• DOLAR 34.611
  • EURO 36.609
  • ALTIN 2941.076
  • ...
Ahlaki seferberlik Başlatılmalı
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
DİYARBAKIR - Diyanet-Sen Diyarbakır Şube Başkanı Ömer Evsen, son yıllarda fuhuş, kapkaç, cinayetler ve hak ihlallerin yaşanması ile birlikte ortaya çıkan ahlaki yozlaşmayı değerlendirdi. Ahlaki yozlaşma üzerine çalışmalar yapan Evsen, ahlaki yozlaşmanın önüne geçmek amacıyla her tür kısır çekişmeyi bir yana bırakarak, Milletvekili, Belediye Başkanı, muhtarı, öğretmeni, imamı, polisi, askeri, memuru, öğrenci ve aile ile bir ahlak seferberliğinin başlatılması gerektiğini söyledi.

Geçen gün Diyarbakır'da oluşturulan Kırklar Meclisi "Ahlaki Yozlaşmaya Dur Diyeyim" adıyla bir toplantı yaptı. Bunu nasıl karşılıyorsunuz?

Geç kalınmış ama atılması gereken bir adımdı. Toplum birçok sorunla boğuşurken, kentin idarecilerinin, din adamlarının konuya sağır kalmaları düşünülemezdi. Ama sadece sözde kalmaması gereken bir adım olmalı.

Peki, siz Ahlaki Yozlaşma Derken Ne Anlıyorsunuz?

Yozlaşmadan önce Ahlak nedir? Sorusuna cevap bulmamız gerekiyor. Ahlak; insan ruhunda yerleşen ve kendi isteğimizle fiil ve davranışlarımızı ortaya çıkarmaktır. Yani yaptığınız veya söylediğiniz şeylerin toplumsal açıdan iyi veya kötü olmasıdır. Yozlaşma ise mutlak şekilde bu melekelerin kötü yolda kullanılmasıdır. Yani yasakların meşrulaştırmaya çalışılmasıdır. Fuhuş, hırsızlık, uyuşturucu, cinayet gibi…

Peki, Yüzde 99'u Müslüman Bir Ülkede Bu Nasıl Olur?

Bakın Hz. Peygamber (S.A.V.) insanlığın dibe vurduğu bir dönemde yani kız çocuklarının diri diri toprağa gömüldüğü, fuhşun, zulmün bildiğimiz manada 'ahlaki yozlaşmanın' tavan yaptığı bir dönemde peygamber olarak görevlendirilmiştir. O bu toplumdan günümüzde bile övgüyle bahsettiğimiz fazilet ehli, tabir yerindeyse, haksız yere karıncayı bile incitmeyen bir toplum oluşturmuştur. Kadın onun döneminde gerçek bir değere kavuşmuş, köleler özgürlüklerine kavuşmaya başlanmışlardır. Hırsızlık, fuhuş, haksızlıklar tarih olmuştur. Ama insanlık Hz. Peygamber ve ilahi mesajdan uzaklaştıkça, dünyanın aldatıcılığına kapılıp, yozlaşmaya başlamıştır. Özellikle medyanın gelişmesi ile birlikte önce gazete ve dergiler günümüzde de televizyon ve internet bu yozlaşmayı tüm topluma yaymışlardır.

Televizyon ve İnternet Dediniz, Biraz Açabilir Misiniz?

Batıda sinemada izleyebileceğiniz bir filmi kolay kolay televizyonda izleyemezsiniz, yani batı yozlaştıracak filmleri, dizileri halkına izletmez, ama gel gör ki bizde bu tam tersine işlemeye başlamış durumda. Günün herhangi bir saatinde, herhangi bir kanalda hicap edeceğiniz birden çok sahnesi olan bir diziyle karşılaşabilirsiniz. Bu dizilerdeki veya filmlerdeki sahneler belli bir zaman sonra izleyiciler tarafından kanıksanabiliyor. Bu da bunlarla ilgili normalleşmeyi getirir. Mesela, dizinin birinde insanların malına zorla el koymak normalmiş gibi gösteriliyor, diğerinde kadının erkeği aldatması, ya da erkeğin kadını aldatması, ne bileyim erkeğin erkekle ilişkisi vesaire vesaire, yani bunları izleyen bir genç bir süre sonra ne düşünür. Sonrası Allah muhafaza kanıtsamadır.

Peki, Buna Çözümünüz Ne Olacak?

Bu tür şeyler çokça şikayet edilmeli. RTÜK var. Mesela bunlarla ilgili ama tek çözüm bu değil. Esas çözüm senaryolu yazanların veya yayıncıların bu konunun üzerinde ciddiyetle ve titizlikle durması, bu tür olaylara meydan vermemesidir. Bakın Allah, Bakara süresi 195'de, 'Kendinizi, kendi ellerinizle tehlikeye atmayınız' diyor. Bunu topluma uyarlarsak, neden kendi elimizle toplumumuzu tehlikenin kıyısına taşıyalım?

Diyarbakır'a Dönecek Olursak;

Fuhuş birçok yerde kol gezmeye başladı. Duvar diplerinde esrar alışverişleri, kapkaç bu şehrin adıyla anılır oldu. Bir zamanlar gusülsüz girilmesine izin verilmeyen bu şehirde. Bilmemiz gereken ön önemli şey, bu şehirde olan her şeyden bu şehrin havasını soluyanlar olarak, hepimiz sorumluyuz. Bu şehrin dertleriyle dertlenmek zorundayız. Her türlü yanlışın kendimize yapıldığını kabul etmeliyiz. Yarın kaybedilmiş bir nesle sahip olmak istemiyorsak üstümüzdeki ölü toprağından silkinmeliyiz.

Diyarbakır Şartlarında Ne Yapılabilir?

Her türlü çekişmeyi bir yana bırakıp, milletvekiliyle, belediye başkanıyla, muhtarıyla, öğretmeniyle, imamıyla, polisiyle, askeriyle, memuruyla, öğrencisiyle ve ailesiyle bir 'Ahlak seferberliği' başlatmalıyız. Her türlü yanlışa el birliğiyle dur demeliyiz. Eğer dur demezsek, yarın kaybedilmiş bir nesil için hayıflanma hakkına sahip olmalıyız, olamayız. Eğer Müslüman isek veya Müslümanlığımızı iddia ediyorsak, bilmeliyiz ki: İslam güzel ahlaktır.

Son Olarak neler söylemek İstersiniz?

İçinde yaşadığımız Peygamber ve sahabeler kenti Diyarbakır'a, bu manevi havasıyla bizi soran kente karşı 'ahlak' borcumuz vardır. Bu borç bize bu şehirde yaşamayı bahşeden Allah'a dır, Peygamberine ve yüzyıllardır misafirimiz olan sahabeyedir. Öyleyse bu borcumuzu ödemek için çokça çalışmalıyız. Hiçbir sorun sadece polisiye tedbirler çözülmez, her türlü 'ahlaki yozlaşmaya' elimizle, dilimizle, kalbimizle dur demeliyiz, diyebilmeliyiz. (M. Salih Keskin - İLKHA)

Bu haberler de ilginizi çekebilir