"Her mesleğin birinci kuralı ahlaklı olmaktır"
Siirt'te 65 yılını fotoğrafçılık mesleğine adayan 78 yaşındaki Nizam Özekinci, hangi meslek olursa olsun birinci kuralın ahlaklı olmak olduğunu söyledi.
Siirt merkez Batı Mahallesi 909 Sokak'ta tam 65 yıldır fotoğrafçılık yapan Nizam Özekinci, her meslekte olduğu gibi fotoğrafçılıkta da ahlaklı olmanın çok önemli bir erdem olduğuna vurgu yaptı. Özekinci, ahlakı olmayan bir insanın profesör olsa dahi hem insanların hem de Allah'ın nazarında hiçbir kıymetinin olamayacağını söyledi.
Çocuk yaşta eline aldığı fotoğraf makinasını 65 yıldır bırakmayan Nizam Özekinci'nin ömrü fotoğraf çekmekle geçti. Fotoğrafçılık mesleğine 14 yaşında başlayan Özekinci, her gün sabahın ilk ışıklarıyla dükkânını açıyor.
"Bu mesleğe 14 yaşlarında çırak olarak başladım"
Mesleğine çok sadık olduğunu söyleyen Özekinci, en kaliteli kartları, ilaç ve malzemeleri kullanarak müşterilerin haklarını helal etmeleri için çalıştığını belirtti.
Özekinci, "Bu mesleğe 14 yaşlarında çırak olarak başladım bir müddet Siirt'te çalıştıktan sonra Kurtalan'dan tirene binerek İstanbul'da amcamın yanında misafir oldum, daha sonra Çemberli taşta bir fotoğrafçıda çalışmaya başladım, daha sonra askere gittim. Orada da beni fotoğrafçı yaptılar, ilk önce kendi paramla gerekli malzemeleri alıp fotoğrafhaneyi kurdum, ama daha sonra aldığım malzemelerin parası verildi. Sürekli alayın içinde askerlerin fotoğraflarını çekiyordum ve elde ettiğimiz geliri de alay komutanlığına veriyordum. İşim sürekli fotoğraf çekmekti. Eğitim yerine, her yere gidip fotoğraf çekiyordum, benim askerdeki tek işim fotoğraf çekmekti." ifadelerini kullandı.
"İlk fotoğrafhaneyi açmamın üzerinden tam 52 yıl geçti"
Teskere aldıktan sonra Siirt'e gelerek ilk fotoğrafhaneyi açtığını belirten Özekinci, İlerleyen teknolojiye yenik düşmemek ve yeni çıkan bir makineyi alabilmek için İstanbul'da bulunan 5 katlı apartmanını satmak zorunda kaldığı söyledi.
5 katlı bir binayı satarak satın aldığı makinenin, şimdilerde hurdacının sadece 500 TL değer biçtiğine dikkat çeken Öz Ekinci, "Fotoğrafhaneyi açmamın üzerinden tam 52 yıl geçti. 3 çocuğum var, üçü de fotoğrafçılık işi ile uğraşıyor. Eskiden şimdiki teknoloji yoktu, el ile çalışıyorduk ve karanlık oda vardı. Şimdi ise ışık içinde çalışıyoruz, eskiden cihaz yoktu el ile çalışıyorduk, ama ilerleyen teknoloji ile her sene çıkan bir üst model makineleri almaya başladık. Yukarıda benim bir yazıhanem bulunuyor. Orada bir makinemi bırakmışım, o makine için İstanbul'da 5 katlı bir binamı 73 dolara sattım ve 1997 de makineyi 29 bin liraya satın aldım. Şimdi o makine hurdadır. Hurdacı 500 TL veriyor. O zamanlar 19 bin lira verip 10 bin liralık bonoyla borçlanarak almıştım o makinayı, ama geçti işte." şeklinde konuştu.
