• DOLAR 32.262
  • EURO 34.711
  • ALTIN 2403.293
  • ...
MUHAMMED MUSTAFA (SAV) - 4
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Feyzullah Zerey / Doğruhaber


Davet mektupları

Peygamber Efendimiz (sav), İslam’ın âlem şümul bir din olması bilinciyle yazdırmış olduğu altı mektubu o dönemin büyük devlet başkanlarına gönderdi. Onları İslam’a davet ettiği bu mektupları bazı idareciler saygıyla karşılamış, bazıları da yırtmıştı. Sâsânî Hükümdarı Kisrâ davet mektubunu yırtarken, Bizans İmparatoru Herakleios diplomatik davranıp, elçiyi hediyelerle geri gönderdi. Habeş Necâşîsi Ashame İslam’ı seçti. Bizans’ın Mısır genel valisi Mukavkıs hediyeler gönderdi. Gassânî krallarından Hâris, mektubu yırttı. Yemâme reisi Hevze b. Ali, elçiye ikramda bulundu lakin Müslümanlığı kabul etmedi.
 

Hayber fethi

Medine-Şam ticaret yolunun üzerinde bulunan ve Yahudilerin yaşadığı Hayber stratejik bir öneme sahipti. Medine’den ayrılan Yahudilerden bazıları oraya yerleşmiş ve Hayber Yahudileriyle beraber İslam aleyhinde faaliyetlerde bulunuyorlardı. 628 tarihinde Hayber kuşatıldı. Yedi müstahkem kaleden oluşun bu şehri dize getirmek zordu. Eli silah tutan binlerce Yahudi vardı, silahları da boldu. Bir aylık kuşatmadan sonra şehir Müslümanların eline geçti.
 

Mûte Savaşı

Peygamber Efendimiz (sav)’in davet mektuplarından birini taşıyan Hâris b. Umeyr, Bizans’a bağlı Busrâ şehrine giderken şehid edildi. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (sav) 3 bin kişilik bir ordu hazırlatarak Bizansların üzerine gönderdi. Ordu sayıları 200 bin olan Bizans ordusuyla savaştı. İslam ordusu komutanları Zeyd b. Hârise , Ca‘fer b. Ebû Tâlib, Abdullah b. Revâha bir bir şehid olduktan sonra Hâlid b. Velîd komutanlığa getirildi, büyük bir çarpışmadan sonra zafer inananların oldu. Hâlid b. Velîd “Allah’ın kılıcı” (Seyfullah), Ca‘fer de Ca‘fer-i Tayyâr unvanını almıştır.
 

Mekke Fethi

Benî Bekir kabilesi Müslümanlarla ittifak halinde olan Huzâalılar’a bir gece baskını düzenlediler. Kabile reisi ile bazı mensupları öldürülen Huzâalılar, Peygamber Efendimiz (sav)’den yardım istediler. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (sav) Hudeybiye antlaşmasına göre Mekkeli müşriklerin, Benî Bekir ile ittifaktan vazgeçmelerini veya öldürülen Huzâalılar’ın diyetini ödemelerini istedi. Müşrikler bunu kabul etmediler.


Mekke seferine karar veren Peygamber Efendimiz (sav), kan dökmemek ve düşmanı hazırlıksız yakalamak için gideceği yeri gizli tutarak hazırlıklara başladı; müslüman kabilelere haber gönderip Medine’de toplanmalarını istedi. Peygamber Efendimiz (sav) 10 bin kişilik ordusuyla 13 Ramazan 8 (4 Ocak 630) tarihinde Medine’den ayrıldı. Müşriklerin lideri Ebû Süfyân, Müslümanlarla baş edemeyeceklerini anlayarak İslam’ı seçti.


Mescid-i Harâm’a veya evlerine sığınanlara karışılmayacağı bildirildikten sonra dört bir koldan Mekke’ye girildi. Küçük bir çatışma haricinde önemli bir direnmeyle karşılaşmayan Peygamber Efendimiz (sav), Mescid-i Harâm’a gitti, Kâbe’nin içindeki ve çevresindeki putları ve diğer şirk alâmetlerini temizlettikten sonra Kâbe’yi tavaf etti. 10 kadar kişi haricinde umûmî af ilan etti. Bunun üzerine Kureyşliler, kadınlı erkekli Rasûl-i Ekrem’in huzuruna gelerek Müslüman oldular.
 

Huneyn Gazvesi

Hevâzinliler, Mekke fethi sırasında Resûlullah’ın Kureyş’ten sonra en önemli hedeflerinden biri haline gelmişti. Hevâzinliler, Müslümanlara karşı savaşa girişmek üzere büyük bir hazırlık yapıyorlardı.
 

