Bereketli Hurma
Başta Tirmizî ve İmam-ı Beyhakî gibi muhakkikler, Hazret-i Ebu Hüreyre`den nakl-i sahihle beraber haber veriyorlar ki:
Başta Tirmizî ve İmam-ı Beyhakî gibi muhakkikler, Hazret-i Ebu Hüreyre’den nakl-i sahihle beraber haber veriyorlar ki:
Ebu Hüreyre demiş ki: Bir gazvede (Başka bir rivayette, gazve-i Tebük’te), ordu aç kaldı. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ferman etti: “Bir şey var mı?” diye emretti. Ben dedim: “Heybede bir parça hurma var.” (Bir rivayette, on beş tane imiş.) Dedi: “Getir.” Getirdim. Mübarek elini soktu, bir kaba çıkardı, bir kaba bıraktı, bereketle dua buyurdular. Sonra onar onar askeri çağırdı, umumen yediler. Sonra ferman etti: “Getirdiğin şeyi al götür. Onu tut muhafaza et ve boşaltma.” Ben aldım, elimi o heybeye soktum. Evvel getirdiğim kadar elime geçti. Sonra Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm hayatında, Ebu Bekir ve Ömer ve Osman hayatında o hurmalardan yedim. (Başka bir tarikte rivayet edilmiş ki: O hurmalardan kaç yük, fî sebilillâh sarf ettim. Sonra Hazreti Osman’ın katlinde o hurma, kabıyla nehb ve garat edildi, gitti.) (On dokuzuncu Mektup, Bediüzzaman Hazretleri)
Sözlük
MUHAKKİK: Hakîkatı araştırıp bulan büyük İslâm âlimleri.
UMUMEN: Bütün, hepsi.
KABZA: El, pençe.
NEHB: Yağma, yağmacılık, çapul.