Allah`tan Korkun
Geçtiğimiz ay, 29 Hizbullah tutuklusunun ailelerinden yüzlerce kilometre uzaklıktaki yerlere sürgün edilmesinin ardından, bir sevk zulmü de Bitlis E Tipi cezaevinde yaşandı. Bitlis E Tipi Cezaevinde bulunan 5 hükümlü Ordu E Tipi Cezaevine sürgün edildi
Fikret Özkan Van, Erkan Yürek / Bitlis
3. Yargı paketi, CMK 102 madde değişikliği, Cezaevlerindeki sözde yeni düzenlemeler… Cezaevlerinin durumlarının tartışıldığı son dönemlerde ard arda gelen cezaevleri sürgün haberleri, ifadeler ile uygulamalar arasındaki çelişkiyi gözler önüne serdi.
3. Yargı paketi, CMK 102 madde değişikliği, Cezaevlerindeki sözde yeni düzenlemeler… Cezaevlerinin durumlarının tartışıldığı son dönemlerde ard arda gelen cezaevleri sürgün haberleri, ifadeler ile uygulamalar arasındaki çelişkiyi gözler önüne serdi.
Geçtiğimiz ay 30 Hizbullah hükümlüsünün Sivas ve Tokat’a sürgün edilmelerinin yankıları sürerken bir sevk zulmü haberi de Bitlis E Tipi Cezaevi’nden geldi. 19 Temmuz Perşembe günü Bitlis E tipinde bulunan, Mikail Gültepe, Turan Boldağ, Yakup Taşın, Ali Çelik ve Şerafettin Arslan isimli 5 Hizbullah hükümlüsü istekleri dışında aileleri de mağdur edilerek yüzlerce kilometre uzaklıktaki Ordu E Tipi Cezaevine sürdün edildi.
KUR’ÂN-I KERİM VE KİTAPLARIMI TOPRAĞA GÖMDÜM
13 yıldır cezaevinde bulunan Vanlı mahkûmlardan Mikail Gültepe’nin babası Ramazan Gültepe, oğlunun camiye gidip Kur’an dersi verdiği için mahkûm edildiğini söyleyerek, “Hiç mi Allah’tan korkmuyorsunuz. Bizler bir İslam ülkesinde olduğumuzu biliyorduk. Nereden bilelim bu memlekette Kur’an okumak, dersini vermek yasaktı.
Biz bir Müslüman olarak bize düşen görevi yapıyorduk, hepsi bu. O gün tutuklayanlar hadi diyelim İman, Kur’an düşmanıydılar. Müslümanların düşmanlarıydılar. Peki ya bu günkülere ne demeli? Başbakan, Cumhurbaşkanı hiç mi görmüyor bu insanları. Bu insanlar cezaevine niçin girdiler diye hiç mi merak etmiyorlar? Biz bu günkü hükümetten daha adil olmasını beklerdik.
Ne de olsa isimleri İslam ile anılıyor. Ama zulmün en büyüğünü onlar bize yapıyorlar. Oğlumu Bitlis’ten alıp Ordu’ya sevk ettiler. Hiç sormazlar mı bunun ailesi var mı, yok mu? Annesi oğlunu görmeye hasret bu dünyaya gözlerini kapattı.
Allah’ın huzurunda benim iki elim onların yakalarında olacak” dedi. Oğlunun cezaevine girdiği dönemleri anlatan Ramazan Amca, “Evimizi basarak hepimize işkence ettiler.
Bu gün dahi halen bilmediğimiz adamlar gelip bizi rahatsız ediyor bize hayatı yaşanmaz hale getiriyorlar. Yıllar sonra, polisten korktuğum için ben evimdeki Kur’ân-ı Kerim’i ve İslami kitapları gömmek zorunda kaldım. Bunu Allah kabul eder mi, onların yanına bırakır mı? Bunu yapanları Allah’a havale ediyorum”
ZALİMLERİ SEVİNDİRMEYECEĞİZ
Bitlis yakın olduğu halde ayda bir dahi gitmekte zorlandıklarını ifade eden Mikail Gültepe’nin eşi Cahide Gültepe, “Eşim Ordu’ya sürüldü. Bu da bizim için çok zor oldu. Kendi başıma nasıl oraya nasıl gidebilirim? Zor durumdayız. Bu durumda görüşe gidemeyeceğiz. Mağduruz. Bize haksızlık yapıldı.
Bu uygulamalarla özellikle ailelere ceza verildi. İstenilen o ki aileler zorluk çeksinler ve görüşlere gidip gelmesinler. Görüşler olmasın ki mahkûmlar daha da mağdur olsun, aileler de mağdur olsun. Ama her şeye rağmen biz gideceğiz. Onları o şekilde bırakmayacağız” şeklinde konuştu.
ONLARIN VİCDANLARINA BIRAKIYORUZ
Son yaşanan sevk zulmüne büyük tepki gösteren Turan Boldağ’ın annesi Hamide Boldağ, “Yeter artık. Nereye kadar bu zulüm? Biz de anneyiz. Onların da çocukları var, aileleri var.
