Yusufi aileler yaşadıkları mağduriyeti anlattı
Van`da 28 Şubat ve FETÖ Yargısı Mağdur Aileleri İnisiyatifi`nin düzenlediği panelde konuşan Yusufi aileler, yakınları için yeniden yargılama talebini yineleyerek yaşadıkları mağduriyeti anlattı.
28 Şubat ve FETÖ Yargısı Mağdur Aileleri İnisiyatifi, Van'da bir panel düzenledi. Panelde konuşan mağdur aileler, yakınlarının ve kendilerinin yaşadığı hukuksuzluğu anlattı.
Van Merkez İmam Hatip Anadolu Lisesi Konferans Salonunda düzenlenen panelde konuşan 28 Şubat inisiyatif sözcülerindne Fehmi Balka, tarihin her döneminde İslam davası uğruna muhakkak birilerinin bedel ödediğini söyledi.
Bugün Türkiye'de İslami kimliklerinden dolayı yüzlerce kişinin cezaevinde olduğunu belirten Balka, "Biz bunlardan ne kadar haberdarız ve bunlardan kimi 5, 10, 15, hatta 25 yıl cezaevinde. Her Müslümanın kendisine şunu sorması lazım: Ben bu kardeşlerimden ne kadar haberdarım, bu kardeşlerimin dertleriyle ne kadar dertlendim? Zindanda unutulan hayatları hatırladık mı?" dedi.
28 Şubat darbesinin Müslümanlara yapıldığını belirten Hukukçu Av. Rasim Sayğın, o dönem alınan kararlar nedeniyle halen cezaevinde olanların varlığına işaret etti.
Söyleşi de mağdur aileler de söz aldı. Babası cezaevinde olan Şeyma Uysal'ın anlattıkları katılımcıları duygulandırdı.
"Kızım da benimle beraber cezaevi yollarında gidip geliyor"
4 yaşındayken babasıyla geçirdiği günleri hatırladığını belirten Uysal, "O günleri hatırlıyorum. Dışarda babamın beni beklediğini hatırlıyorum, işten geldiğinde koşup sarıldığını, elimden tutup gezdirdiğini hatırlıyorum. Babam iş dışında beni hep yanında gezdirirdi, hiç yanımdan ayrılmazdı ve artık bizim ayrılık hasretimiz başladı. Cezaevi yollarında gidip gelirken küçüktüm. Şimdi ise bir kızım olmuş ve kızım da benimle beraber cezaevi yollarında gidip geliyor. Ben kızıma baktığım zaman onda kendi küçüklüğümü görüyorum. Biz artık bu hasretin bitmesini istiyoruz. Babam benim elimden tutup okula götüremedi ama en azından kızımı götürsün istiyorum. Kızımın elini tutsun, onunla yaşasın benimle yaşayamadıklarını. Artık görüşe gitmek için babam izin vermiyor çünkü kızım dedesini tanımıyor. Bu nedenle babam çok üzülüyor. Bunun için görüşe gitmek bana acı vermeye başladı. Eğer babam dışarıda olsaydı biliyorum kızım ondan ayrılmayacaktı." ifadelerini kullandı.
"Babamla görüşebileceğim bir saatim vardı ve ben o saatte uyumuştum"
Babasının görüşüne gittiği bir günü anlatan Uysal, "Küçüktüm. Bir gün babamın görüşüne gitmiştim. Babamın dizine başımı koydum ve ben uyuya kaldım o gün. Uyandığım zaman öyle bir ağlamıştım ki hâlâ o günü unutmuyorum ve halen de üzülüyorum çünkü benim babamla görüşebileceğim bir saatim vardı ve ben o saatte uyumuştum. Bizim için bir saat o kadar kıymetliydi ki... Babam Diyarbakır'daydı daha sonra Tokat'a sürgün ettiler. Bunca yaşadıklarımız yetmezmiş gibi sürgün edildik. 12 saat yol çekiyordu. Gidiş geliş 24 saat yol gidiyorduk, sırf bir saat babamı görmek için. Ben o yollarda çok büyük bir kaza geçirdim. Arabamız yuvarlandı, annemle bir gece yollarda kaldık."
Uysal, şunları söyledi: "Biz annemle anlaşmıştık. İkimiz de aynı zamanda görüşe gitmiyorduk. Bir ay o gidiyordu bir ay ben gidiyordum. Ne olur ne olmaz diye. Birimizin başına bir iş gelirse en azından bir diğerimiz kalsın diye. Sonra babamı Tokat'tan alıp Şırnak'a gönderdiler. Şırnak'ta da bir saatten fazla babamı görmedim. Operasyonlar nedeniyle Şırnak cezaevine almıyorlar, Şırnak'ın girişinden geri gönderiyorlardı. Israr ettiğimiz zaman da hakaretlere uğruyorduk. Bir keresinde ısrar ettik, polis havaya ateş atıp geri gönderdiler. Bir gün boyunca bizi boş boşuna beklettiler. Şırnak'ta olduğu günlerde babamdan da haber almadık. Çünkü sürekli telefon bozuk deyip babamı aramak için izin vermiyorlardı. Ben 90'lardan bahsetmiyorum; 2, 3 sene öncesinden bahsediyorum."
"Biz FETÖ'nün mağduruyduk ama onların gördüğü muameleyi görmeye başladık"
FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminden sonra babasını suçsuz olduğu ortaya çıkacak diye sevindiklerini söyleyen Uysal, "Onu serbest bırakacaklar diye sevinirken bizim bir saatlik görüşümüz 2 ayda bir yarım saate indirildi. FETÖ'cülere ne uygulandıysa babama da aynı şey uygulandı. Onların telefon saatlerine ne kadar azaltıldıysa bizlere aynı şekilde uygulandı. Biz onların mağduruyduk ama onların gördüğü muameleyi görmeye başladık.
"Af istemiyoruz; adalet istiyoruz"
Uysal, "Biz af istemiyoruz; adalet istiyoruz. Geç kalınan adalet hiçbir zaman adalet olmaz ama en azından hiç gelmemesinden daha iyidir." diye belirtti.
Eşi 19 yıldır cezaevinde olan Nurten Balka ise ellerinden geldiği kadar yapılan hukuksuzluğu haykırmaya çalışacaklarını vurguladı.
Balka, "20 yıla yakındır adalet önümüzden, arkamızdan, sağımızdan geçiyor ama bize nedense hiç uğramıyor. 28 Şubat'ın üzerinden 20 yıl, 15 Temmuz' darbe girişiminin üzerinden 3 yıl geçti, adaletin gelmesini bekliyoruz ama adaleti göremedik. Cumhurbaşkanımız bizatihi kendi bu mağduriyeti yaşadı. Bir şiir okuduğu için 2 yıla yakın ceza verildi. Ailesi bizim yaşadığımız aynı mağduriyetin aynısını yaşamış ama nedense o acılar unutulmuş mu? Neden bizim acılarımıza bir çare bulmuyorlar?" diye konuştu.
Panelin isminin "Zindanda unutulan hayatlar" olduğuna atıfta bulunan Balka, "Aslında unutulmamış. Her zaman gündemdeler. Zindanda önemsenmeyen hayatlar, boş verilmiş hayatlar bunlar. Üvey evlat muamelesi görüyoruz. Neden? biz bu devletin vatandaşı değil miyiz? Neden bizimle ilgilenilmiyor, neden sesimiz duyulmuyor? Bu vicdani bir konu, siyaset üstü bir şeydir." şeklinde konuştu. (İrfan Aslan-İLKHA)