Mısır’da İhvan’ın birinci parti olması ve Cumhurbaşkanı adayı Muhammed Mursi’nin seçilerek Cumhurbaşkanı koltuğuna oturması sonrası ülkede son durumun nasıl gittiği konusunu Mısır’da bulunan yazar Suat Yaşasın’a sorduk. Muhammed Mursi’nin Cumhurbaşkanı seçilmesi sonrası, aşılabilir bir tehlikeli ve sancılı sürecin de başlangıcı olduğunu ifade eden yazar Suat Yaşasın, Mısır’ın nabzını tutan açıklamalarıyla ülkedeki son gelişmeleri gazetemize değerlendirdi.

Cumhurbaşkanı Mursi, seçimden hemen sonra Askeri Konsey’in yayınladığı anayasa ek kanunu sebebiyle şimdilik yetkilerini kullanmaya başlamış sayılmaz. Atacağı her adım yargı ve özellikle de anayasa mahkemesi aracılığıyla engellenmeye çalışılıyor. Ancak karşı hamle olarak Mursi’nin halk meclisince seçilmiş anayasa heyetinin görevini sürdürmesine yarayan kanunu onaylaması ve ardından Danıştay’dan süre kazanması, lehine gelişmeler olarak yorumlanıyor. Fakat durum berrak değil henüz. Tam da Kur’an’da ifade edilen Yusuf (as)’a karşı hileler yapılması ve Musa (as)’ya karşı da sihre başvurulmasını hatırlatıyor. Demek Mısır’da racon bu…

ÇIKARILAN ENGELLER ASKERİN EMRİYLE

Bu engellerin tümü tartışmasız askerin emriyle oluyor. Ancak yargı kılıfıyla... Biliyorsunuz asker, Camp David Antlaşması gereği Amerika’dan yıllık büyük rakamlı ‘yardımlar’ alıyor. Dolayısıyla Mursi’ye karşı Amerikan siyasetinin uygulayıcılığını da onlar yürütüyor. Tabi Perşembe açıklanacağı bildirilen başkanın çalışma ekibi ve de yeni hükümetten sonra Mursi’nin işlere artık el koyması bekleniyor.

Halk askerden oluşan ordu ile Askeri Konsey’i birbirinden ayırıyor. Büyük çoğunluk askerin kışlaya dönmesini savunuyor ve siyaseti tamamen seçilmiş sivillere devretmesini bekliyor. Ancak kendi çocuklarından müteşekkil orduya saygılılar. Son birkaç senedir uygulanan Ortadoğu’nun ordusuzlaştırılması planına da şiddetle karşı çıkıyorlar. israil’e karşı savaşmış olması da askerin halk nezdindeki en önemli artılarından. Ancak dediğim gibi Askeri Konsey’e nazarları farklı. Tabi Askeri Konsey taraftarı da mevcut. Kıpti Hıristiyanlar ve eski sistemin adamları bu cepheyi teşkil ediyor.

İHVAN BÜTÜN GÜCÜYLE HALKA HİZMET EDİYOR

Seçim sırasında İhvan’ın ortaya koyduğu kalkınma projesine, bahsettiğim nedenlerle henüz başlayabilmiş değil. Ancak seçim vaadi olan ilk 100 günde güvenlik, temizlik, halk ekmeği, trafik ve yakıt sorunlarının çözümünde önemli mesafe katetmeye çalışıyorlar ki İhvan bu günlerde bütün gücüyle buna eğilmiş görünüyor. Bununla beraber ülkenin dört bir yanında açtığı halk iletişim –şikayet dinleme birimleri Ramazan boyunca sürecek olan ‘halk soruyor- başkan yanıtlıyor ‘ programında halkı dinlemesi, aralarında İslami Hareket mensuplarının da bulunduğu bir çok kişinin affedilmesi, ülke dışındaki bazı Mısırlı tutukluların serbest bırakılmasında gösterdiği duyarlılık ve gayret, Filistin ve Suriye ile ilgili mesaj ve demeçleri benzeri icraatlar hep artı olarak hanesine yazıldı.

Bu olumlu değişim devrim başladığından beri var ve de en iyi seviyelerde seyrediyor. Mursi’nin gelişi daha çok İslamcıların denenmesi nazarıyla değerlendirilebilir sanırım. Yani söylem ve projelerin pratize edilmesi yoluyla oluşan İslami gelişim imkânı...

HALKIN TEMEL İNSANİ BEKLENTİLERİ VAR

Halkın büyük çoğunluğu, ekonomide ciddi bir iyileşme, tam bir sosyal adalet, hak ve özgürlüklerini kullanabilme gibi temel insani beklentilere sahip. Tabi bu alandaki enkazın hacmi düşünüldüğünde işinin hiç de kolay olmadığı ortada... Ancak zamanının çalınmasına ve de engellemelere mezkur nebiler gibi hikmet ve de karşı hilelerle cevap verip set çekerse İhvan bunu başarır. Allahın izniyle o potansiyele de fazlasıyla sahip...

- Halkın ve Mısır devletinin ekonomik durumu nasıl?

Mısır, dünyanın sayılı büyük kaynaklarından olan Nil’in büyük çoğunluğuna hükmeden ciddi doğalgaz yataklarına sahip. Esasen geçmişte olduğu gibi bugün de belki dünyayı doyurabilecek kapasiteye sahipken, firavunlar ve etrafındaki mele’leri sebebiyle maalesef çok kötü durumda. Sadece başkentin mezarlıklarında bir milyon evsizin yaşamak zorunda olduğunu söylemek durumu anlatmaya yeter sanırım.

Şimdiye kadar İslamcılara ve de İhvan’a nasıl bakıyordularsa aynen ve belki de devrimlerden sonra çok daha büyük bir endişe ve kurnazlıkla bakıyorlar. Batının istediği AKP tarzı ehlileştirilmiş tatlı su İslamcılığı, İhvan için asla söz konusu olamaz. Bazı Müslümanların bu husustaki uzaktan dayanaksız yorumlarını hayret ve pek büyük bir teesüfle karşılıyorum. Bu tarz değerlendirmelerin yapılabilmesi dahi zillet kabul edilir ki; Müslüman Kardeşler, seksen beş senelik dev geçmişiyle tam tersine hepimize örnek olacaktır diye ümid ediyorum.

En çok korkanların başında da israil var zaten. Üç sene öncelerde kanser ameliyatı olacağı sırada bizzat başhaham aracılığıyla Hüsnü’nün sağlığına kavuşması için tüm Yahudilerini duaya çağıran- seçimde ‘stratejik hazine’ dedikleri Ahmet Şefik’in kazanması için servet döktüren- şimdilerde ise çıkarlarının asıl koruyucusu ilan ettiği Mısır Anayasa Mahkemesinin sırtını sıvazlayan israil’in, Mursi’ye nasıl baktığı sanırım izaha muhtaç olamaz. Mısır’ın taahhütlerine bağlı olduğunu ifade etmesi hususu ise şartların uygunluğu ve süreçle alakalı... Peygamberin(as) Medine’deki taahhüdünden farksız görülmeli...

Bahsettiğiniz hususlar henüz pratize aşamasında değil bildiğim kadarıyla. Ancak bu İslam Birliği’nin ilk kapısı anlamına gelir ki zaten hepimizin eksikliğiyle yanıp tutuştuğu mesele de bu... Öte yandan İhvan’ın programı da zaten bu: fert-aile-toplum-devlet-hilafet... Allahın izniyle bu günler artık çok yakın.