"Hangi meslek olursa olsun o mesleğin birinci kuralı ahlaklı olmaktır"
"Hangi meslek olursa olsun o mesleğin birinci kuralı ahlaklı olmaktır." diyen Özekinci, "Ondan sonra meslek geliyor. Ahlaklı iyi olan bir insan Allah'a yakın olur. Allah'a yakın olan da insanlara yakın olur. Eğer ben profesör olsaydım ve ahlaklı olmasaydım, profesörlük sıfırdan farkı olmazdı. Ben ne yaparsam iyisi de kötüsü de benimdir. Ben kendimi sevdiğim gibi bütün insanları sevmem lazım, kötülük düşünmeyeceksiniz. Allah'ın istediği şekilde düşüneceksiniz, sadaka yalnız para vermek değildir, gülümsemek de bir sadakadır. Bir sadakanın dört sevabı vardır. Nedir bunlar? Kazadan, beladan, kalbinde huzur yaratmak, malını fazlalaştırmak ve cennete yaklaştırmaktır. Bu bütün insanlığa düşen bir görevdir. Bir insan kötülük gördüğünde hemen bedduaya sarılmasın, hayırlı dua etsin bize yakışan budur." şeklinde konuştu.
"Bazı fotoğrafçılar teknolojiye ayak uyduramadıklarından mesleği bıraktılar"
Kendisinden sonra fotoğrafçılık mesleğini yapan bazı fotoğrafçıların teknolojiye ayak uyduramadıklarından dolayı iş yerlerini kapatmak zorunda kaldıklarını belirten Özekinci,"Uzun yıllardır benim yanımda fotoğraf çektiren şehirden, köyden olsun müşterilerim bulunuyor. Şimdilerde ise beraberlerinde çocuklarını getirip fotoğraf çektiriyor. Bazı genç müşterilerim çocukken gelip fotoğraf çektirmişler, bana işte biz çocukken gelip senin yanında fotoğraf çektirmiştik diyorlar. Dile kolay tam 51-52 yıl oldu şu anda Siirt'te en eski fotoğrafçı benim. Eskiden benden sonra iki fotoğrafçı daha vardı. Bu fotoğrafçılar teknolojiye ayak uyduramadığından dolayı mesleği bıraktılar. Eskiden 8 pozluk veya 12 pozluk film vardı, film bitmeden resim çekilemiyordu. Ancak film bittikten sonra filmleri banyo yapıp kuruttuktan sonra ancak baskısı yapılıyordu. Fotoğraf ya ertesi güne yâda haftaya ancak verilebiliyordu. Şimdi ise film kalmadı teknolojinin ilerlemesi ile fotoğrafı istediğin dakikada verebiliyorsun." dedi.
"Gider fazlalaştı ama gelir azaldı"
Teknolojinin gelmesiyle iş imkânlarının artmasına rağmen giderlerin fazlalaştığını belirten Özekinci, kârlarının oldukça düştüğüne dikkat çekti.
"Eskiden kâr oranları daha fazlaydı ve bir kişi bir dükkânı idare edebiliyordu." diyen Özekinci, "Şu anda ise 3-4 kişi çalıştırıyorsunuz yine idare ettiremiyorsunuz. Şimdi gider fazlalaştı, ama gelir azaldı. Eskiden kâr fazlaydı, gider ise azdı. Eskiden emek vardı, tek başıma bir günde 3 bin fotoğraf bastığımı hatırlıyorum, ama şimdi yanımda kaç kişi çalışıyor, sigortalarını yatırıyorum, yemek paralarını ödüyorum, gider çok oluyor. Ama eskiden bu şekilde giderimiz yoktu, neden? Bir kişi dükkânı idare edebiliyordu, şimdi ise 2-3 kişi olmazsa hakkında çıkamıyorsunuz. Eskiden fotoğraf çekiminde kullandığımız ilaçları elle yapardık. İlaçlar gram olarak tartı ile tartılırdı. Mesela birinci banyo 5 çeşitti, ikinci banyo bir çeşittir. İkinci banyonun görevi tespit ilacı deniliyor. Tespit ilacı nedir? Fotoğrafların rengi bozulmasın diye yapılırdı. Her bir banyonun ayrı görevleri vardı. Ama Şimdi gelen bütün malzemeler hazır olunca yeni nesil fotoğrafçılar bu işlemleri bilmiyor." ifadelerini kullandı. (Murat Orhan-İLKHA)