Mursi, Devrimi Tamamlayacak
Mısır halkının hem ekonomik hem de siyasi anlamda Mursi`den büyük beklentileri olduğunu dile getiren Dr. Muhammed Adil, &`;Mısır devrimi yarım yapılmış bir devrimdi. Müslüman Kardeşlerin zaferiyle devrimin diğer yarısı da tamamlanma aşamasına girdi” dedi
Mehmet Özcan / Doğruhaber
Devrimin yarım kaldığı Mısır’da mecliste yemin etmesi gerekirken askeri konsey tarafından feshedildiği için Tahrir Meydanında yemin eden Muhammed Mursi, resmen Cumhurbaşkanı oldu. Mursi, konuşmasında anayasanın İslam şeriatına, Kur’an’a dayanacağının altını ısrarla çizerek, İhvan hareketinin kurucu önderi Hasan el Benna’nın yolunda olduklarını, onun veciz haline gelmiş sözünü tekrarlayarak ifade etti. Mısır’daki son durumu ve İslam dünyasının Mursi’den beklentilerini Tunus’lu, Türk Arap Araştırma Enstitüsü Başkanı Dr. Muhammed Adil ile konuştuk. Mursi’den büyük beklentilerin olduğunun altını çizen Adil, Mısır’ın Filistin konusunda yeni politikalar geliştireceğini vurguladı.
Mısır’da yemin eden Muhammed Mursi resmen cumhurbaşkanı oldu. Ancak askerin feshettiği meclis ve konumundan bir şey kaybetmeden hükmünü sürdürmek isteyen askeri konseye rağmen Mısır’da bundan sonraki süreç nasıl işleyecek? Genel anlamda değerlendirebilir misiniz?
Mısır devrimi baştan beri tam bir devrim olmadı, yarım devrim oldu. Çünkü asker hâkimiyeti ve Tahrir Meydanı arasında bir çatışma devam ediyor. Mısır ordusunun halk arasında bir saygınlığı da var. Bu belki israil’e karşı savaşları ve tarihi misyonları gözününde bulunduruluyor. Tabi devrim döneminde biraz farklı oldu. Mevcut generaller, özellikle Mübarek döneminde, her türlü fesat ve yolsuzluğa ortak oldular. Mısırlılar bunu görüyorlardı. Şimdi ise Müslüman Kardeşlerin seçimi kazanmasıyla yarım kalan devrim,tamamlanma aşamasına girdi. Yani şu anda devrimin diğer yarısını tamamlama aşamasına geçtiler.
İhvan’ın bu sancılı süreç ve sonrası için çizdiği bir yol haritası var mı?
Müslüman kardeşlerden önce Mısır’da halk kazandı. Mısır, seçilmiş bir cumhurbaşkanı hiç görmemişti. Mısır ilk defa kendi cumhurbaşkanını seçti. Bu çok önemli bir adım. Yeni cumhurbaşkanı geleceğe yönelik de işaretler verdi. İlk adım olarak da feshedilen meclisin yeniden çalıştırılmasına yönelik oldu. Bu süreçte askerlerle muhakkak bir kavga olacak. Ama cumhurbaşkanı olarak kararı elinde bulunduruyor. Anayasa mahkemesine de gidilecek. Ama askerlerden alınan kararlar feshedilecek. Ve muhakkak yasal bir yöntemle önceki meclis ihya edilecek. İkinci aşama ise hükümet kurma ile ilgili çalışmalar zaten devam ediyor. Müslüman kardeşler dışında diğer siyasi oluşumlarda da bulunmamış herkesin kabul edeceği bir başbakan belirleyecekler. Muhalefet temsilcilerinden de cumhurbaşkanı yardımcısı belirlemeleri bekleniyor. Renkli bir hükümet olması gerekiyor. Müslüman Kardeşler’in ilk siyasi tecrübesi olduğu için herkesle uyumlu ve kavgacı bir imaj vermemek adına herkesi tatmin edecek bir formül bulacaklar. Bunun işaretlerini de gördük. Özellikle uluslararası arenada uluslararası anlaşmalara uyacaklarını ifade ettiler. Bu da önemli bir adımdı.
FİLİSTİN MESELESİ MİLLİ MESELE
Mısır’ın şu anki iç siyaseti ne durumda?
