• DOLAR 34.569
  • EURO 36.57
  • ALTIN 2928.091
  • ...
Çıplaklık, Allah`a Karşı Bir İSYANDIR
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
Şükrü Gündüz / Doğruhaber
Türkiye, Müslümanların çoğunlukta yaşadığı bir ülke olmasına rağmen Müslüman kimliğine yakışmayan manzaralar başını almış gidiyor. Müslümanların çoğunlukta olduğu bu ülkede anne-babası dindar olmasına rağmen kızlarının çıplak denilecek şekilde giyindiğini görüyoruz. Yaz ayının gelmesi ve sıcakların artmasıyla sokaklar adeta çıplaklarla doldu. Ahlaki yozlaşmanın artmasına göz yumulup adeta teşvik edilirken, Televizyon dizileri, gazeteler, dergiler, görsel ve yazılı basında da aile değerlerini tahrip eden, maneviyata zarar veren yayınların önü bir türlü alınmıyor. Gösterilen tepkiler ise görmezden geliniyor.

Peki, bunun sebebi nedir? Anne-babalar sorumluluklarını yerine getiriyor mu? Müslüman bir toplumda nasıl oluyor da çıplaklık bu kadar yaygın oluyor? Bu çelişkinin sebebini Molla Enver Kılıçarslan ve TİYEMDER Başkanı Selahattin Yazıcı ile konuştuk.

BUNLAR CENNETİN KOKUSUNU BİLE ALAMAZLAR

Çıplaklığın; Allah’ın emrine muhalefet etmek olduğuna dikkat çeken Molla Enver Kılıçarslan, Allah’u Tealanın Kur’an-ı Kerim’de Müslüman kadınları uyararak, vücutlarını ve ziynetlerini örtmeleri emrini hatırlattı. Çıplaklığın büyük bir tehlike olduğunu belirten Enver Kılıçarslan, şu önemli uyarıyı yaptı: “Peygamber Efendimiz (s.a.v) bir Hadis-i Şerif’te ‘Bir sınıf insan çıkacaktır ben onları daha zamanımda görmedim… Bir kısmı da elbiseli çıplaklardır’ Bu hadisin manası bu asırda tecelli etmiştir. Bunların elbiseleri şeffaf olduğu için vücutları görünüyor, bir kısmının vücutlarının birçoğu dışarıda kalıyor. Bir kısmının ise elbiseleri o kadar dar ki sanki çıplak gibidirler. Böyle insanlar cennete girmedikleri gibi cennetin kokusunu dahi alamazlar” şeklinde konuştu.

PARA VEREREK DAHİ OLSA ÇOCUKLARINIZA İSLAM’I ÖĞRETİN

Toplumdaki çıplaklığın önüne geçilebilmesi için ailelere de büyük görev düştüğü ifade eden Kılıçarslan, çocukların İslam ahlakı ile yetiştirilmesi gerektiğini belirtti. Kılıçarslan, “Anne babalar çocuklarından mesuldürler. On beş yaşına gelinceye kadar çocuklarına parayla dahi olsa İslam’ın adaplarını ve ahlakını öğretmelidirler. Bazı anne-babalar ‘Çocuğumun yaşı küçük daha on yaşındadır’ diyor. Hâlbuki Peygamber Efendimiz (s.a.v) ‘Çocuk daha yedi yaşında iken ona İslam ahkâmını öğretin. On yaşına geldiğinde İslam ahkâmını tatbik etmesezlerse onları dövebilirsiniz’ diye buyuruyor. Bir çocuk kız ya da erkek fark etmez buluğ çağına girdikten sonra yetişkin bir Müslüman’a ne farz ise onlar için de aynı şeyler farzdır” diye konuştu.

ÇOCUK ANNE-BABASINA ‘BENİM YERİME CEHENNEME SEN GİR DİYECEK!’