İslam ordusu 12.000 kişilik askeriyle Mekke’nin fethinden onyedi gün sonra yola çıktı. Huneyn vadisine Müslümanlardan önce gelip vadinin en dar yerine pusu kuran Hevâzinliler, Müslümanların öncü kuvvetlerini dağıttı. Öyle ki, Peygamber Efendimiz (sav)’in etrafında çok az sayıda asker kaldı. Kur’ân-ı Kerîm’de bozgunun sebebi olarak Müslümanların sayı bakımından kendilerini üstün görmesine, dolayısıyla Allah’a tevekkülün tam mânasıyla gerçekleşmemiş olmasına dikkat çekilmiş, fakat yaşanan acı tecrübeden sonra Allah’ın mânevî desteğiyle zaferin kazanıldığı ifade edilmiştir. (Tevbe, 25-26).
Taif Kuşatması


Tâif, İslâm’a karşı olan tavrı küstahça olmakla beraber İslam düşmanları olan şairlerin sığındığı bir merkezdi. İslam ordusu bir ay boyunca Tâif kalesini kuşattı. Muhasarayı kaldıramayacağını anlayan Peygamber Efendimiz (sav) Huneyn savaşı sonrası elde edilen ganimetlerin bulunduğu Ci‘râne’ye geri döndü, ganimetleri dağıttı. Peygamber Efendimiz (sav) burada ihrama girip umre yaptıktan sonra Medine’ye döndü. Tâifliler 9 (631) yılında Medine’ye gelerek Müslüman oldular.
Tebük Seferi (ceyşü’l-usra)


Hicretin 9. yılında (m. 630) Bizans İmparatorluğu Müslümanlara karşı savaş hazırlığına başladığına dair haberler Medine’ye ulaştı. Bunun üzerine Hz. Peygamber, kuraklık ve kıtlık hüküm sürmesine rağmen savaş hazırlıklarına başladı.
Peygamber Efendimiz (sav) genellikle sefer için gideceği yeri gizli tuttuğu halde bu defa hedefin Bizans ordusu ol

duğunu açıkça belirtti; çünkü gidilecek yol uzun, düşman güçlü ve büyüktü. Ayrıca mevsim çok sıcaktı ve ürün toplama zamanıydı.
Sefer hazırlıkları sırasında Hz. Osman, Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Abdurrahman b. Avf ve Talha b. Zübeyr başta olmak üzere birçok sahâbî İslâm ordusunun donanımı için ciddî katkılarda bulundu. Yoksul oldukları için binek bulamayan ve bu yüzden sefere katılamadığı için gözyaşı döken samimi Müslümanlar da vardı. Münafıklar da rahat durmadı.


Peygamber Efendimiz (sav) kendi döneminde hazırlanan orduların en büyüğünü teşkil eden, 30.000 kişilik orduyla yola çıktı. 700 km. kadar uzaklıkta Tebük’e kadar ilerleyip orada On beş-yirmi gün karargâh kurdu ancak Bizans ordusuna rastlanmadı. Çevredeki bazı kabilelerle çeşitli antlaşmalar yaparak Medine’ye geri döndü.


Allah’ın yardımı ve zaferi


Hicretin 9. (630-631) yılı “elçiler yılı” (senetü’l-vüfûd) olarak bilinir. Allah’ın nüsreti gelmiş ve fetihler olmuştu. İnsanlar kabileler halinde Medine’ye gelip İslam ile müşerref oldular. Peygamber Efendimiz (sav) heyet üyelerine değer veriyor, kendilerine Kur’an okuyup öğretiyor, dinin esaslarını ve ahlâk kurallarını anlatıyordu. Medine’den ayrılırken çeşitli hediyelerle uğurluyor, ayrıca vali, zekât veya cizye tahsildarı olarak ya da İslâmiyet’i öğretmek üzere görevliler tayin ediliyor, bu hususlara dair yazılı belgeler düzenleniyordu.


Bütün bölge İslam’ın hâkimiyetine geçti. Müşriklerin Kâbe’yi ziyareti yasaklandı. Ehl-i Kitap cizyeye bağlandı.
Hicretin 10. Yılı (miladi, 632) Efendimiz (sav) hacca gitti. Arafat vadisinde sayıları 120.000’i aşan ashabına Vedâ Hutbesi konuşmasını yaptı. Arafat’tan ayrılmadan önce “Bugün size dininizi kemâle erdirip nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm’ı seçtim” (Mâide, 3) ayet-i kerimesi nazil oldu.


Son günleri ve vefatı


Arafat’ta yaptığı konuşmada, “Bu yıldan sonra sizinle burada belki de bir daha buluşamayacağım” buyurarak vefatı haber verdi. Medine’ye döndükten sonra sağlığı bozuldu. Zaman zaman şiddetlenen baş ağrısı ve yüksek ateşten muzdaripti. Hastalığı sırasında yakınlarının yardımıyla Mescid-i Nebevî’ye gelip namaz kıldırıyordu. Vefatına üç gün kala hastalığı ağırlaşınca namazları Hz. Ebû Bekir’in kıldırmasını emretti. Hz. Âişe’nin söylediğine göre Rasûlullah vefat etmeden önce hafif bir sesle “Lâ ilâhe illallah, ruh teslimi ne zor şeymiş!” dedi ve onun kolları arasında “Maa’r-refîki’l-a‘lâ” (en yüce dosta) sözüyle ruhunu teslim etti (13 Rebîülevvel 11/8 Haziran 632 Pazartesi).
Allah, Onun şefaatinden mahrum etmesin.
 

Bitti.
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir