirdiği saldırı ve katliamlar artık sıradan bir hâl almıştı.
İşte bu saldırılardan birinin hedefi de Şırnak'ın İdil (Hezex) ilçesindeki Muhammed Said Bozkurt idi. 20 Şubat 1992'de okul dağılışında İdil ilçe merkezinde silahlı saldırıya uğrayan Muhammed Said, PKK'nin namlusundan çıkan kurşunlarla ruhunu Allah'a teslim etmişti.
Aslen Şırnak'ın İdil ilçesine bağlı Bozburun (Zinarex) köyü nüfusuna kayıtlı olan Muhammed Said, 3'ü kız 6'sı erkek 9 çocuğundan biri olarak 6 Şubat 1973'te dünyaya geldi.
Şehadetinin 27'nci yıl döneminde acılarının taze olduğunu anlatan Şehid Muhammed Said'in annesi Naima (Halime) Bozkurt (60) ile babası Hacı Mustafa Bozkurt (76) o dönem yaşananları ve oğullarının örnek hayatını İLKHA'ya anlattılar.
"İlkokuldan beri İslam davasına gönül vermişti"
Oğlunun daha küçük yaşlarda İslam davasına gönül verdiğinin aktaran anne Bozkurt, "Biz Bozburun köyündeydik. Muhammed Said daha 6 yaşındayken İdil'de YİBO'da kalıyordu. İlkokuldan beri İslam davasına gönül vermişti. Davasında canını feda edecek kadar fedakârdı. Davasına çok bağlıydı. Çevresindeki herkese ve gittiği her yerde İslam davasını anlatıyordu. Kitap ve ilahi kasetlerini millete dağıtıyordu. Sıla-i rahim ve haremlik selama dikkat ederdi. Onun tüm arkadaşları da çok iyiydiler. Arkadaşlarıyla bir ev tutmuştular. Onları öldürmek isteyenler sürekli evlerine baskın yapıyordu. Birçok defa ev değiştiriyorlardı. Okula ve herhangi bir yere gittiklerinde her zaman takip ediyorlardı." dedi.
"Oğlumun şehadet haberini almadan onun için ağlamaya başladım"
Bozkurt, "Şehid olmadan önce Muhammed Said'in durumunu öğrenmek ve para göndermek için abisini İdil'e gönderdik. Akşamdan sabaha kadar yanında kaldı. Muhammed Said ve 2 arkadaşı sünnet orucunu tutarlar o gün. Oruçlu bir şekilde evden çıkar. Arkadaşlarının yanına gidecekti. Abisi onun gitmemesini istese de 'Anneme çok selam söyle, şehid olacağım. Beni bir daha göremeyecek, annem ağlamasın.' deyip gitti. Oğlum, abisine (Muhammed Said) peynir göndermemi istemişti. (Muhammed Said bunun üzerine) 'Annem beni göremeyecek ama yine de anam peyniri göndersin' demişti. Abisi köye döndüğü gibi onu şehid etmişlerdi. Abisi köye geldiğinde daha oğlumun şehadet haberini almadan onun için ağlamaya başladım. Öğle ile ikindi arası öğrencilerin dağılma saatinde oğlumu vurup şehid etmiştiler. Bir gün sonra haberimiz oldu." ifadelerini kullandı.
Şehid olmak üzere olan birine su dahi vermediler
Muhammed Said'in PKK'liler tarafından vurulduğu anı anlatan Anne Bozkurt, şöyle konuştu: "Oğlumun vurulduğu yere yakın bir yerde tandır önünde bulunan kadınlar ekmek pişiriyordu. Oğlum oruçluydu orada bulunan kadınlardan içmek için su istedi. Kadınlar, oğlumun yanına kadar gitti. 'Bu sofiktir!' deyip su vermediler. Uzun bir süre yaralı olarak orada kaldı. Sonra hastaneye kaldırdıklarında halen yaşıyordu. Sabah kuyudan su almak için evden çıktım. Bizim bir köylüyle karşılaştım. Hiçbir şey söylememesine rağmen bakışlarından oğlumu şehid ettiklerini, duygularımla anladım. Sonra o köylümüz gelip oğlumun vurulduğunu ve yaralandığını söyledi."
"Oğlumun şehadetinden sonra yumuşacık bir bedeni vardı"
Muhammed Said'in vurulduğunu duyduklarında yaya olarak İdil'e doğru yürüdüklerini anlatan anne Bozkurt, "Her yer kar ve buzdu. Islandığı için ayakkabı ve çorabımı çıkarıp yürüdüm. Soğukluğu hiç hissetmiyordum; sanki yaz mevsimiydi. Tepeli (Selekun) köyüne kadar yaya gittik. Tepeli köyünde bir otomobile binip Dirsekli (Xêrabê Şeref) köyüne oradan da olayın yaşandığı yere gittik. Hastanenin önüne gittiğimizde katili dahi oradaydı. Hastanede şiddetli bir çığlık attım. Oğlumun cenazesinin yanına gittim. Yumuşacık bir bedeni vardı." şeklinde konuştu.
