Ah O Eski Bayramlar
Belli bir yaşın üstünde olanlar her bayramda eski bayramları düşünüp: `Nerde o eski bayramlar?` diye iç geçerler. Eski bayramlarla bugünkü bayramları karşılaştıran ve nelerin değiştiğini `ah` larıı ile ortaya koyan yaşlılarımız eski bayramları bizimle paylaştı.
DİYARBAKIR- Mübarek Ramazan ayında manevi bir atmosferde tutulan oruçtan sonra müminlerin şimdide bayram zamanı geldi. Muhakkak hepimiz çocukluğumuzdaki bayramları hatırlar, ah o eski bayramlar diye hep iç geçiririz Eski bayramlarla bugünkü bayramları karşılaştıran ve nelerin değiştiğini `ah` ları ile ortaya koyan yaşlılarımız eski bayramları bizimle paylaşarak, bu günkü bayramlarda eski heyecanların yaşanmadığını, aslında bayramların gelip gelmediğinde bile haberlerinin olmadığını, eski bayramlara özlem duyarak anılarını anlatılar.
Bana Göre Bayram Amcamın Bana Verdiği Ayakkabılardı
Çocukluk ve gençlik döneminde ki bayramlarda küçük şeylerle çok mutlu olabildiklerini ifade eden 73 yaşındaki Hasan Bağır, bayram sabahı babasıyla abdest aldıktan sonra caminin yolunu tuttuğunu bayram namazından hemen sonra ise büyüklerin ellerini sırayla öptüklerini söyledikten sonra eski bayramları anlatmaya şöyle devam etti: "Daha sonra ilk önce amcalarıma giderdik amcam varlıklı biriydi genelde bayramlıklarımı evlerine ellerini öptükten sonra verirdi. En çokta sevindiğim şey ayakkabılardı. Tabi o zaman kimseler çocuklara para vermezdi yalnız amcam bana para verirdi. Daha sonra çocuklarla birlikte komşulara oradan da bütün mahalleyi dolaşırdık bütün büyüklerin ellerini teker teker öperdik. tabi kimse bize para vermezdi ama hayır duasını verirdi."
Kimse Yapışığındaki Komşusunu Bile Sormuyor
Kimse Yapışığındaki Komşusunu Bile Sormuyor
Hasan Bağır son olarak, şimdilerde hiç kimsenin yapışığındaki komşusunu bile sormadığının altını çizerek, gerçekten o günleri çok çok özledim dedi ve hatırında kalan diğer bir anıyı ise bizimle şöyle paylaştı: "Babamlarla birlikte Adana`ya bayrama gidiyorduk. Ama Adana`daki bayramlar ile Diyarbakır`daki bayramlar arasında çok çok fark vardı. Onlar sadece bayramlarda karşılaştıkları kişiye bayramınız mübarek olsun diyorlardı. Kimse kimseye gitmez bizim bura gibi çocuklar ve gençler gibi heyecan dolu değildi."
Şimdilerde Paylaşma Duygusu Kalmadı
Gelen bayram mı,değil mi insan anlayamıyor diyen 64 yaşındaki Selahattin İçten ise, çocukluğunda ve gençliğinde köyde olduklarını belirterek o dönemlerde şimdi ki gibi bolluğun olmadığını bundan dolayı bayramda ne ayakkabı alırdık ne de yeni elbise, diyerek özlemle o günleri yad etti. Buna rağmen o dönemde kendilerine hediye olarak verilen küçük şeylerden çok büyük mutluluk içinde olduğunu söyleyen İçten, eski bayramları anlatmaya şöyle devam etti: "Dediğim gibi o dönemde şimdiki gibi bolluk falan yoktu. Bayramlarda en fazla iki çeşit yemek yapardık, tabi özel iki yemek bize o zaman çok çok büyük bir mutluluk ve haz verirdi. Size bir şey söyleyeyim mi şimdilerde paylaşım duygusu kalmadı. En önemlisi eskiden insanlar bir tas çorbasını komşuyla paylaşır, gönül alırdı ama şimdi neredeee o günler ve eski bayramlar. Bayramda özel bir elbise ve ayakkabı giymezdik. Annem babam giymemiş ki ben giyeyim? Bizim o zaman sadece bayramlarda giydiğimiz tek elbisemiz vardı, o da sadece bir fistan yani bir entari giyerdi. Babamız her bayram için ayrı ayrı elbiseyi bize almıyor değil alamıyordu. Mevcut olan elbisemizi bayramdan giydikten sonra yeni bayram gelene kadar giymezdik."
O Gün Şefkat, Merhamet ve Cemaat Vardı
Selhattin İçten, köylerinde cami olmadığını buna rağmen babasıyla birlikte bayram sabahı abdest alıp köyde köy halkının namaz ibadeti için daha yaşlı olanların evinde bir araya gelip bayram namazını kıldıklarını söyleyerek, daha sonra ev ev büyüklerin ellerini öpmeye gittiklerini söyledi. İçten bayram hediyeliği olarak, kimsenin kendilerine para vermediğini paranın yerine ceviz ve bademin bayramlık hediyesini olduğunu, yüzünde o bayramlara özlem duyduğuna dair ifadeler beli olacak şekilde şöyle devam etti o özlem duyduğu bayramları: "Belki büyüklerimiz o dönemde pek bir şey vermiyorlardı ama gerçek bir sevgi bize verdiklerinden şüphemiz yoktu. Size söyleyeceğim ama inanmayacaksınız bayramlık ayakkabımız ineğin derisinde yapılan deri idi. Keşke o bayramlar gelseydi de şimdi üzerimde olan elbise de olmasaydı. O gün şefkat, merhamet ve cemaat vardı. Şimdi parada bol, mülkte bol ama kalpler karardığı için saygı, sevgi, şefkat ve merhamet adına hiçbir şey yok. Ziyaretlerimizin öncelikleri ilk önce hastalar yaşlılar ve köy mezarlığını muhakkak babamızla birlikte ziyaret eder ölmüşlerimize Fatihalar ve Yasinler okurduk. Özellikle de kısa dönem önce vefat eden taziye evine baba ve annemizle giderdik. Ama şimdi ise bayram denince tatil geliyor yeni kuşağın aklına. Herkes bir yerlere gitme telaşında."
