• DOLAR 34.578
  • EURO 36.366
  • ALTIN 2919.573
  • ...
Van Halkının Gündemi
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

VAN - Van'da yaşanan depremlerden sonra halkın nabzını tutan İlke Haber Ajansı halkın gündemini paylaşmaya devam ediyor.

 

Süleyman Kaya işlerindeki durgunluk olduğuna değinerek şunları kaydetti: "Malumunuz iki büyük depremi büyük ölçüde geride bıraktık. Ancak işlerimiz bizim ümit ettiğimiz düzeyde değil. Havaların ısınmasıyla beraber halkın geri dönüp işlerin düzelmesini bekliyorduk ancak işler beklediğimiz gibi olmadı. Bunun yanında Van merkezde kiralar depremden önce yüksekti. Depremlerden sonra daha da yükseldi. Çünkü yıkılan binalarla merkezde işyerleri azalınca işyeri sahipleri bunu fırsata çevirerek yüksek olan kiraları biraz daha yükselttiler" diyerek işlerin durgunluğundan ve yüksek kiralardan muzdarip olduğunu belirtti.

Kaya, depremden önce 4 bin 750 TL kira verdiğini ve deprem sürecinde ise 3 bin TL kira verdiğini aktarırken, şu an ise kiralarının yine eskisi gibi yani 4 bin 750 TL olduğunu ve nasıl ödeyeceklerini bilemeklerini söyleyerek çaresizliğini ifade etti.

 

Bina bakıcılığı yaptığını söyleyen Hacı Cesur deprem sürecinde yaşadıklarını bizlerle paylaştı. Cesur şunları söyledi: "Yaşanan depremde evim tamamen yıkıldı. Bizler ilk zamanlarda çadır peşine düştük elde edemeyince zor günler geçirdik. Daha sonra konteyner veriliyor denildi. Ona da başvurduk ancak o da tıpkı çadırlar gibi vatandaş için değil önceden belirlenmiş şahıslar için gelmişti sanki. Onu da alamayınca bir süre kendi imkânlarımızla kurduğumuz çadırda kaldık. Depremlerin azalmasıyla yeni bir ev kiraladık."

 

Gündemlerinde geride bıraktığımız Nisan bereketinin olduğunu hatırlatan Şahabettin Kılıç, "Nisan ayında gerçekleştirilen Kutlu Doğum Etkinliklerinin kutlu bir sevdaya dönüşerek, devam ediyor olması gündemimizin birinci maddesidir. Bizler bu sayede yaşanan depremi de büyük bir ölçüde unuttuk. Hamdolsun günlerimiz salâvatlarla okunan Yasin, Fatiha ve benzeri dualarla geçti. Tabi şunu da unutmamak gerekir ki bu dualar ve salâvatlar bir ayla sınırlı kalmamalı ve her zaman bu devam ettirilmelidir. Tabi buna gözünü kapayan medya bu sevdayı görmek ve göstermek istemedi. Bunun için var güçleriyle çalıştılar. Ancak bunlar ne kadar da görmezden gelse ambargo uygulasa inşallah bu sevda artarak devam edecek ve ediyor da. Bunu bu sene her tarafta gördük. Varsın bunlar gözlerini kapatsınlar görmesi gereken Rabbimiz bu sevgi ve muhabbeti görüyor. Onlar görmezden gelse ne olur." Diyerek yapılan Kutlu Doğum etkinlikleri ve medyanın ambargosundan bahsetti.

 

Ubeydullah Aşkan ise berber dükkânında çalıştığını gelen elektrik ve telefon faturalarına değinerek, "İlimizde yaşanan depremlerden sonra takdire şayan bir çalışma yapıyor dediğimiz VEDAŞ'ın deprem etkileri hala halkın üzerinde kalkmamışken halkın sırtına yüklediği ağır faturalar. Tüm konularda olduğu gibi bu konuda da halk yeteri kadar bilgilendirilmemiştir. Çadır bulamayan kimseler çoğunlukla tek katlı evlerde kaldı. Bu vatandaş evin elektriğini serbest bir şekilde kullandı ta ki depremin üzerinden 6 ay geçinceye kadar. Bu sefer verilen sözlerin aksine yüklü faturalar gelmeye başladı. Bu da yetmiyormuş gibi bir de son günlerde gelen telefon faturaları halka pes dedirtti. Şu anda milletin kafası karışık ne yapacaklarını bilmiyorlar" dedi.
Kıyasettin Tan adlı tatlı imalatçısı ise deprem sürecinde esnafa gereken desteklerin sağlanmadığını ifade ederek şunları söyledi: "Yaşanan depremin en büyük mağdurlarından biri esnaftır. Onun için bir kenti ayakta tutan da o ilin esnafıdır. Bir ilde esnaf desteklenmezse o yerin ekonomisi ölür. Hele de o kentte büyük bir deprem yaşanmış ve büyük mağduriyetlerin yaşandığı bir il ise tabi deprem süreci ve sonrasında birçok yardım geldi. Bu yardımlar özellikle esnafa yansıtılması gerekirken bunu fırsata çevirip kredi haline getirilmesi ve bundan da tüm esnafın yararlandırılmaması gibi bir durum söz konusudur. Bizler geç kalınmasına rağmen bu konularda çözüm bekliyoruz. Geç de olsa halkın bu sorunlarının olduğunu sizlerin aracılığıyla duyuruyoruz. Yetkililerin sesimize kulak vermesi gerekir."