Kıyamet gününde bazı çocukların kendilerine İslam’ı öğretmedikleri için, kendi yerlerine anne-babalarını cehenneme göndereceklerini ifade eden Kılıçarslan, şunları söyledi: “Kıyamet gününde bazı insanlar İslamiyet’i bilmedikleri ve yaşamadıkları için cehenneme gönderilirler. Bunlar arasında anne-babalarının kendilerine İslam’ı öğretmedikleri çocuklar da vardır. Bu kişiler o gün anne-babalarının yakalarına yapışarak ‘Niye bana İslam’ı öğretmedin? Benim hakkımı yedin. Ben senden hakkımı istiyorum!’ derler. Onlar cehenneme girdiklerinde anne babalarını da kendileri ile beraber götürürler. Hatta bazı çocuklar kendi yerlerine anne babalarını cehenneme gönderirler. Bunun üzerine anne-babaları çocuklarına ‘Evladım ben bütün hayatımı senin için feda ettim. Gece gündüz çalıştım, senin için para topladım, ev yaptım, araba aldım. Sen bu gün beni cehenneme mi göndereceksin?’ Çocuk anne-babasına diyecek ki, ‘Senin girmeye korktuğun o cehenneme ben de girmeye korkuyorum. Allah’ın senin üzerine farz kıldığı şeyi yerine getirseydin bu gün ne ben, ne de sen cehenneme müstahak olurduk. Sen vazifeni yerine getirmedin, İslam’ın ne olduğunu da bana öğretmedin. Bu gün benim yerime sen cehenneme gir’ diyecek.”

ÇOCUĞUNUZ HASTALANINCA NE YAPARSINIZ?

Anne babaların çocukların hastalandıkları zaman nasıl tedavi için çırpınıyorlarsa aynı şekilde İslam’ı öğrenmeleri için de çırpınmaları gerektiğini vurgulayan Kılıçarslan, “Bir anne-baba çocuklarının bir sancısı olduğunda onun tedavisi için bütün malını, mülkünü ortaya koyuyor. Ama çocukları gözlerinin önünde cehenneme doğru yol alıyor. Onun için bir şey yapmıyorlar. Buna engel olacaklarına o yolu daha da kolaylaştırıyorlar. Bir insan, bir insanı kötülüğe ve şerre teşvik ederse onun ortağı olduğu gibi iyiliğe ve hayra teşvik ederse yine onun ortağıdır. Anne-babalara çocuklarını uyarmak ve İslami bir terbiye vermeleri farzdır. İnsanların burada bir tercih yapması lazım, ya Allah’ın gönderdiklerine itaat edip cenneti kazanacaklar. Ya da Allah’ın düşmanlarıyla beraber cehenneme girecekler” şeklinde konuştu.

SENİ CEHENNEME DAVET EDENLERE UYMA!

Allah’u Teâla’nın Kur’an’da insanları uyardığını dikkat çeken Kılıçarslan, bu uyarıları şöyle anlattı: “Hepimiz Allahtan korkmalıyız. Kur’an-ı Kerim’de en çok ‘Allahtan korkun deniliyor.’ Siz öyle bir günden korkun ki Allah’ın huzuruna çıkıp O’na hesap vereceksiniz. Kıyamet gününde Allah insanlara diyecek ki ‘Ben o kadar sizi benden korkun diye uyardım, niye benden korkmadınız? Benim düşmanım olan şeytana, kendi nefsinize, tağutlara, dinsiz ve imansız insanlara niye itaat ettiniz? Niye Bana itaat etmediniz?’ Allah’u Teâla yine insanlara, ‘Seni güzel bir şekilde yarattım. Bu kâinatı sana müsahhar kıldım. Ben senin cennete girmeni istiyordum, ama senin peşinden gittiğin kişiler seni cehenneme davet ediyorlardı. Sen onlara itaat ettiğin için bu gün onlarla beraber cehenneme gir’ diyecek.”

LİLOYD GEORGE: "HAVUZU BOŞALTIP HEPSİNİ ÇIRILÇIPLAK ORTADA BIRAKACAĞIZ!"

