MAZLUMDER İstanbul Şubesi, 14'üncü Olağan Genel Kurul Toplantısını düzenledi. Toplantıda konuşan MAZLUMDER İstanbul Şube Başkanı Ali Öner, iktidara gelenlerin genellikle geldikleri yeri unuttuklarını ve karşılaşmış oldukları haksızlıkların kendilerini ilgilendirmediğinde kenarı Dicle'de bir kurtun bir kuzuyu artık yemediğini düşündüklerini söyledi.

"Kuzuyla kurdun sadece kıyafeti değişmiş ve başka kurtlar başka kuzuları yemeğe devam etmektedir." diyen Öner, "İktidar körlüğü bunu görmeyebilir. Bize düşen ise sessizlerin sesine ses olmaktır. Ne yazık ki kanun hükmünde kararnamelerle oluşturulmuş mağduriyetler, kendi evinde yaşanan kötü muamele ve ziyaretçilerin çektiği eziyetler, göz ardı edilmemesi gereken hak ihlalleri varlıklarını tüm zorbalıklarıyla sürdürmektedir. Algıların olabildiğince inceldiği ve ötekileştirmenin sıradanlaştığı böyle dönemlerde sözün en güzel biçimiyle, 'Ey İman edenler, Allah için hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik eden kimseler olunuz. Bir topluluğa duyduğunuz sevgi, sizi adaletsizliğe itmesin. Adaletli olun. Bu Allah'ın korkusuna daha çok yakışan bir davranıştır. Allah'a isyandan sakının. Allah yaptıklarınızı hakkıyla bilmektedir.' hatırlatması yüreğimize su serpmiştir." dedi.

Bugün gelinen noktada hak ve adaletin vicdanı yara almadan konuşmanın mümkün görülmediğini belirten Öner, "Konuşmanın olabildiğince kısıtlandığı düşünce ve ifade özgürlüğünün ekmeğinden olma anlamına geldiği bir zamanda anayasal güvenceden nasıl bahsedilebilir? Üniversiteden işine son verilen akademisyenlerin yasal dayanağı hangi hukuki normlarla gerçekleşti denebilir? Bu süreden sonra hangi üniversite, özgür düşüncenin önemini rahat bir şekilde ortaya koyabilir? Bir taraftan halkın seçimine vurgu yapılırken, hatta kutsal bir metin gibi kabul edilirken, sonrasında halkın seçtiği kişiyi eften püften gerekçelerle mahkûm etmek, bu ülkenin genlerine girişilmiş bir darbe olarak önümüzde durmuş bulunmaktadır." ifadelerini kullandı.

"Bu süreçte adalet noktasında zayıfladığımızı düşünüyorum"

Programda kısa bir konuşma yapan MAZLUMDER Genel Başkanı Ramazan Beyhan da "MAZLUMDER kurulduğu günden beri hak ve adalet mücadelesini vermeye devam ediyor. Allah-u Telala adil davranmamızı ve takvaya yakın olanın bu olduğunu söylüyor. Takva adalettir. Eğer bir insanda adalet yoksa burada takvadan bahsetmek mümkün değildir. Adalet mücadelesi tevhit mücadelesiyle iç içedir. Tevhit mücadelesinde taviz vermek mümkün değilse adalette de taviz verilmemelidir. Bu süreçte adalet noktasında zayıfladığımızı düşünüyorum. Bu noktaya gelmemiz gerçekten üzüntü vericidir." şeklinde konuştu.

"Asıl sanat baskı ortamlarında gelişir"

Sanat hayatında 50 yılı geride bırakan ünlü tiyatrocu, oyuncu ve aynı zamanda MAZLUMDER kurucularından Ulvi Alacakaptan ise şunları kaydetti:

"Derler ki sanat, özgür ortamlarda gelişir. O, sade suya sanattır. Asıl sanat baskı ortamlarında gelişir. Ne yazık ki biz, özgür olacağımızı sandığımız bir ortamda bir baskıyı yaşamaktayız. Belki haberiniz yoktur, ben tiyatro alanında 50'inci yılımı tamamlıyorum. En az oyun oynadığım zaman son 16 senedir. Tabi ki zalime karşı mazlumun hakkını korumak. Kim olursa olsun zalime karşı durmak. Kim olursa olsun mazlumdan yana olmak. Bunu insani bir ilke olarak hayata geçirmek lazım. Hemşeriliğin bile ırkçılıkta şube olduğu bu ülkede, bunun çok önemi var. Biz, niye şimdi feryat ediyoruz? Özdemir Âsaf'ın bir sözü olayı açıklıyor, 'Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu, birinciliği beyaza verdiler."

Başkanlık seçiminde oyların büyük çoğunluğunu alan İstanbul Şube Başkanı Ali Öner, yeniden başkan seçildi. (Nizamettin Aşkın, Zeyd Varol-İLKHA)