Tip 2 diyabet hastalığı ve tedavisi
Tip 2 diyabet hastalığı ve tedavisiyle ilgili konuşan uzmanlar, bütün önlemlerin yetersiz kalması durumunda uygun hastalarda metabolik cerrahinin gündeme gelebileceğini belirterek bu operasyonun diğer rahatsızlıklara da fayda sağladığını aktardı.
Tip 2 diyabet hastalığının aşırı kilo ve insülin direncine bağlı olarak genellikle ileri yaşta ortaya çıkabildiğini belirten uzmanlar, bu hastalığın hastayı ömür boyu insülin kullanımına mahkum ettiğini ve önemli pek çok hastalığa da davetiye çıkardığını aktardı.
Tip 2 diyabet hastalarında pankreas yeterli miktarda insülin salgıladığı halde hücrelerin bu insülini kullanamadığını dile getiren uzmanlar, hastalığın ilerleyen safhalarında pankreasın yeterli miktarlarda insülin salgılayamadığını ve vücudun da pek çok hastalığa yatkın hale geldiğini ifade etti.
Memorial Diyarbakır Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü'nden Op. Dr. Mehmet Volkan Yiğit, Tip 2 diyabet hastalığı, hastalığın vücuda etkisi ve tedavisi ile ilgili önemli bilgiler paylaştı.
Yavaş seyirli ve sinsi olarak ilerleyen Tip 2 diyabetin, bazı hastalarda; çok su içme, gündüz ve gece sık idrara çıkma, kilo kaybı, yemek sonrası uyku hali ve yorgunluk, konsantrasyon bozukluğu, sinirlilik hali gibi pek çok belirtinin olduğunu söyledi.
"Türkiye'de ortalama yüzde 7 oranında diyabetli hasta bulunuyor"
Bölgelere göre değişmekle birlikte Türkiye'de ortalama yüzde 7 oranında diyabetli hasta bulunduğunu belirten Yiğit, "Tip 2 diyabetin vücuda etkileri, kalp ve damar hastalıkları, görme bozuklukları, cilt yaralarının geç iyileşmesi, ciltte kuruluk ve kaşıntı, başta idrar yolu olmak üzere sık enfeksiyon gelişimi, el ve ayaklarda uyuşma, karıncalanma, kadınlarda vajinal akıntı ve kaşıntı gibi sorunlara yol açabilmektedir. Bunların yanında solunum sıkıntısı, nefeste aseton kokusu, dilde kuruluk ve uyku hali gibi durumlar 'koma' belirtisi olabileceği için vakit kaybetmeden bir hastaneye başvurulması yaşamsal önem taşımaktadır." dedi.
Tip 2 diyabette cerrahi seçenek
Hastalığın tedavisine ilişkin bilgilendirmelerde bulunan Yiğit, "Tip 2 diyabet hastalarında, kan şekeri düzeyini normal sınırlarda tutmak için uygulanan ilaç tedavilerine, bazı hastalarda uygun dozlarda insülin desteği de eklenmektedir. Yaşam boyu devam eden bu kronik hastalığın tedavisinin yanında; hastaların sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazanmaları, düzenli diyet ile egzersiz programlarını aksatmamaları ve yaşam şekli değişikliklerini önemsemeleri gerekmektedir. Bütün bu önlemlerin yetersiz kalması durumunda ise uygun hastalarda Tip 2 diyabet tedavisi için cerrahi gündeme gelebilmektedir." ifadelerini kullandı.
"Metabolik cerrahi için geç kalınmamalı"
Tip 2 diyabetin sessizce ilerlediğini ve genellikle bir organ hasarı ile belirti verdiğini söyleyen Yiğit, "Bazı hastalarda herhangi bir sorun oluşmazken, bazen de hastaların önemli bir kısmında damar hasarının 2-3 yıllık geçmişi olduğu ortaya çıkmaktadır ve Tip 2 diyabet komplikasyonları, kendini yıllar içinde belli etmektedir. Tip 2 diyabet hastalarının, genellikle 10-12 yıllık bir süreçte kendi insülin rezervlerini tükettiği kabul edilmektedir. Tedavide cerrahi seçeneklerin gündeme gelmesi için hastaların bu seviyele ulaşmamış olması büyük önem taşımaktadır. Çünkü insülin rezervleri tükenmeden gerçekleştirilen ameliyatlarda başarı şansını arttırır." diye belirtti.
"Metabolik cerrahinin Tip 2 diyabet ile birlikte diğer rahatsızlıklara da faydası var"
Tip 2 diyabet hastalarında insüline karşı hem hücre öncesinde hem de hücre içinde bileşenler oluştuğunu aktaran Yiğit, Metabolik cerrahi ile Tip 2 diyabetin yanında diğer rahatsızlıklara da fayda sağlandığını ifade ederek şunları söyledi:
"Sindirim sistemi kaynaklı bu direnç hormonlarının, tıpkı bir zırh gibi hücrelerin etrafını sarmakta ve insülinin hücre içine girişini engellemektedir. Metabolik cerrahi sayesinde, sindirim sistemi kaynaklı direnç hormonları sönmektedir. Hücrenin etrafındaki bu zırh açıldıktan sonra insülin kolaylıkla hücre içine girebilmektedir. Benzer şekilde ameliyattan 2-3 ay sonra yağ, protein metabolizması, karaciğer yağlanması ve hasarı da düzelmekte, hücre içi sinyal ve iletim mekanizmaları da tersine dönmektedir. Sonuç olarak metabolik cerrahi uygulamaları sonrası hastaların kan şekerleri, kolesterol ve trigliserid seviyelerinin yanı sıra; hipertansiyon, aşırı kilo, karaciğer yağlanması, göz-böbrek hasarı ve ayak yaraları gibi sorunları da tek bir operasyon ile giderilmiş olmaktadır." dedi. (Ramazan Zeren – İLKHA)