Mavi Marmara ve Roboski - Netanyahu ve İdris Naim
Mavi Marmara gemisine 31 Mayıs 2010`da melun devlet İsrail tarafından silahli baskın yapılarak 9 kardeşimiz şehid
Mavi Marmara gemisine 31 Mayıs 2010`da melun devlet İsrail tarafından silahli baskın yapılarak 9 kardeşimiz şehid edilmişti. Ondan sonra Türkiye-İsrail ilişkisi hızlı bir şekilde bozulmaya ve ikinci katip düzeyine kadar indirilmeye giden süreç başlamıştı. Bu süreci hızlandıran en önemli sebep İsrail`in özür dilememekte ayak diremesi ve özür dilememesi, sadece tazminat vermeyi ve üzgünüz demekle yetinmeyi tercih etmiş olması oldu.
28/12/2011 yer Roboski(Uludere) F16 uçakları 34 (daha sonra 34 olduğu açılanan parçalanmış cesetlerin yanlış sayıldığı nedeniyle 35 ten 34 inmişti sayı.) sivil vatandaşını katletmek suretiyle bombardımana tutmuştu. Olayın üzerinden yaklaşık 10 saat geçmesine rağmen tutarlı(!), ilkeli(!) ve tarafsız(!) Türk medyası kolektif bir şekilde sessizliğe bürünmüştü. Medya, kışlada komutanından emir ve komuta bekleyen bir er misali Genelkurmayın kendilerine bir sınır belirlemesini esas duruşta bekler gibi beklemişti. Bu olayı nasıl verirsek Genekkurmayı ve Devlet-i Aliye yi bu işten en az zararla kurtarırız hesabıyla hareket ettiklerini de görmüştük. Bu katliamı ne kadar haber yapalım, ne kadarını haber yapyamalım, neleri gizleyip neleri yazıp çizelim endişesi taşıdıklarına da şahit olmuştuk.
Olay 1 aya yakın tartışılmış devleti aklayıp paklamaya çalışan, devlet öldürse de bir sebebi var o yüzden yapmıştır bunu, hemen devleti sorgulamayın diyenleri de, devlet vatandaşını katletti, bombaladı, demokrasinin olmadığını, bu ülkede insan canının çok ucuz olduğunu hele bu bir Kürdün canıysa ölmesinde veya öldürülmesinde( velev ki bu devlet eliyle bile olsa) herhangi bir anormallik olmadığını dile getirenler de oldu. Hülkümet idari ve adli soruşturma başlattığını söyleyerek, süreci bekleyelim deyip olayı akışına bıraktı. Tarafsız(!), ilkeli(!) medyada bu olayı gündeminden çıkarmıştı ta ki W.S.J Amerikan menşeli gazetenin, görüntüleri bize ait predatörler TSK`ya iletti diye bir haber yapıncaya kadar. Olay tekrar gündeme geldi ve medyada tartışılmaya başlandı.
Mavi Marmara ve Roboski olayları. İkisi içimizi yakan menfur katliamlar olarak hafızamızdaki yerini aldı. Mavi Marmara olayında yabancı bir ülke olan İsrail 9 vatandaşlımızı şehid ederek katletti. Türkiye ısrarla İsrail`den tazminat ve özür talep etti. Fakat İsaril her defasında üzgünüz, tazminat verelim fakat özür dilenecek bir durum yok söylemleriyle özür talebini reddetti. Özür dilenecek bir durumun olmadığını her defasında resmi ağızlardan deklare etti. Gelelim Roboskiye. Bu olayda ise devlet kendi vatandaşını F16 bombalarıyla katletti. Ehli vicdan herkes devletin özür dilemesi gerektiğini bunu da devletin temsilcisi olan hükümet tarafından açık bir şekilde yapılmasının en uygun yol olduğunu dile getirdi. İç işleri(ni Karıştıma) Bakanı İdris Naim Şahin özür dilenecek bir durumun olmadığını, onların orda olmaması gerektiğini, güvenlik bölgesi olduğunu, öldürmeseydik kaçakçılıktan yargılardık, onlar örgütün dolap beygirleriydi zaten, söylemleriyle tüm ehli vicdan insanların iç dünyasına F16 bombaları bıraktı. İsrail yönetimin takındığı tavrın neredeyse aynısını takınarak insan öldürmede ve ondan sonra da özür dilememe konusunda da siyonist zihniyetiyle ruh ikizi olduğunu çok açık olarak tüm kamuoyuna gösterdi.
Hükümet, zihniyeti Siyonistleri aratmayan adamalarla bu ülkeyi yönetmeye devam ederse korkarım ki bu ülkede daha çok katliamlar yaşanacaktır.
Not: İnönü, 1943 yılında Van Özalp`ta 33 masum köylü kurşuna dizdiren Mustafa Muğlalı`nın elnii tutup havaya kaldırarak Malatya`da halka arz-ı edam etmiş bu davranışıyla da o katliamı yapan şahsa sahip çıkmıştır. Bugün ise Başbakan belki İç İşleri Bakanın elini tutup havaya kaldırmıyor ama sözleriyle açıklamalarıyla o günkü İnönü`den aşağı da kalmıyor.
Ahmed Enes / doğruhaber