• DOLAR 32.496
  • EURO 34.75
  • ALTIN 2409.003
  • ...
Meydan Okuma Değil! Meydanı Okumaktır!
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
       6 Mayıs 2012 tarihinde İstanbul kazlı çeşmede düzenlenen mitingde görkemli bir heyecanla karşılaştık. 
 
    Taraf gazetesinin köşe yazarlarından Yildıray Oğur, meydan’ı en güzel bir şekilde okuyup tasvir edenlerden biriydi.   “ Bilenler bilir, İstanbul Kazlı Ceşme Meydanı’nda miting yapmaya karar vermenin kendisi bile bir meydan okumadır. Seçimlerden önce CHP’nin sadece bu devasa meydanda miting yapma kararı bile iktidar iddiasına delil yapılmıştı. Bugüne kadar bu meydanı AKP ve Nevrozlarda BDP doldurabildi. Dün bu ikiliye üçüncü bir aktör eklendi.”   Meydan’ı ziru zeber ederek okuyanlarla, bakıp görmeyenler arasındaki fark sera ile Süreyya arasındaki mesafe kadardır.
 
   Sihirbazların, hava atanların,  nutuk çekenlerin muradını kursağında bırakan tipte olan bir meydana benziyordu.  Despotlar bu tip meydanları temaşa ederken sıtmaya yakalanmışlar. Bu meydanı gayri muharebe, sessiz olanların sesi, mazlumların hevesi; Diktatörlerin, ağaların, kan emicilerin, adaletsiz uygulama yapanların ve  derin güçlerin ise, korkulu! rüyasıdır…
 
   İkbal hayatta olsaydı, eminim ki, bu EZAN’A, fecri müjdeleyen ezandır derdi.( bir ara şöyle demişti; ikbal. Gecenin karanlığında okunan bu ezanlar, pek fecri müjdeleyen ezanlara benzemiyor…)
 
   Bu meydanda toplanan insanlar, gerçekten dinamik, eğitimli, terbiyeli tıpkı eflatunun tasvirini yaptığı insanın prototipiydi.” Yeryüzünde barışı sağlayacak sihirli değnek, analarla öğretmenlerin elindedir. Eğitim demek, vucutta ve ruhtaki güzelliği ve mükemmelliği son mertebesine kadar geliştirmek demektir.” Bunu da anayla öğretmen yapar;  Diyor eflatun.
 
  Evet, bu meydanı okuduğunda, meydanı süsleyen bu nesli cedit, belliydi ki, anayla bir öğretmen tarafından dokunmuştu. Tabir yerindeyse tıpkı, acem halısı gibi…  Acze kanaat adını veren bir nesil değildi, dinamikti. Yine eminim ki, İkbal hayatta olsaydı bu meydanı okuduğunda, benim bu sözüm:    Alçaklığın çukuruna batıp kalmış olan insan, acze kanaat adını vermiştir”  bu meclisten, dışarıdır derdi. Bu meydanda bu insanları bir araya getiren faktör, ne iktidar, ne ihale, ne istikbar; belki kardeşlik ve ilahi yar…
 
 Meydan’ı, faşizm gözlüğüyle okuyan Türk faşistleri, meydanda Türk bayrağının olmayışından, Kürt faşistleri ise Kürt bayrağının olmayışından yakınmışlar. Bu bakıp görmeyen faşistler, ferasetleri kıt olduğu için, bir inancı sembolize eden bu toplumu okuyamamışlar!
 
Oysaki Sembolizmde ne kadar, genişlik ve zarafet vardır. Yani meydanın kendisi bayraktı… Bakmak, önemlidir; anlamak bakmaktan daha da önemlidir
 
  Ali Şeraiti’nin,   “yazarı, okuyucusundan başka hiç bir güç susturamaz” sözünden esinlenerek, bu meydanları da okuyucusundan başkası takdir edemez; diyorum.  Selam hidayete tabi olanların üzerine olsun…
 
ABDULLAH TİKİCİ

Bu haberler de ilginizi çekebilir