İç siyasete gelindiği zaman ise şu anda Mısır’ın önemli bir ekonomik krizi var. Bunu nasıl çözecekler beklentisi de var. Mısır halkı bu konuda çok şey bekliyor. Bölgede de mısır yeni bir aktör olmaya gidiyor. Ki zaten Mısır önemli bir bölgede yer alıyor. Hem Afrika’da, hem Arap dünyasında, Ortadoğu’da onlarla ilgili daha aktif olma beklentisi var. Belki yavaş yavaş olacak ama olacak. Çünkü iç meselelerde çok ağır hareket etme durumundalar.
Filistin konusunda nasıl gelişmeler olur?
Filistin meselesi de daima ön planda olacak. Çünkü Filistin meselesi Mısır için milli bir meseledir. Yeni Mısır, özellikle Gazze kapısında, yeni uygulamalar, yeni politikalar geliştirecek.
Önce Allah’ın huzurunda sonra halkın önünde yemin ettiğini açıklayan Mursi, İslam şeriatının mutlaka uygulanacağını söylüyor. Bu konuda ne kadar başarı sağlanır?
Mısır’ın zaten Mevcut Anayasasında bu var. Uygulamalar farklı oldu. Bu Tunus için de geçerli. Her iki ülke de de Anayasalar İslam kaynaklı gösteriliyor. Ama Müslüman Kardeşler’in bu aşamada doğrudan bunu uygulaması da mümkün değil. Bu aşamada böyle bir yola girmeye gerek de yok diye düşünüyorum. Şu anda bir milli mutabakatla herkesi razı edecek bir Anayasa olması gerekiyor. Gerekirse bu merhale için bir Anayasa, sonrası için farklı Anayasa olması gerekiyor. Çünkü 60 yıllık bir yolsuzluk, haksızlık düzenini hemen yok etmek kolay değil. Mısır’da seçilen insanlar da Mısır’ın önceliklerini ve bölgenin durumunu iyi biliyorlar ve bölgeyi de iyi okuyorlar diye tahmin ediyorum.
ROL-MODEL TARTIŞMALARI GEREKSİZ
Rol muhakkak olabilir. Ama model olması biraz tartışmalı. Artık ülkeler arasında model meselesi biraz zor. Daha önce Türkiye böyle bir model olma durumuna getirildi ve Batı Türkiye’yi model olarak pazarlamaya çalıştı. Ama bu doğru değil. Çünkü Türkiye tecrübeli, birikimli bir ülke ama Türkiyeliler için birikimli ve tecrübeli bir ülke. Tunus, Mısır veya başka bir ülkeyle empoze olması mümkün değil. Her ülkenin farklı bir yapısı, kültürü, siyasi durumu var. Ama bu tecrübeler Arap Baharına ilham oldu diyebiliriz. Bir cesaret verdi. Türkiyeli kardeşleri bunu başardılar. Ben Türkiye’deki son on yıllık gelişmeleri bir bahar olarak görüyorum. Ekonomide, siyasette değişimler oldu. Ha, bu devam eden bir bahar, ne kadar da sürer bilmiyorum ama bu bahar Arap baharı için önemli oldu. Tabi sebep oldu demiyorum cesaret verdi diyorum. Mısır ve Tunus’un durumuna gelecek olursak bu insanlar siyaseti de yeni öğreniyorlar. Daha önce ya mülteciydi ya hapiste ya da baskı altındaydı. Aniden Arap Baharı oldu ve bunlar ilk defa ön plana çıkıyorlar ve devlet yönetiyorlar, bu açıdan bakıldığı zaman; model demek mümkün değil. İdeolojiden, düşünceden çıkacak uygulamaya geçecekler. Önce bu uygulamaları görmek de lazım. Ama artık hayal dönemi değil, yaşayarak göstermek durumundalar. Ve halk da gelişmelerden hesap soracaktır. Bu sebeple ne Mısır ne de Tunus model olamaz ama birikimler paylaşılır, paylaşılması da gerekiyor. Tecrübelerden faydalanılabilir. Zaten Müslüman ülkeler arasında başarılı yöntem ve metotlara ihtiyacımız var. Buna göre birbirimizden istifade etmek durumundayız. Hiçbir ülke de kendisini model olarak pazarlamaya da çalışmasın. Bu her şeyden önce zaman kaybı olur.