Kürtçe Dersini Kim Verecek?
Milli Eğitim Bakanı Dinçer`den Kılıçdaroğlu`na: &`;66 ayını doldurmuş torunu varsa okula göndermek zorunda”
4+4+4 diye formüle edilen yeni eğitim reformu ile ilgili siyasal ve hukuksal (CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne başvurusu) tartışmalar tüm hızıyla devam ederken Milli Eğitim Bakanlığı da yeni dönemin program ve müfredat çalışmalarını aralıksız sürdürüyor.
Öncelikle ilk ve orta öğretimdeki toplam ortalama ders saatlerini yükselterek işe başlıyor Bakanlık. Bazı derslerin saatleri kısalacak ancak özellikle matematik ve fen bilimlerinde gelişmiş ülkeler ortalamasını yakalayabilmek için ders saatleri önemli ölçüde arttırılacak.
Öğrencilerin ilk ve orta öğretimde aldıkları toplam zorunlu ders saati değişecek. Halen 8 yıllık temel eğitimin ilk yılında da son yılında da 720 saat olan toplam ders süresi, birinci sınıfta 623 saate düşürülecek sonraki yıllarda ise kademeli olarak arttırılarak 5. yılda 864 saate, 7 ve 8. yıllarda da 888 saate yükseltilecek.
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, yeni dönemde uygulanacak haftalık ders çizelgesi ve eğitim programları konusunda dün bir grup gazeteci ile düzenlediği sohbet toplantısında çarpıcı açıklamalar yaptı.
Örneğin 66 ayını doldurmuş çocukların okula gönderilmesi konusunda süren tartışma...
Bu konuda CHP Genel Başkanı, “Torunum olsa ben göndermezdim” demişti.
Bu sözlere atıf yapan Bakan Dinçer, “Bu konuda yasa gereği taviz yok. Eğer Sayın Kılıçdaroğlu’nun da 66 ayını doldurmuş torunu varsa onu da okula alacağız. Bunun tek istisnası hastanelerin psikoloji veya psikiyatri kliniklerinden alınacak raporlar olabilir. Yani çocuk sorunluysa muaf tutulabilir” diyerek bu tartışmaya noktayı koyuyor.
Okula başlama yaşı bir yana ders saatlerinin artmasıyla birlikte zaten halen var olan “çocuklara fazla yükleniliyor” eleştirilerinin artacağı da hatırlatıldığında ise şu yanıtı veriyor Ömer dinçer:
“Çocuklara çok yükleniliyor algısı doğru değil. İki nedenle doğru değil. Birincisi örneğin matematik dersini bir Singapur’dan 196 saat daha az veriyoruz. Ama verdiğimizden de daha fazlasını bekliyoruz çocuklardan. Daha az sürede daha çok şey vermeye çalışıyoruz. Bu sorun.
İkincisi çocuklara çok fazla ev ödevi veriyoruz. Aslında o ödev ailelere veriliyor. O ödevlerle anne babalar uğraşıyor. Bu iki olgu çocuklara çok yüklenildiği algısını doğuruyor. Biz şimdi bunu değiştiriyoruz...”
Tartışılan bir başka kritik nokta, seçmeli dersler.
Örneğin Kürtçe seçmeli dersin nasıl verileceği...
Kürtçe, Lazca, Abazca gibi bütün yerel dil ve lehçelerde okullarda kural olarak seçimlik ders verilebileceğini söylüyor Bakan Dinçer. Bunun için her okulda 10 - 12 gibi belirli sayıda öğrenci talebi olması gerekecek.
Ancak hemen önümüzdeki ders yılından itibaren bu taleplerin tümüyle karşılanabilmesi de mümkün değil.
Çünkü yeterli sayıda pedagojik formasyon sahibi öğretmen yok. Şu anda sadece Artuklu Üniversitesi’ndeki enstitüden sertifika almış 300 civarında öğretmen olduğu tahmin ediliyor. O bakımdan özellikle Kürtçe ile ilgili talebin önümüzdeki yıl tümüyle karşılanabilmesi mümkün değil. Ancak Artuklu ve Bingöl gibi sonradan Kürtçe bölümü açan üniversitelerden mezun sayısı arttıkça, öğretmen sayısı yeterli düzeye geldikçe bu talepler tümüyle karşılanabilecek.
Bir başka eksiklik daha var önümüzdeki eğitim yılı için. Yeni ders kitapları. Bazı ders kitaplarının önümüzdeki eğitim yılına yetişmeyeceğini söylüyor Milli Eğitim Bakanı.
Yeni sistemde zorunlu ve seçmeli ders uygulamalarında kitap, öğretmen veya başka bir takım eksikliklerin yaşanabileceğini açık yüreklilikle söylüyor.
Ancak, öngörülen sistemden geri adım atılmayacağını, eksikliklerin, zaman içinde görülecek aksaklıkların süratle giderilerek bu reformun hayata geçirileceğinden endişesi yok.
Bilal Çetin/gazetevatan