"Yıllardır acımız halen tazedir"
Oğlunun bedenine 9 merminin isabet ettiğini dile getiren Bozkurt, "Bir mermi omuzuna, 6 mermi sol yanına, bir mermi bacağına, bir tane sırta toplamda bedenine 9 mermi vurulmuştu. Araçlar olmadığı için duyanlar yaya bir şekilde geliyordu. Kar ve buzdan dolayı kimse evinden çıkamaz durumdaydı. Cenaze yıkandıktan sonra defin için köyümüze götürdük. İdil'den Toklu (Ağrît) köy yoluna kadar uzun bir mesafe araç konvoyu olmuştu. Toklu köyünden bizim köye kadar yol kardan kapalı olduğu için cenazeyi traktöre bindirdik. Küreklerle yaklaşık 7 kilometre yol kardan temizlendi. Bu uğraşlar sonunda defin işlemleri akşama kadar devam etti." ifadelerini kullandı.
Oğlunun PKK tarafından şehid edildiğini vurgulayan Anne Bozkurt, "Allah'a hamdolsun oğlumun böyle bir yolda olmasından pişman değiliz. Oğlumun güzel ahlakına herkes hayrandı. Allah için iyiydi ve ona şehadet nasip oldu. Yıllardır acımız halen tazedir." diye belirtti.
Baba Bozkurt: Davasında çok ama çok kararlıydı
Acıların ilk günkü gibi taze olduğunu dile getiren baba Bozkurt, "Muhammed Said İdil'de öğrenciyken şehid ettiler. Okuduğu lisede tüm öğrenciler arasında belliydi. Babası olarak hiçbir eksikliğini görmedim. Davasında çok ama çok kararlıydı. Şehid etiklerinde cenazeyi almaya gittik. 'Kar var cenazeyi alamayız' dedim. Şehid Hacı Biçer (Şehadet tarihi:31 Mart 1992), 'Yolu kardan temizleyip mezarlığa getireceğiz' dedi. Cenazesi çok kalabalıktı ancak köylülerimiz mezarlığa gelmekten korkuyordu." dedi.
"Tuzak kurarak oğlumu şehid ettiler"
Tanıdıklar vasıtasıyla PKK'nin oğlunu tehdit ettiklerinin haberini aldığını aktaran Bozkurt, "PKK'nin isteğiyle köylüler muhtarla beraber 'oğlunu İdil'den getir yoksa seni köyden çıkaracağız. Bunu yapmasak köyümüzü yakarlar.' dediler. Oğlumu İdil'den aldım. Oğlumun rızasıyla değildi onu zorla aldım. Akşam eve vardık, sabahta evden kaçıp gene İdil'e gitti. Eşim ve kızım arkasından İdil'e kadar gittiler. İdil'de Hacı Sabri ve Hayriye PKK tarafından şehid edilmiştiler, mezarlıklarını ziyarete gitti. İslam davasında mükemmel bir yapısı ve karalılığı vardı. Midyat ve Batman'a gider İslami çalışmalarda bulunurdu. Davasına çok bağlıydı. İdil'de tuzak kurarak oğlumu şehid ettiler." dedi.
"PKK militanları kadın elbiselerini giyip beni öldürmek istedi"
Şehid Muhammed Said'in babası olduğu için yıllardır PKK'nin hedefi oluğunu söyleyen Baba Bozkurt, "PKK'liler kadın elbiselerini giyip 'kenger (kerenk) toplayacağız' diyordular. Yakınıma gelip beni öldürmeyi amaçlıyordular. PKK'liler (Bahoz ile Hogir komutasında) Hacikesan (Yazman) köyüne gidip beni kast ederek 'o adamı bize getirin, Köyünüzde 100 adamımız var. Hepsini yanınıza yardımcı olarak size veririz' diyordular. 16 veya 17 defa beni şehid etmek için bana ateş açtılar." ifadelerini kullandı.
