Şehadetinin 1. Yılında Şehid Ubeydullah
5 Mayıs 2011 tarihinde Yüksekova`da PKK/BDP/KCK yanlıları tarafından Mustazaf-Der Yüksekova Şubesi`ne yapılan saldırıda şehid edilen dernek başkan yardımcısı Ubeydullah Durna`yı rahmetle anıyoruz
Sayim Yüksek
Şehid Ubeydullah Durna, 5 Şubat 1981 yılında Hakkâri’nin Yüksekova İlçesi’ne bağlı Aksu Köyü’nde 9 kardeşin en büyüğü olarak doğdu. Köy okulunda eğitim hayatına başlayan Ubeydullah, küçük yaşında sahip olduğu hareketlilik ve çalışkanlığı ile dikkatleri üzerine çekti. Askerlikten sonra Yüksekova’ya dönen Ubeydullah, köy camisinde Kur’an eğitimi almaya başladı. Daha sonra ailenin isteği üzerine İstanbul’a çalışmaya gitti. Yaklaşık iki sene çalıştıktan sonra Yüksekova’ya dönen ve akabinde evlenen Ubeydullah, İslami alanda kendini yetiştirmeye ve yakın çevresine İslam’ı tebliğ etmeye başladı. Ubeydullah; 7 yaşında Şehadet isimli kız, biri de 5 yaşında Hattab isminde iki çocuğu bulunuyor.
ŞEHİDİN İSLAMİ ALANDAKİ ÇALIŞMALARI
Mustazaf-Der Yüksekova Temsilciliği’nin 2006 yılında açılmasıyla dernek içinde faal olarak çalıştı. Defalarca saldırıya uğrayan derneğin tadilatında çalışanların başını çekti. Yüksekova temsilciliğinin şubeye dönüşmesi sonucu dernek başkan yardımcılığı yaparak bu alandaki çalışmalarını daha da yoğunlaştırdı. Aynı zamanda Mustazaf-Der Yüksekova Şubesi Yardım Komisyonu başkanlığını da yapan Ubeydullah, Yüksekova genelinde maddi durumu iyi olmayan ailelerin tespiti noktasında çalışmalara katılarak ihtiyaç sahiplerine imkânlar dâhilinde yardımlar ulaştırdı.
Dernek çalışmalarının yanında sıra köyde de gençlere Kur’an dersi veren Ubeydullah, ailesinin yanı sıra çevresindeki insanların da İslamî ahlak ve terbiye ile büyümeleri için yoğun gayret gösterdi. Komşu evlerini tek tek gezerek arkadaşlarını camiye götüren Ubeydullah, köylerinde gerçekleştirilen birçok İslami etkinliklerin sağlanmasına da öncülük etti.
Yüksekova Mustazaf-Der’e yapılan her saldırı sonrası işini gücünü bırakan Ubeydullah, derneğin yeniden hizmete girmesi için elinden gelen gayreti gösterdi. Derneğin boya, sıva, çatı ve temizlik işlerinde çalıştı ve kendi eliyle yaptığı dernek çatısı üzerinde şehadet mertebesine ulaştı.
4 sene kaldığı baraka tipi bir evden sonra çalıştığı inşaat işlerinde elde ettiği gelir ile kendisine ait bir ev yaparak, yıllardır ‘‘keşke bir evim olsaydı da arkadaşlarımı ağırlayabilseydim’’ arzusuna kavuştu. Dört odalı yaptığı evi, imkân yetersizliği nedeni ile tamamlayamadan şehid oldu.
SON ANLARI VE ŞEHADETİ
Onlarca kez kendi eliyle onardığı derneğinin yeniden hedefte olduğunu duyar duymaz yerinde duramayan Ubeydullah, ailesinden son kez ayrılarak olay yerine gitmişti. Daha dernek çatısını onarmasının üzerinden bir gün geçmemişti ki PKK/BDP/KCK yanlıları yeniden derneği yakmaya çalışıyorlardı.
O gün herkes kendisinde bir farklılık görüyordu; neşeli, güler yüzlü ve sürekli arkadaşlarına tavsiyelerde bulunması çevresindekilerin de dikkatlerinden kaçmamıştı. Dışarıda derneğe saldıran grup daha kalabalık ve silahlı gelmişlerdi olay yerine. Hem de polislerle aralarında elli metre olmasına rağmen.
PKK/BDP/KCK yanlıları o gün polisi bırakarak Mustazaf-Der şahsında Yüksekova’nın imanlı gençlerini hedef almaya başladılar. Ellerinde molotoflarla yakılmaya çalışılan dernek binasını koruyan Ubeydullah, kalabalık içinde kendisine doğrultulan namlu ve akabindeki bir kaç silah sesi ile bir gün önce tüm emeğini vererek ‘‘Eğer benim ölümüm kardeşlerimin İslam`a daha sıkı bağlanması için hayırlıysa ve İslam`a bir katkı sağlayacaksa bu canımı feda etmeye hazırım. Ben bütün işimi gücümü, maddi sıkıntılarımı bir kenara bırakacağım ve derneğin çatısını yapacağım. Allah’ın izni ile derneğimizi ortadan kaldırmak isteyenlerin derneğimizi bu halde görmelerine müsaade etmeyeceğim’’ dediği çatı üzerine yığılarak şehadet şerbetini içti.