 

Tatlı dükkânı işleticisi Bülent Dalgın ise gündemlerinde deprem süresince çokça bahsedilen ve bir türlü piyasada görülmeyen ve kimlere verildiği ya da verileceği belli olmayan KOSGEB kredileri ve bankaların bu noktada halkı mağdur etmeleri oluğunu ifade ederek, şunları söyledi: "Deprem süreci ve sonrasında halkın en fazla konuştuğu ve depremlerle yıkılan esnafı tekrar ayağa kaldıracak olan KOSGEB kredilerinin esnafa yansıtılmadı. Bilemiyoruz kiminle konuşulsa böyle bir şeyin hayal olduğunu söylüyorlar. Peki, kredilerden kim faydalandı. Yetkililer binlerce esnafın faydalandığını söylüyorlar ancak bir şey görülmüyor. Herhalde sadece büyük şirketler bundan faydalanıp daha da büyüdüler. Küçük esnaf ise yerinde saydı ya da kapatmak zorunda kaldı. Yetkilileri geç de olsa buna bir el atıp bu adaletsizliğin önüne geçmeye ve tüm depremzede esnafın bu kredilerden şartsız faydalandırmaya çağırıyorum."

 

Murat Akbulut ise öğrenci olduğunu ve deprem sürecinde yaklaşık 2 ay gibi bir sürede kitapların ağzını açamadıklarını hatırlatarak, "Öğrenci olduğumuz için gündemimizde depremin eğitim üzerindeki etkileri var. Depremler birçok öğrenciyi kötü etkiledi. 2 ay boyunca hiç ders çalışamadık daha sonra batı illerine gittik orda da istediğimiz verimi elde edemeyince yine geri döndük. Dikkat ettiyseniz Van eğitim alanında çok geri gitti. Çünkü önceki yıllarda YGS'de çok ilerde iken bu yıl sondan 3. olmuşuz. Bu da öğrencilerin morallerini bozmuş ve arkadaşlarımdan çoğu ya dershaneyi bırakıp herhangi bir işte çalışıyor, ya da batı illerinde çalışmaya gitmiş. Kalan arkadaşlarda pek umutlu değil" dedi.

 

Mehmet Yılmaz market işlettiğini ve depremlerin kalıntılarının bir an önce kaldırılması gerektiğini ifade ederek, "Depremlerin üzerinden yaklaşık olarak 6-7 ay geçti ancak hala yollarımız depremzede, altyapı depremzede cadde ve sokaklarımız depremin izlerini taşıyarak depremzededirler. Bizler bundan muzdaripiz. Bunların bir an önce yapılması gerekiyor. Yağmur yağınca çamurdan yürüyemiyorsun. Yağmayınca toz ve topraktan yürüyemiyorsun. Bence en önemli gündem bu olmalı ve yetkililerin buna acilen bir çözüm bulmaları gerekiyor" diye konuştu.

 

Ucuzluk işleriyle uğraştığını ve gündemlerinde ticaret ve ticaretle uğraşanların olduğunu söyleyen Gökhan Öztürk ise, "Ticaret ahlakından bahsetmek istiyorum. Bu oldukça önemli ve pek gündeme gelmeyen bir konudur. Bizler yıllardır işin içinde olduğumuz için az çok biliyoruz. Halkımızda İslami bir ticaret anlayışı kalmamış. İnsanlar sanki ticaret olunca ya da kendisi yapınca her şeyin mubah olduğunu zannediyorlar. Hâlbuki öyle değil her şeye bir düzen getiren dinimiz buna da bir ölçü getirmiştir. Bunun için herkesin esnaf ya da tacir olabildiği günümüzde bunun hakkının veren pek az kişi kalmıştır" dedi.

 

Esnaf olan Şahin Yağmur ise uzun bir süredir ucuzluk işiyle uğraştığını hatırlatarak,"Yıkımların hala devam ettiği şu günlerde halk, evlerinin yerine ev yapmak istiyor ancak gönderilen onca yardımlara rağmen bunlar Vanlılara kredi olarak bile verilmiyor. Bir Sürü TOKİ konutu inşa ediyorlar. Hâlbuki halk bu konutları pek tercih etmiyor. Bunun yerine köylerde yaptıkları gibi bir proje sunulsa bu çok daha uygun ve faydalı olacak. Çünkü aileler genelde kalabalıktır. Verilen konutlar hem küçük gelir hem de vatandaş arsasını bırakıp yeni bir külfete girmek istemeyecektir. Bunun da yetkililere yanlış ulaştığı ya da yetkililere bu konun yansıtılmadığını düşünüyoruz. Böyle bir proje onların da işlerine gelecek" dedi.

 

Hastane çalışan Şahin Orhan, "Bizim gündemimiz de, doktorlara karşı son günlerde şiddetin artarak devam ediyor olmasıdır. Bu konuda kim haklı kim haksız muhabbetine girmektense burada asıl sorunun iş yoğunluğu olduğu ve stres olduğunu düşünüyoruz. Bunun da temelinde günde 60 hastaya bakması gereken doktora 80 hastanın gönderilmesi ve özellikle de ilimiz için konuşacak olursak tüm hastanelerin bir hastaneye toplatılması ve iş yoğunluğunun beraberinde getirdiği stresin had safhada olmasıdır. Bu sağlık çalışanları ve hastalar ya da hasta yakınları için de böyledir" diyerek son günlerde sağlık çalışanlarına özellikle de doktorlara karşı yaygınlaşan şiddete farklı bir bakış açısıyla baktı. (Murat Dalgın - İLKHA)

Bu haberler de ilginizi çekebilir