Çıplaklık ifsadının başka bir boyutuna değinen TİYEMDER (Tüm İlahiyat Fakültesi ve Yüksek İslam Enstitüleri Mezunları) Başkanı Selahattin Yazıcı, AB’ye entegre sürecinde toplumun bilinçli bir şekilde yozlaştırıldığını söyleyerek gelinen noktanın yozlaştırma projelerinin bir sonucu olduğuna dikkat çekti. Yazıcı, şöyle konuştu: “Bunlar Türkiye’de sebeplerini bildiğimiz gerçeklerdir. İngiliz Başbakanı Lloyd George’un bir sözü var ‘Biz hep balıkları öldürmeye çalışarak Müslümanları bitirmeye çalıştık. Ama şimdi yapmamız gereken şeyi yeni keşfettik. Havuzu boşaltıp hepsini çırılçıplak ortada bırakacağız’ Batı’nın ‘Su uyur, düşman uyumaz’ sözünden hareketle, son yüzyılda yapmak istediği her şeyi hayata geçirdiğini görüyoruz. Müslümanlar ise tam tersine hayattan koptu ve bir manada içine kapanık hale geldi. Hatta Müslümanların birliği olmadığı için paramparça hale gelerek bütün uluslararası güçlerin oyuncağı haline geldiler. Hem toplumsal, hem bireysel, hem de ailesel mana da bunu en acı şekilde görüyoruz.”

MÜSLÜMANLAR YAPMASI GEREKENLERİ YAPMIYOR

Bugün Müslümanları dava bilincinden uzaklaşıp ‘banane’ci bir tavır takındığını söyleyen Yazıcı, bu yaklaşımı ise şöyle tarif etti: “Hiç kimse meseleyi bir dava biçiminde ciddiye almıyor. Sadece iman boyutundan kısıtlı bir şekilde meseleyi boşluyor. ‘Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın’ anlayışı var. Özellikle Mü’min’ler üzerinde çöreklenmiş köhne bir anlayış var. Bu çemberi bir türlü kıramıyoruz. Ne zaman ki toplum dava bilincini kuşanırsa o zaman çoluğuna, çocuğuna, çevresine ve toprağına sahip çıkmış olur. Dolayısıyla insanlar ne iseler o şekilde davranırlar. Bu toplumsal zaafiyet ve kültürel hegemonya maalesef Müslümanların kontrolünün dışına çıkmıştır.”

ÇIPLAKLIK ALLAH’A KARŞI BİR İSYANDIR!

Allah’ın hangi ölçüsüne karşı çıkarsanız çıkın, hangi ölçüsünü red ederseniz edin, bunun Allah’a karşı bir isyan olduğunu söyleyen Yazıcı, “Tabi ki çıplaklık da buna dâhildir. Allah’ın tesettür ve hicap ile ilgili birçok emri var. Bu ayetlerin gerekleri yapılmadığı zaman başkalarına ait kanunların gereği yapılmış olur. O zaman da tağutların talimatlarına ve direktiflerine uymuş olursunuz. Yani Allah’ın tarafından olmaktansa şeytanın tarafına kaçmış olursunuz. Dolayısıyla Allah’ın koyduğu hangi ölçüyü terk ederseniz edin bu tam manasıyla Allah’a bir isyandır” dedi.

ÇOCUKLARINIZI CENNET İÇİN HAZIRLAYIN

“Anne babalara şunu tebliğ ve telkin etmek lazım: Çocuklarınızı cehennem için değil, cennet için hazırlayın” diyen Yazıcı, “Vurdumduymaz ve bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın" tavrı sadece aileleri ve kişileri değil otuz milyon kilometre karelik bir toprağın Müslümanların elinden çıkmasına sebep oldu. Dolayısıyla kişiler sadece yaptıklarından sorumlu değil, ellerinden gelip yapmadıklarından da sorumludurlar. Yani vurdumduymazlığın ve nemelazımcılığın cezası mutlaka çekilecektir. Bu yönde birçok Ayeti Kerime ve Hadisi Şerif vardır” diye konuştu.

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir