• DOLAR 32.455
  • EURO 34.829
  • ALTIN 2438.98
  • ...
Şehid Salim Fidancı
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
Feyzullah Zerey

Salim, 1966 doğumlu Silvan’ın Yolaç (Susa) Köyü’ndendir. Susa; camide şehid düşen on Müslümanın yaşadığı köydür. Bu şehitlerden Meki, Medeni, Sait ve Zeki; Salim’in amcaoğullarıydı. Salim, okumayı çok seven bir gençti, yerlerde bulduğu gazete ve takvim yaprakları, kitap gibi ne görse eline alıp okurdu. Çobanlık yaptığı yıllarda abisinin getirdiği kitapları bohçasına koyup yaylada okurdu. Dünya siyasetiyle küçük yaşlarda tanışmaya başlayan Salim, bir radyo alıp dünyada neler olup bittiğini takip eder. Bu sırada İran İslam Devrimi olur. Salim, bu duruma çok ama çok sevinir. Düzenli bir şekilde İran İslam Cumhuriyeti Sesi Radyosunu dinler. O sıralarda Salim 15 yaşlarındaydı.

Salim bu aşk ve heyecan içerisindeyken, Susa’ya yerleşen cami imamının oğlu, Batman’da okuduğu İmam Hatip Lisesi’nde mücadele içerisinde olan müslümanlarla tanışmıştı ve onlar vasıtasıyla edindiği İslami eserleri beraberinde köye getirmişti. Aynı zamanda köyün gençleriyle de ilgilenmeye çalışıyordu. Salim, aradığı o güzelliği imamın oğlunda görmüştü. Salim zamanla bu konuya değinirken “Bilmiyorum bana ne olmuştu, imamın oğluna çok bağlanmıştım ve onun tatil günlerini iple çekiyordum” diyordu.

Salim, köy gençlerini toplayıp onlara sohbet ediyor ve siyer kitaplarını okuyup ders ve ibretler çıkarıyordu. Salim, zamanın çoğunu okumakla geçiriyor, okuduklarını amellerine yansıtmaya çalışıyordu. Nafile namazları bile kaçırmıyordu. Gece namazlarına kalkıyor ve mümkün mertebe namazlarını camide cemaatle kılmaya gayret ediyordu. Entari giymeye ve şaşık (sarık) sarmaya çok hevesliydi.

Salim, zaman zaman İran radyosuna makale türünden yazılar gönderiyor ve bunlar da radyodan yayınlanıyordu.
Salim’in çalışmaları neticesinde birçok köy genci İslamı tanıma şerefine nail oldu. Bunların arasında başta Hüseyin ve Salim’in amca çocukları geliyordu.

Salim, Silvan’da bir dükkân açtı. Köyleri Silvan’a yakın olduğu için gidip geliyordu. Köyde olmadığı zamanlar da gençlerle ilgilenme görevini Hüseyin yapıyordu. Salim, zamanla şehirde tanıştığı bazı Müslümanları hem köye misafir olarak götürüp köydeki arkadaşlarıyla tanıştırıyor hem de onlara sohbet etme imkânını oluşturuyordu.

Salim 1987 yılında askerliğini bitirerek İstanbul’da çalışmaya başladı. Burada öğrenci ve işçi evlerine gidip gelerek İslam’la bağlantılarını diri tutmaya çalıştı, aynı zamanda işçi arkadaşlarına İslami sohbetler yapıyor, gurbet ellerde İslami hassasiyetlerine sahip çıkma konusunda onlara yardımcı oluyordu. Hatta bu gençlerden bazıları Susa’da şehid olmuştur. Daha sonra memleketine döndü. Memleketine döndükten sonra Silvan merkezinde bir camide siyer dersi vermeye başladı.

1990’lı yıllar… PKK, bölgenin hâkimi olma iddiasıyla boykot ve kepenk kapattırmaya başladı. Kendilerine itaat etmeyenlere karşı çeşitli sindirme yollarına başvuran örgüt, işyerlerini yakma ve mütedeyyin insanları şehid etmeye başladı. Baskılara boyun eğmeyen Müslümanlar, işyerlerini kapatmadı.

Tarih boyunca Allah’ın dinine sahip çıkmanın bir bedeli olmuştur ve günümüzde de bedeli olacaktı. İlk bedeller verilmeye başlandı. Hacı Biçer, Kadir Gecesinde şehid oldu. Onun şehadetinden sonra Salim, “Aramızda öyle kardeşlerimiz var ki şehit mertebesindedirler; ancak bunu ne biz biliyoruz, ne de onlar kendilerini tanıyorlar” demişti. Bu sözünden sonra ilk o şehit olmuştu. Şehid Hacı’nın şehadetinde, mezarı başında “ Hacı kardeş inşallah biz de yakında sana kavuşacağız” demişti.

Salim, her zaman olduğu gibi Ramazan bayramının arifesinde camiye gitti. İkindi namazından sonra hatim indirme halkası olan Kur’an mukabelesine oturdu. Mukabeleden sonra sanki bayramı görmeyecek şekilde hem dava arkadaşları ile hem de camii cemaati ile bayramlaşıp helalleşti. Ramazan ayı süresince düzenli camiye gittiği için Kur’an’ını orada bırakıyordu. Ama Arefe günü olduğu ve hatmini teslim ettiği için Kur’an’ını alarak eve gitti. Eve uğradıktan sonra dışarı çıkar. 20-30 metre yürümüşken arkasında öfkeli bir kalabalığın geldiğini görür ve alış-veriş yaptığı bakkala girer. PKK’lılar bakkala yönelir ve Salim ile sürtüşürler. Arbede sonucu Salim’i dışarı çıkarıp taş ve sopalarla saldırırlar. Taş ve sopalarla Salimle baş edemeyeceklerini anlayan kalabalıktan biri, arkadan Salim’in sırtına silahla ateş eder ve Salim yere düşer. Buna rağmen durmadan bıçak ve taşlarla Salim’e vurmaya devam ederler. Çevredeki esnaflar yaralı olan Salim’i hastaneye kaldırır. Silvan’da müdahale edilmeyip Diyarbakır’a sevk edilir. Salim, yolda Rabbinin rahmetine kavuşur.

Salim, şehid olacağı günün sabahı uykuda gördüğü rüyayı hanımına şöyle anlatır, “Bu gece rüyamda bir havuzun başında Muhammed Ata ve Hacı Biçer’le oturuyorduk. Ben ikisinin arasındaydım. İkisi avuçları ile o havuzdan bana su içiriyorlardı… Velev ki kapıda bile şehid olsam sakın ola ki dışarı çıkmayasın ve ağlamayasın.”

‘Gördüm bir sokakta vurdular beni,

Yere düşmeden bir el tuttu beni,

Baktım Ata, yanındaki de Hacı,

Hoş geldin dediler sardılar beni.’…

Salim, 2 Nisan 1992’de 26 yaşında Ramazan bayramının arifesinde ve oruçlu bir halde şehit olup Rabbine kavuştu. İftarını bu şekilde rüyasında gördüğü havuzun başında Ata ve Hacı ile birlikte açmış oldu. Susa’nın ilk şehidi, Silvan’ın ise ikinci şehidiydi.

ŞAHSİYETİ:
Salim, çok mütevazı ve vakarlıydı. Hiçbir zaman kahkahayla gülmezdi. Çok tatlı bir tebessümü vardı. Onun en belirgin özelliği ihlâsı ve sadakatiydi. Davayı çok iyi özümsemiş biriydi. Fedakârlığı had safhadaydı, tüm malını dava uğrunda harcasaydı gözüne gelmezdi. Kitap okumayı ve hediye etmeyi çok severdi. Bulduğu her fırsatta eline kitap alıp okurdu. Bütün arkadaşları gibi şehadete âşıktı. Salim’i ilk görenler onun heybetli görünüşünden, nurani vechinden ve manalı bakışlarından çok etkilenirlerdi. O, Kur’an’da geçen müminlerin tüm özelliklerini mübarek şahsında göstermişti. Dış görünüşü Hz. Ömer’i, halim- selimliği ve hayâsı Hz. Osman’ı ve tavizsizliği de İmam Ali’yi (Radiyallahu anhüm) anımsatıyordu. Sanki saadet asrından kopup gelmişti.

Ş.SALİM’İN ARKADAŞLARINDAN A.SAMED FİDANCI ANLATIYOR;

“Şehid Salim, küçük yaşlarında içi içine sığmayan hareketli bir yapısı vardı. Yaşı ilerledikçe de olgunlaşmaya başladı. Babası İslami terbiye konusunda çok hassastı. Hem ibadi ve hem de ahlaki konuda çocuklarını yetiştiriyordu. Hatırlıyorum evlerinin yanında suyu buz gibi soğuk olan küçük bir derecik geçiyordu. O derecikten abdest aldığından, soğuktan elleri çatlayıp, kanıyordu. İslami terbiye ile büyüdüğünden zaten namaz ve oruç gibi ibadetlerini yerine getiriyor, mümin bir genç olarak etrafındakilerine örnek oluyordu. Bu şekilde uygun İslami bir ortam bulunca hemen adapte olmuştu. İslami dava şuurunu alınca kısa bir sürede kâmil bir şahsiyete bürünüverdi. Hakikaten şehit olmadan önce sanki yaşayan bir şehitti. Sakallı olması, giyim ve kuşamının sünnete göre olması efendimiz aleyhisselatu vesselama bağlılığını gösteriyordu.
Şehit Hacı Biçer, Kadir Gecesinde şehit olduğu zaman biz de Silvan’a cenaze defnine gittik. Şehid Hacı’yı camide yıkarlarken Şehid Salim de baktım ki aynen şöyle söyledi; “Silvan’da ilk şehidimizin Hacı Biçer olacağını kim biliyordu ki? Yine Hacı’dan sonra ikinci şehit acaba kim olacak?”

Şehid Salim, bu sözü söyledikten iki gün sonra Silvan’ın ikinci şehidi olarak Ramazan bayramının arefe gecesinde oruçlu olarak şehadet şerbetini içti. Rabbimiz şehit kardeşlerimizi cennetiyle mükâfatlandırsın ve bizleri de onların bereketinden mahrum etmeyerek, onlara kavuştursun.”

Şehid Salim
Ey kâfir û xayînê li ser ruyê cîhanê
Heta-m hebin emê xwe fedakin-j bo Quranê
Weke Salim kes nikare me-j vê rê bide paş
Salim şehîd bû îvara ‘îda remezanê
Salim însanekî hêja bû heta tu bêjî
Li camiyê xitma xwe teslîm kir hê bi rojî
Hicûmê wî kirin pişt re wan hovê bê mêjî
Bi şeklekî pir wehşî şehîd kirin-l Sîlwanê
Salim bi rojî şehîd bû cennetê fitirî
Bi wî rûhê xwey ‘ezîz cennet ji xwe re kirî
Bi xwîna xwe ronî kir însana dunya tarî
Salim mîsal bû ji bona îxlas û îmanê
 
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir