Küçük odanın içini derin bir sessizlik kapladı. Kimseden ses çıkmayıp her kes önüne bakmaya başlarken açık olan pencereden içeriye süzülen rüzgâr yüzümüzü mesh edip odaya dağılıverdi.
 

Uzun süren sessizlikten sonra halkanın başköşesinde oturan orta boylu, kıvırcık saçlı, esmer tenli Celal kardeşimiz başını usulca yukarı doğru çevirip: “Şuanda Müslümanların en büyük fitnesi nedir biliyor musunuz?” deyince hepimizin aklından bir şeyler geçip kendimize göre soruyu cevaplamaya çalıştık. Vakarlı duruşunu hiç bozmayan kardeşimiz acı bir tebessümle bizi süzdükten sonra yumuşacık bir ses tonu ile biraz önce sorduğu soruyu cevaplamaya başladı:
 

“Müslümanların en büyük fitnelerinden biri rahatlık içinde hayat yaşamalarıdır. Efendimiz(s.a.v) bu konuya asırlar önce ashaba haber vermişti. Bakın Dünya’nın dört bir yanında bir tarafta Müslüman kanı oluk oluk akarken diğer tarafta ise lüks hayat ve Dünya meşguliyetine dalan Müslümanlar her şeyi unutuverip kâfirler gibi bocalamaya başladılar.
 

Filistin, özellikle 1948 Siyonistler tarafından işgal edildiğinden beri bir daha gün yüzü göremedi. Mescidi Aksa hüzünlü bakışlar arasında gözyaşlarına boğulurken bir buçuk Müslüman âlemi nerede? Her Müslüman bir kere tükürse İsrail su içinde boğulup gitmesi varken İsrail’e bu peşkeş çekmesi niye?
 

Yanı başımızda Irak’ta bir milyondan fazla kardeşimiz şehit olurken ve kadınlar, diyerek duraksadı. Başımı kaldırıp Celal’e baktığımda gözyaşları sağanak yağmur gibi sakalından aşağı süzülüyordu. Biz de ondan farklı değildik adeta saatler durmuş, nefesler kesilmiş her şey bir başka oluvermişti.Birkaç dakika süren bu duygusal atmosfer havası içinde daha öfkeli ses tonu ile konuşmasına devam etti.
Sürekli zulme karşı olduğunu yüksek sesle dindiren başbakan Irak’ta bu iğrenç olaylar yaşanırken müttefik kelimesini ağzından düşürmeyip cılız bir ses tonu ile : “Ben bir baba olarak üzülüyorum” diyerek işin içinden aklınca sıyrılmaya çalıştı. Afganistan’ı işgal eden haçlılara kucak açıp asker yollandı. Bunları yetersiz görmüş olmalı ki zalim Rusya ile sözde güvenlik adı altında anlaşmalar yaparak bin bir ümitle ülkemize hicret eden kardeşlerimize yurttaşlık vermediği gibi çeçen komutanlar bizzat devlet eli ile yakalattırıp Rusya’nın kucağına teslim edildi. Bazı Komutanları ülkemizde şehit edildi. Bu konu hakkında da zulme karşı olanlar(!) Tek bir söz bile söyleyemediler. O katillerde ellerini kollarını sallayarak çıkıverdiler.
 

Şimdi siyasi akımı bir tarafa bırakalım. Onların bindiği son model arabaları, lüks yaşantıları, günlük moda takiplerini de unutup çok yakın bir zamana kadar imrenerek takip ettiğimiz Müslümanlara yapılan en ufak haksızlık karşısında hemen dik duruşlarını sergileyenler nerede kaldı? Nice kardeşimiz keyfi uygulama ve karalama kampanyaları ile yakalanıp ceza evlerine doldururken başörtüsü gibi herkesin hassasiyet göstermesi gereken bir konuda cezalar verilirken neden sessiz kalınıyor? Şunu gönül rahatlığı içinde söyleyebiliriz ki bütün bu sessizliğe karşı her zaman tepkisini korkusuzca ortaya koyan cemaatimiz geçmişte bedel ödediği gibi bu günde bedeller ödeyerek yoluna devam ediyor…
 

Cuma Karakoç / İstanbul - Yaş: 27

Sevgili Genç Kardeşlerimiz!

Bir ay boyunca gelen tüm yazılar içerisinde en güzel yazıyı gönderen kardeşimize bir kitap seti veya kaset vb. bir set hediye edeceğiz. Posta ile yazı gönderecek kardeşlerimiz yazılarının “Ayın Yazısı” seçilmesi durumunda, bizimle iletişime geçebilirler. Fakat özellikle dikkat etmenizi istediğimiz iki nokta var. Birincisi; gönderdiğiniz yazıların tamamen size ait olması gerektiği, yazınızda alıntı cümleler varsa bunları belirterek göndermeniz. İkincisi ise adınızı, soyadınızı, yazıyı gönderdiğiniz memleketi ve yaşınızı mutlaka belirtmeniz gerekmektedir. Bu hayırlı çalışmaya (yarışmaya) tüm genç kardeşlerimizin katkıda bulunmasını bekliyoruz.

Doğrugenç sayfasında sizden gelecek karikatür ve mini bulmacalara da yer veriyoruz. İlginizi bekliyoruz.
Yayınlanmasını istediğiniz yazılarınızı dogrugenc@dogruhaber.com.tr e-posta adresine mail olarak veya posta yolu ile gönderebilirsiniz.
Yazılarınızı eğer bilgisayarda yazıyorsanız bir sayfadan az olsun. El yazınızla gönderecekseniz bir beyaz kâğıdı aşmasın. Gönderdiğiniz mektuplara “Doğru Genç” için diye not düşürmeyi unutmayın.