OĞLUMUN KATİLLERİ BULUNSUN!
Oğlunun katillerinin aradan bir yıl geçmesine rağmen halen yakalanmamasından yakınan ve yetkililerin bu konuda kendilerini bilgilendirmediklerini belirten baba Behçet Durna;”Oğlumun şehid edilmesinin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen halen katillerinin bulunamaması bizleri üzüyor. Baba olarak tek istediğim oğlumun katillerinin bulunup gereken cezaya çarptırılmalarıdır. Toplumsal olaylarda yaşanan bu gibi olaylarda failler hemen bulunurken, oğlumun katilleri bir yıldır halen bulunamadı. Yetkililerden bu cinayetin faili meçhule gitmesine izin vermemelerini istiyorum” dedi.
ANNE HAVSAT DURNA, NEREYE BAKSAM OĞLUMUN BİR ANISIYLA KARŞILAŞIYORUM
“Oğlum Rabbine dua etmiş, Rabbi de duasını kabul etmiştir, elhamdülillah. Oğlum canını Allah yolunda verdi. Geçen bir yıl zarfında oğlumu elbette çok özledim. Nereye baksam bir anısıyla karşılaşıyorum. Ama şehadetinden dolayı üzülmüyor aksine şehadetiyle gurur duyuyoruz. Mübarek kanının, Ümmeti Muhammed’in gün be gün güçlenmesine vesile olmasını yüce Rabbimden diliyorum. Oğlumun şehadeti, İslam sancağının bu topraklarda da yükselmesine sebep olur inşallah. Evlatlarıma her zaman söylüyorum; ‘Siz de Ubeydullah gibi olun ve onun yaşadığı gibi yaşayın, onun gittiği yolda siz de gidin’ diyorum.”
EŞİ AYŞE DURNA; ALLAH’TAN GELDİK VE YİNE O’NA DÖNECEĞİZ.
“Eşimin şehadetinden sonra tabi ki birtakım değişiklikler oldu. Öncelikle ben bedel ödediğim için asla pişman değilim. Evet, üzülüyoruz ağlıyoruz. Ama biz Allah’a söz verdik. Rabbim en güzel şekilde bu yükü yüklenmeyi, Hak davayı taşımayı nasip etsin. Eşimin şehadetinden kısa süre sonra tekrar evime geçtim. İlk defa yalnızlığı iliklerime kadar hissettim. Ama ilk defa kendimi Allah’a bu kadar yakın hissettim.
Bir şehid eşi olarak, kıyamet gününde; ‘Rabbim, vallahi biz Senin rızan için, Senin bize rehber olarak gönderdiğin Kur’an-ı Kerim’den gafil yaşamamak ve davana sarılmak için acı çektik, bedel ödedik. Sen ki bizi gördün, yakarışlarımızı işittin…’ diyeceğimi umut ediyorum. Bundan daha güzel bir şey olabilir mi ki?
Çocuklarıma gelince hamdolsun Şehid onları adeta şehadetine hazırlamıştı. Onlara sürekli Cennetten ve Allah yolunda mücadeleden bahsederdi. Bu konuda bana hiçbir söz bırakmadı diyebilirim. Çocuklarım, babalarının gidişiyle ‘Anne babamız nerede, neden gelmiyor?’ diye sorduklarında ‘Babanız Cennette!’ diyordum. Buna karşılık sordukları; ‘Biz ne zaman oraya gideceğiz?’ sorusu, onları yetiştirmemde bana çok yardımcı oldu-oluyor.
Bizler ki Allah’ın mülkünde, Allah’ın mülküyüz. Biz birbirimize ait değiliz. Allah’tan geldik ve yine O’na döneceğiz. Bacılarım, bize düşen; bu imtihan dünyasında eşlerimize, anne-baba-kardeş ve abilerimize Hak davada destek olmaktır! Zaman geçiyor, ömür bitiyor… Gevşeklik hiç kimseye fayda vermeyecektir. Allah muhafaza, bizler de cahil kimseler olabilirdik. Bu Hak davayı inkâr edip bu güzel insanları kötüleyebilirdik. Rabbimize şükürler olsun ki bugün bu konumdayız. Hak safındayız. Bu uğurda bedel de ödeyeceğiz, hicret de edeceğiz. Yeri gelince bir başımıza yalnız da kalacağız ama davamızdan asla taviz vermeyeceğiz, vermemeliyiz.”
Şehadetinin birinci yıl dönümünde biz de Doğruhaber Gazetesi olarak Ubeydullah Durna kardeşimizi rahmet, özlem ve dua ile anarken; başta ailesine ve tüm dava arkadaşlarına da sabır ve sebat diliyoruz.