Bu zulmü artık kaldıramıyoruz. Her gün bir kanun çıkarılıyor, Müslümanlar görmezden geliniyor? 2 çocuk, eşi ben ve yaşlı babası nasıl 15 saatlik yolu gideriz?” dedi. Oğlunun 28 Şubat mağduru olduğunu belirten Hamide Ana, “Halen bizim evi takip ediyorlar. Her gün başka kılıklarda insanları gönderiyorlar, bizi soruyorlar.
Oğullarımı soruyorlar. Hırsızlık yapanları yakalamıyorlar. Adam öldürenleri tutmuyorlar. Bizimkilerin davası sadece Allah olduğu için bugün içerdeler” ifadelerini kullandı.
Baba Salih Boldağ da, “Biz hep bekliyorduk ki devlet bir yasa çıkaracak, iyileştirme yapacak. Meğerse çıkan her kanun paketi Müslümanlar açısında boş çıkıyor. Bizim çocuklarımız 13 yıldır suçsuz yere hapishanede çürüyorlar. Bunun sebebini öğrenemedik. Başbakana sesleniyoruz! Bunların suçlarını araştırsınlar.
Oğlum şu an Ordu’ya sürgün edilmiş. Ailesi hastadır. Ben ve annesi şeker hastasıyız. Biz bu kadar yol gidip gelemeyiz” şeklinde konuştu.
BUNUN ADI ZULÜMDÜR
Turan Boldağ’ın eşi ise yaşadıkları karşısında artık tahammül edecek durumları kalmadığını ve kendilerine yapılanın apaçık bir zulüm olduğunu ifade ederek, “Bir kadın olarak tek başıma Ordu’ya gitmem imkânsız. Çocuklarım da okuyor. Gidip gelmem en az 3 günümü alır. Bir çocuğun 3 gün boyunca okula gitmemesi ne demek? Bunlar çocuğun derslerine, devamsızlığına yansıyacak.
Yetkililere sesleniyorum: Artık bizim sesimizi duyun. Bir çare bulun. O kadar yakın cezaevleri var. Muş var Bingöl var. En azından Diyarbakır cezaevi de olabilirdi. Bu bir zulümdür...” dedi.
GEÇMİŞTE OLSA ANLARDIK DA
Sürgüne gönderilenlerden Yakup Taş’ın abisi Ahmet Taş’ da yaşanan sevk zulmüne sert tepki göstererek “Bu yapılanları geçmişte İslam’a düşman olan zihniyetler yapsaydı anlardık. Ancak bu günküler kendilerine Müslüman diyor. İnsaf ya. Her gün çıkardığınız paketlerde kimlerin çıktığını görmeyecek kadar kör müyüz? Annem 80 yaşına gelmiş. Tansiyon hastalığı, şeker hastalığı ve nefes darlığı var.
Bugüne kadar Muş’a Bitlis’e, Bingöl’e getirip götürebiliyorduk. Şimdi ise onu Ordu’ya göndermişler. Bunların derdi nedir? Ak Parti döneminde herkese insan hakları tanındı, bir sürü kanun paketleri çıkıyor ama Müslümanlar süründürülüyor” diyerek yaşanan çifte standarda dikkat çekti.
EŞİMİ OYUNA GETİRMEK İSTEDİLER
Sürgünlerle kendilerinin de mahkûm edildiklerini ifade eden sürgün mağduru Tatvan’lı Ali Çelik’in eşi Gülten Çelik, eşinin 10 yıldır tutuklu olduğunu söyleyerek “3 çocuk annesiyim eşim 7 yıl Diyarbakır, 3 yıl da Bitlis cezaevinde kaldı. Yakın olduğu için zor da olsa gidip gelebiliyorduk. Yakınımızda olması, çocuklarını her hafta görmesi bizim için büyük bir destek ve moral oluyordu.
Fakat bizi yıldırmak için her türlü yolu denediler, eşimi oyuna getirmek istediler; kâğıt imzalatmak istediler. İmzalatamayınca da ; ‘Sen burada kalmazsın, seni çok uzaklara göndereceğiz’ dediler ve ardından bu sürgün yaşandı” şeklinde konuştu.
BU ZULMÜ RABBİMİZE HAVALE EDİYORUZ
Sürgünlerle kendisini ve çocuklarını psikolojik baskı altına almaya çalıştıklarını vurgulayan Çelik, “Yılda bir kez dahi gidip görüşme imkânım yok. Eşimle birlikte bizi de cezalandırıyorlar. Şunu unutmasınlar ki; ben ve 3 çocuğum hakkımızı ceza gününde Rabbimize havale ediyoruz.
Rabbul Âlemin olan Allah’ın, mazlum ve mağdurun yardımcısı olduğu bilinci ile hakkımızı sonuna kadar aramaya kararlıyız. Benim durumumda olan tüm ailelere sesleniyorum: Allahu Teâlâ her zaman haklının yanındadır. Bizler de davamızda haklı olduğumuz için yıkılmadan sıkılmadan mücadelemize devam edeceğiz” dedi.