Van Depremi Bilimsel ve Sosyal Açıdan Değerlendirildi
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) İlahiyat Fakültesi konferans salonunda YYÜ Yapı Topluluğu tarafından gerçekleşen konferansta depremin bilimsel ve sosyolojik yönü değerlendirildi.
VAN - Yüzüncü Yıl Üniversitesi İlahiyat Fakültesi konferans salonunda düzenlenen programa rektör yardımcısı, öğretim üyeleri ve çoğunluğunu YYÜ yapı topluluğu üyelerinin oluşturduğu öğrenciler katıldı.
Konferansa konuşmacı olarak katılan YYÜ Mimarlık Mühendislik Fakültesi Öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Mücip Tapan depremin bilimsel yönünü değerlendirdi.
Tapan; depremle beraber kaybetmeyi, korkuyu, travmayı, ölümü ve canların kıymetini öğrendikleri ifade ederek, "Yıllarca insanlara kendi canlarının çok kıymetli olduğunu söyledik. Ama tüm bunlara rağmen insanlar bizi dinlemedi. Son deprem de bunun bir örneğidir" dedi.
Tapan, insanların can kaybını önlemek için öncelikle binaların gevşek yapılı bir zemine yapılmaması gerektiğinin altını çizerek bunun yanında heyelan riski olan dağ eteklerine, aktif fayların bulunduğu yerlerden kaçınmamız gerektiğine, simetrik olmayan yapılar yapmamaya dikkat edilmesi gerektiğini belirtti.
En Büyük Sorun Barınma Sorunu
Van depremini, Sosyo-Ekonomik ve Psikolojik yönden değerlendiren Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Suvat Parin ise, depremden sonra aralık ayında Van Merkez'deki bütün mahallelerde, Erciş'te depremden etkilenen on mahallede ve Van merkeze bağlı on köyde bu yönden araştırma yaptıklarını kaydetti.
Araştırmaları sonucunda insanların en büyük sıkıntı yaşadığı alanın, barınma sorunu olduğunu bildiren Parin, depremden sonra bir anda 700 bin kişinin evine giremediğini belirtti.
Parin, depremden sonra insanların geçici barınaklara yöneldiğini belirterek "Burada büyük sorunlarla karşılaştık. Dünyada en çok İran'da çadır stoku var ve bunun sayısı yaklaşık 55 bin kadar. Van depreminde ise yaklaşık 80 bin çadır dağıtıldı. Buna rağmen çadır konusunda büyük sorunlar yaşandı" dedi.
Bunun sebebinin çadırların gelişigüzel dağıtılması ve halkın gereken hassasiyeti göstermemesi olduğunu söyleyen Parin; Sivil Toplum Kuruluşları, Valilik, Belediye ve AFAD'ın bu sorunda paylarının olduğunu ifade etti.
"Eğitim Alanında da Ciddi Sıkıntılar Yaşandı"
Depremden sonra yaşanan bir diğer sorunun da gıda sorunu olduğunu ifade buyuran Parin, bu alanda pek sıkıntı olmadığını, özellikle büyükşehir belediyelerinin ve İslami Sivil Toplum Kuruluşlarının katkısının büyük olduğunu sözlerine ekledi.
Sağlık alanında da pek fazla sıkıntının olmadığını belirten Parin, eğitim alanında ise ciddi sıkıntıların yaşandığını kaydetti. Özellikle sınav grubu öğrencilerinin 2,5 ay kadar eğitimden uzak olması, bazı köy okullarında hiçbir hasar olmamasına rağmen okulların topyekün kapanması ve depremden sonra belli bir takvime bağlanamayan okulların açılışı gibi sorunların olduğunu ifade etti.
"Köyler Van Merkeze Oranla Daha Çabuk Toparlandı"
Depremden sonra hayatın yeniden normalleşmesi hususunda da bazı sıkıntıların yaşandığını dile getiren Parin, köylerin ve Erciş'in Van merkezden daha çabuk toparlandığını belirtti.
Bunun sebebini " İmkanlarınız ne kadar fazlaysa, bulunduğunuz ortam bir şekilde bu imkanlarınız ölçüsünde başka yere göç etme başka yerde yaşama gibi imkanları kullanabilme özelliğine sahip oluyor" diyerek açıklayan Parin, köylerin imkanlarının kısıtlı olmaları nedeniyle çabuk toparlandıklarını söyledi.
Depremden sonra göç eden üst kesim ve alt kesim halkın dönüşünde bir belirsizlik olduğuna işaret eden Parin, bu iki kesimin Van'la fazla bir bağının olmadığını; ancak orta kesimin Van'la olan eski ve kültürel bağı nedeniyle geriye göçün başladığını dile getirdi.
Deprem travmasından sonra yaşanan yaklaşık 160 çadır yangını ve 12 kişinin ölümüyle beraber, Van halkının başka bir travma daha yaşadığına dikkat çeken Parin; halkın, kendilerine yetkililer tarafından Psiko-Sosyal destek sağlanılmadığını ve ihmal edildiklerini dile getirdiklerini ifade etti.
"Bakanlıkların Devamlı Gelmesi İş Akışını Sekteye Uğrattı"
Hemen hemen bütün bakanlıkların depremden sonra belli aralıklarla Van'a geldiklerini hatırlatan Parin, "Bunların buraya gelmesi burayı önemsediklerini gösteriyor. Fakat diğer taraftan da bu kentte çalışanların özellikle AFAD'ın ya da Valiliğin iş akışını çok zorladığını bu birimlerin çalışanlarınca dile getirildi" diyerek bakanlıkların Van'a devamlı olarak gelişinin deprem anındaki yönetim işleyişini sekteye uğrattığına işaret etti.
Konferansta bakanlıklar düzeyinde Van için ortaya konulan politikaların Van'a gelinceye kadar birçok değişikliğe uğradığı sıkıntısına da değinen Parin, "Maliye bakanlığının işletmelere yönelik destek amaçlı krediler de açıklanan politikalar arasındaydı. Ancak açıklanan biçimi ile Van'da uygulanan biçimi birbirinden çok farklıydı. İşletmeleri biraz daha canlandıracak görünüşteydi fakat uygulamada insanlardan ipotekler istendi" diyerek bu alandaki bir sıkıntıya örnek getirdi.
Konferansa İstanbul'dan katılan Afet Uzmanı Alper Şengül ise, genel olarak depremin bilimsel yönünden bahsederek, insanların artık fay hatlarıyla beraber yaşamayı öğrenmesi gerektiğini hatırlattı.
Fotoğraflar eşliğinde Türkiye'de ve dünyada yaşanan depremlerden örnekler veren Şengül, "Önemli olan deprem öncesinde bir şeyler yapabilmektir" diyerek afet öncesi eğitime dikkat çekti.
Konferans daha sonra İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Van Şube Başkanı Şemsettin Bakır ile İnşaat Mühendisi Keramettin Gençtürk'ün yaptıkları konuşmayla sona erdi. (Fırat Arslan - İLKHA)