Yaşlıların Elini Öpüp Hayır Dualarını Aldıktan Sonra Hayvan Güderdik
Selhattin İçten son olarak, gençlik döneminde çevre köylere de ziyaretlere gittikten ve ikram edilen yemekten sonra yaşlıların ellerini öpüp gönüllerini ve dualarını aldıktan hemen sonra hayvanları otlatmaya götürüyorduk diyerek, keşke o eski bayramlar geri gelseydi de, bu üzerimde ki elbiselerim olmasaydı dediği anılarına son verdi.
Bayramlar Kırgınlıkların Ortadan Kaldırılmasına Vesile Olmalıdır
Ulu Cami de beş vakit namazını cemaatle kıldığını söyleyen 80 yaşında ki Recep Bilici amca, bayramların kırgınlıkların ortadan kaldırılmasına da vesile olan mübarek günler olduğunu söyleyerek, "Eskiden akrabalık bağları çok güçlüydü ondan dolayı kırgınlıklar muhakkak bayramlarda çözüme kavuşurdu. Eskiden insanlar birbirlerini maddiyata göre sevmezdi gerekirse arkadaşları için her türlü fedakarlığı yaparlardı ama şimdi öyle bir şey söz konusu değil" dedi.
Aynı Apartmanda ve Bitişik Komşumuzun İsmini Bile Bilmiyoruz
Bayram arefesinde büyükleriyle birlikte köy mezarlığına gidip ölülerinin ruhuna Fatihalar ve dua okuduklarını sözlerine ekleyen Recep amca daha sonra eski bayramlar hakkında dili döndükçe şöyle konuştu: " Bayram sabahı ise bayram namazından hemen sonra önümüzde büyüklerimiz olacak şekilde el öpmeye giderdik öyle ki bütün köylüleri dolaşırdık. Ama şimdi ise aynı apartmanda ve bitişik komşumuzun ismini bile bilmiyoruz ki bayramlarını kutlamaya gidelim. Ne var ki büyüklere yapılan bayram ziyaretlerinde çok çok eksilme vardır. Şimdi ise kapının çalınmasını bekliyoruz. Ha unuttum söylemeyi, bir de Bayram günü köyün ileri gelenleri bayram namazından hemen sonra küslerin arasında girerek muhakkak barıştıklardı. Tabi belki bu konuda pek heyecanlanmazdım ama akşam eve gittiğimizde babam annem ev ahalisi o barış merasimini öve öve bitiremezlerdi. Daha sonraları anladım ki kırgın ve küslerin arasının düzeltmenin ne kadar büyük bir mutluluk verdiğini."
Bayramlar Vicdan Muhasebesi Olmalı
Bayramların, beraberinde bir vicdan muhasebesini de beraberinde getirmelidir diyen Recep Bilici biz şimdiye kadar ne yaptık diye sorarak, gülerek anlattığı bir anısını ise şöyle anlattı : " Biz çocuk olduğumuz için en fazla yemeği bizim yememiz gerekirken yaşlılar hep fazla yerlerdi ondan sonra eve gittiklerinde ise ah vah diyerek rahatsızlıktan dolayı inliyorlardı."
Bayramlarda oyun olarak ta hayvanların aşık kemiği ile (kap) oynuyorduk diyen Recep amca bayramlarda ancak zengin ve varlıklı olan kişilerin çocuklarına elbise aldığını söyleyerek bayramlık hediye olarak kendilerine verilen şekerinde delikli Antep şekeri olduğunu söyledi. Antep şekerinin tadı bile şimdiki her şeyden tatlı olduğunu keşke o eski bayramlar gelseydi de Antep şekerli olsaydı diyerek bir ah içten geçirdi.
Misafirler Geldiğinde, Evimizde Yer Kalmazdı, Şimdi İse Evimiz Geniş Ama Kimse Yok
Kendisi ile Diyarbakır`ın tarihi surların dibinde konuştuğumuz 66 yaşındaki Muhtar Hacı Akyol, Bayram namazından hemen sonra ilk önce imam efendinin elini ardında da sıra ile bütün cemaatin elini öperdik diyerek, bayramların diğer yandan da toplumsal dokuyu yeniden gözden geçirmek için bir neden ve diğer yandan da toplumun birlik ve dirliğini güçlendirmesi gerektiğini belirtti. Akyol daha sonra hasret ve özlemle yad ettiği o buram buram samimyet kokan bayram anılarını anlatmaya şöyle devam etti: " Varlıklı olduğumuz için daha sonra köy halkını bayram yemeğine davet edip birlikte yemek yiyorduk. Şimdi hiç kimse bayram yemeğine davet etmiyor, o dönemlerde misafir eve davet eder evlerimizde yer kalmazdı, şimdi ise evimiz geniş ama kimse evimize gelmiyor. Şimdilerde sağımıza solumuza bakıp bakıp saygı ve sevgiden çok çok eksikliler olmuş ne gelen var ne giden var."
Akyol, eski bayramlardaki oyunlar hakkında da anılarını bizimle paylaşarak, "Gençlik döneminde büyüklerin bayramını tebrik ettikten sonra köy gençleri olarak, köyün biraz daha dışına çıkar sohbet yapar üç adım ve bêr oynardık" dedi.
(Osman İçli-İLKHA)