"PKK'liler eve benzin döküp evi ateşe vererek hepimizi yakmak istediler"
PKK yaklaşık 400 militanıyla evlerine baskın yaptığını ev halkının tümünü yakarak öldürmek istediğini aktaran Bozkurt, son olarak şunları söyledi:
"Bir defasında köyümüzden 2 genç gelip bana 'gel Bahoz ile Hogir köye gelmişler seninle konuşacaklar' dediler. Onlara küfrettim ve gidin bu söylediklerimi söyleyin, dedim. Gidip öyle söylediler. O küfürlerimi onlara söylediklerinde Hogir, kalkıp gelmek istemiş. Bahoz, 'Otur! Bu söylemleri gönderen seni oraya varmadan öldürür.' deyip onu oturtmuş. Üzerimize gelemediler. Defalarca evimizi bastılar. Bir defasında Kurban Bayramı'nın arifesiydi. Bazı duyumlar almıştım, çocuklarımı evde topladım. Yatsıdan sonra her taraftan evimize ateş açtılar. Bazı kişiler 400 militanın geldiğini söylüyordu. Çevre köylerden eli silah tutan tüm PKK'lileri getiriyordular. Yorulana kadar bize mermi yağdırdılar. Bomba atıyorlardı. Bahçemize benzin döküp evi ateşe verip hepimizi yakmak istediler. Biz de karşılık verdik. Allah'ın takdiriyle bize hiçbir şey olmadan geri çekildiler. Allah'ın izniyle kalbimizde onların korkuları yoktur."
Şehid Muhammed Said Bozkurt
Muhammed Said, 6 Şubat 1973 tarihinde Şırnak'ın İdil ilçesine bağlı Bozburun köyünde doğdu. İlkokulu köyde bitiren Muhammed Said, eğitim-öğretim hayatına davam ederek ortaokulu (6, 7 ve 8) İdil ilçesinde bulunan Yatılı İlköğretim Bölge Okulu'nda (YİBO) tamamladı. Muhammed Said, ortaokulu tamamladıktan sonra Diyarbakır Anadolu Lisesini kazandığı halde İdil'de kalmayı tercih ederek İdil Lisesi'ne kayıt oldu.
Muhammed Said, daha YİBO'da iken o dönemin zor şartlarında İslami Dava ile tanışmış ve 12 yaşından itibaren İslami davanın saflarında yer almayı tercih etmiştir. Henüz bölgede yeni başlayan ve daha iyice tanınmayan davanın ilk erlerinden biri olmuştur. Annesinin daha küçüklüğünden kendisine öğrettiği ve hayatına nakşetmesini istediği şu cümle ile Muhammed Said, gerçekten annesinin bu tavsiyesine uyarak yaşamına yön vermiştir: Annem! Sen hep sakın doğru yoldan ayrılma diyordun. Artık için rahat olsun çünkü ben en güzel ve en iyi dava ile tanıştım.
Muhammed Said, hizmetine girdiği davanın aşkıyla artık dünyayı bir kenara bırakıp Allah yolunda mücadeleye başladı. Köydeki tüm akrabalarını teker teker dolaşarak onları İslami davaya davet ediyordu. Alçakgönüllü ve sabırlı bir kişiliğe sahip olan Muhammed Said, bıkmadan usanmadan mücadelesine devam ederken sürekli tehdit ve baskılara maruz kalmıştır. Diğer taraftan ailesi de aynı şekilde tehdit edilmiş ve Muhammed Said'i davasından vazgeçirmeleri için ailesine baskı uygulamışlardır. Fakat o, yapılan bütün tehdit ve uyarılara aldırmadan her türlü tehlikeyi göze alarak cesaretle mücadelesine devam etmiştir. Ailesi Muhammed Said için başlayan tehlikenin farkında olduğundan kendisini İdil'den köye getirmek istemişlerdir. Bu nedenle Muhammed Said'in annesi, babası ve amcası kendisini Nisan 1991'de İdil'den alıp köye getirmişlerdir.
Muhammed Said, köye getirildikten sonra kısa bir süre sonra İdil, İslami davanın ilk şehidlerini verdi. Hacı Sabri ve Hayriye şehid edildi. Bu haberi duyar duymaz Muhammed Said, kafesten kurtulan kuş misali köyden kaçarak İdil'e tekrar yerleşti ve mücadelesine kaldığı yerden davam etti. Muhammed Said, uzun bir süre sonra sıla-i rahim için köye her geldiğinde helallik isteyip sanki bir daha dönmeyecekmiş gibi vedalaşırdı. Ailesinden kendisinin de şehidler kervanına katılması için hep dua etmelerini istedi. Hacı Sabri ve Hayriye'den sonra Muhammed Said köyden tamamen kopmuş ve hemen hemen köye hiç uğramaz olmuştu. Muhammed Said, bu olaydan yaklaşık 10 ay sonra, 1992'nin 20 Şubat'ında, Ramazan'a 15 gün kala, karlı bir günde oruçlu bir halde arzulamış olduğu şehadet mertebesine ulaştı. (Mehmet Sait Çelik –İLKHA)