Kur`an Dinleyen Kedi ile Gelen Hidayet
&`;… (Allah) kendisine yönelen kimseye hidayet eder” er-Rad 27.
Hidâyet… Cenab-ı Hakk’ın bazı kullarına rahmet deryasından sunduğu “bir testi su” gibidir adeta. Hidâyet, rahmet bulutlarından sağanak yağmur halinde yağar yüreklere, ferahlatır onları. O taştan da katı olan yürekler, artık bir gül bahçesine dönmüştür. Kimileri o deryada yüzme nasibini alır ve ötelere yelken açar, kimileri ise nasibini alamaz ve o çölde kavrulmaya devam eder.
“… (Allah) kendisine yönelen kimseye hidayet eder” er-Rad 27.
Dipsiz kuyunun içinde çırpınıp duran ruhun içinde de bir cevher vardır ki bu, Allah’ın insanlara hidayet bahşettiği “Hâdi” esmasıdır. Yükselip en zirvede ışıklarını saçan bir güneş gibi, Hâdi esması da, takdir edilen bir vakitte gömülü kaldığı derinliklerden yükselip kalp semalarını aydınlatır.
Tefekkür için fırsat çok!
Hıristiyan bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmeyi bırakın sadece adları Müslüman olan bir ailenin çocuğu da Allah’ın ummanları aşan rahmetinden nasiplenemeyebiliyor. Etrafımıza şöyle bir baktığımızda sürekli tefekkür halinde olmamamız için hiçbir sebep yok aslında. Gördüğümüz tüm canlılar, güzellikler tefekkür için bir fırsat değil midir? Bir kuşun uçması, kedinin miyavlaması, binlerce karıncanın hayatta kalarak günlerce yuvalarına ekmek taşıması… birkaç dakika boyunca sadece bunları düşünmemiz bile yeterli olabilir Allah’ın rahmetiyle şereflenmek için…
“Sadece adı Müslüman olanlar” demişken, Kazak halkının da çoğu bu kategoriye giriyor. İnsanlar İslam’a, bilgiye muhtaç, aç. Bu sıcak yaz aylarında başörtüyle, pardesüyle gezen insanları görmek bile onlar için “tefekküre ilk adım” olabiliyor. Neredeyse her gün “Bu insanlar bu sıcakta bu hava geçirmeyen giysilerle nasıl dolaşıyorlar? Allah’a nasıl iman etmişler ki, emirlerini böyle harfiyen yerine getiriyorlar?” sorularını duyuyoruz. Bu sorular ise genelde hayra vesile oluyor, kendi hayırlarına, hidayetlerine…
“Kedim Kur’an Dinliyor”
Geçenlerde bu bahsettiğim ilahi mesajlardan sonra hidayete ermiş bir hanımın hikayesini dinledim. Bu sefer hidayete küçücük bir kedi vesile oluyordu.
Kazakistan’da birkaç sene önce yayına giren ve beklenilenden daha çok ilgi gören “Asıl Arna” adında dini yayın yapan bir televizyon kanalı var. 7’den 70’e herkese hitap eden kanal sabah ve akşam yarımşar saat süreyle Kur’an tilaveti veriyor. Kazakların çoğu her ne kadar Müslümanız dese de dinini yaşamayan, Kur’an’ını bilmeyen bir halk olduğu için bu tilavet insanları adeta büyülüyor. O saatler geldiğinde herkes işini, gücünü bırakıp Allah’ın kelamını dinlemek için televizyonu açabiliyorlar.
İşin ilginç tarafına gelecek olursak… Hıristiyan dinine mensup Rus bir kadın anlatıyor; “Ne zaman o kanalı yanlışlıkla açıyor olsam o şarkı gibi bir şey (Kur’an’ı kastediyor) çıkıyordu karşıma. Kedim de bu şarkıyı duyar duymaz koşarak televizyonun önüne gelir, kıpırdamadan dakikalarca o şarkıyı dinlerdi. Ben kanalı değiştirdiğimde ise odadan kaçardı. Her gün aynı şeyleri yaşayınca sebebini merak ettim, şarkıda ne söylenildiğini öğrenmek için kanalın binasına gittim.
İşte o gün benim yeniden doğduğum gündü. Yetkili kişilere durumu anlattım. Aldığım cevap ise dünyamı alt üst etti.” Evet, aldığı cevap hepimizin tahmin ettiği cevaptı. Onun şarkı diye nitelendirdiği Allah’ın kelamıydı. Kanaldakiler onunla ilgilenip, İslam’ı anlatıp bir de Kur’an-ı Kerim hediye etmişler. O hanımsa Allah’ın rahmetine, hidayetine oracıkta mazhar olup, Kelime-i Şehadet getirerek Müslüman oldu.
İşte merhametlilerin merhametlisi Yüce Allah mesajı kediyle, hidayeti kelamıyla bahşetti. Rabbim bizlere tefekkür etmeyi, kalp gözümüzün her daim açık kalabilmesini nasip etsin.
www.gencdergisi.com