Kamu Başdenetçisi Malkoç: "EŞLER AYRILSIN DİYE KANUN ÇIKARMIŞIZ"
Yıllardır aile kurumunu yıpratan kanunlarla ilgili haber yapıyor, kamuoyunu bilgilendiriyor ve hükümeti uyarıyoruz. Yapılan haberler ve kamuoyunun tepkisi yankı buluyor. Boşanmalara zemin hazırlayan 6284 numaralı kanun maddesiyle ilgili bir açıklama da Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç`tan geldi. Malkoç, Biz eşleri barıştırmak yerine ayrılsın diye kanun çıkarmışız sözleriyle olayın vahametini gözler önüne serdi.
M. Erkan Yavuz-Muhsin Şenol-DOĞRUHABER
Kamu Başdenetçesi Şeref Malkoç, 6284 numaralı kanun maddesini kast ederek “Eşler tartıştığında kadın, karakola telefon açıp şikâyette bulunduğunda koca evden uzaklaştırma alıyor. Bu da öfkeyi ve kadına şiddeti körüklüyor. Biz eşleri barıştırmak yerine ayrılsın diye kanun çıkarmışız.” dedi. Aileyi koruma kanunu ve Şeref Malkoç`un sözlerini değerlendiren uzmanlar ise aileye yönelik tahribatın bir an önce durdurulması gerektiğini söyledi.
Eğitimci-Yazar Sema Maraşlı
“AİLEYE YÖNELİK TAHRİBATLARIN DURDURULMASI LAZIM”
6284 numaralı kanun maddesi dünyanın hiçbir yerinde olmayan kadının beyanıyla erkeğin cezalandırıldığı adalete sığmayan bir madde diyen Eğitimci-Yazar Sema Maraşlı, “Başka ülkelerde kadın şikâyet ettiğinde polis gelip delil arıyor. Komşulara soruyor, eğer varsa böyle bir durum işlem yapılıyor. Ama bizde bunların hiçbiri aranmadan hemen işlem yapılıyor. Devlet, atıldığı evin masraflarını da erkeğe ödetiyor. Ayrıca bu adam nerede kalır diye düşünen de yok. Evden atılan erkek sayısı bir milyonu geçmiş durumda. Bu zulümden başka bir şey değil. Kadının bir beyanıyla adam ceza alıyor. Kamu Başdenetçisinin bunu söylemesi çok iyi oldu. Çünkü hükumetin artık bunu duyması gerekiyor. Ailelere yönelik tahribatların durdurulması lazım. Bu kanun İslam`a da sığmaz insanlığa da sığmaz vicdana da sığmaz.” dedi.
“VEKİLLERİN ÇOĞU ÇIKAN KANUNLARI OKUMUYOR”
Bu kanunun çıkmaması için çok uğraştığını anlatan Sema Maraşlı, “Fatma Şahin`in Aile Bakanlığı döneminde bu kanun çıkartıldı. O dönemde feminist-marjinal gruplarla bir araya geldiler. 236 kadın derneği bir araya gelerek bu kanunun alt yapasını oluşturdular. Meclise gelen bu kanunu bütün partiler de onayladı. Çünkü vekillerin çoğu çıkan kanunları okumuyor. Okusalar ‘böyle zulüm mü olur` derlerdi. O kanuna imza atan her vekilin vebali vardır” şeklinde konuştu.
ŞİKÂYETİ GERİ ÇEKMEK BİLE İŞE YARAMIYOR
Bu kanundan sonra aile huzursuzlukları arttığını belirten Maraşlı, “Feministler tarafından beyni kirletilmiş kadınlar, gaza gelip kocalarını şikâyet edip sonra pişman oluyorlar, fakat kadın artık istese de şikayetini geri çekemiyor. Çekse de devlet erkeğe 3 bin lira civarı bir ceza veriyor ve bu parayı devlet alıyor. Bir jandarma anlatmıştı. “Kadının biri “kocamdan şikâyetçiyim” diye bizi aradı, dağın başında bir köyden. Bizim merkezden ulaşmamız 2 saat sürdü. Biz varana kadar karı-koca barışmışlar. Kadın ‘ben şikâyetçi değilim` dedi; fakat biz işlem yapmak zorundayız, ceza kestik. Kadının ayağında bir giyecek ayakkabısı bile yoktu, öyle fakirdi; fakat bu cezayı kocası ile birlikte ödemek zorunda. İşin bir de böyle bir tarafı var. Aileye en büyük darbeyi vuran bu kanun acilen düzeltilmeli.
Hukukçular Derneği Adıyaman Temsilcisi Avukat Ahmet Işık
“KANUNLAR TOPLUMLARIN İHTİYAÇLARINA CEVAP VERECEK ŞEKİLDE DÜZENLENMELİDİR”
Hukukçular Derneği Adıyaman Temsilcisi Avukat Ahmet Işık, "Şu anda yaşanan asıl mağduriyet, kocaları cezaevinde olan, çocuklar ya da babaları cezaevinde olanlarla ilgili olandır. Bu mağduriyet ayrıca, 17 yaş altı olanların resmi nikâh haricinde imam nikâhı ile bir araya gelmeleri, birlikte yaşamalardan kaynaklanıyor. Kanunda bu durum resmi evlilik olmadığı için suç olarak tanımlanmıştır. Bu suç için verilen cezalar birden fazla fiilde birden olmak üzere, farklı günlerde ve süreklilik arz edecek şekilde cinsel istismar suçunu işlemiş varsayılıyor. Cinsel istismarın cezası da en az 8 yıldır. Buradaki hassasiyet şu noktada. Aslında, kanunlar toplum içinden çıkmalı, toplumların ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde düzenlenmelidir. Bu konuda mağduriyetin giderilebilmesi için Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Meclis'in harekete geçmesi gerekiyor. Buna uygun düzenlemenin getirilmesi gerekiyor." dedi.
Şanlıurfa Barosu eski Başkanı Avukat Hikmet Delebe
“ÖNCELİKLE AİLEYE DÖNÜK OLAN TEHDİTLER BERTARAF EDİLMELİ”
Şanlıurfa Barosu eski Başkanı Avukat Hikmet Delebe, "Anayasada ifade edildiği üzere ‘aile` toplumun temelidir. Aile toplumun temel çekirdeğini oluşturmaktadır. Sağlam temellere oturmuş olan bir toplum, elbette kendisine sağlıklı bir gelecek oluşturur. Bu bakımdan aileye verilen değer her halükarda üst düzeyde tutulmalıdır. Daha önceki haliyle 4320 sayılı Kanun, yeni haliyle 6284 sayılı Kanun olarak şu an yürürlüktedir. Şimdi esasında tabii ailenin korunması, kadına karşı şiddet ve aile bireylerinin mağduriyetlerinin önlenmesi; ceza hukuku tekniği itibariyle, cezaların caydırıcılığı yaklaşımından ziyade, önleyici tedbirlerin öne çıkmasıyla kendi ağırlığını ortaya çıkartır. Aile korunmaya değer bir kavram ise; öncelikle aileye dönük olan tehditlerin bertaraf edilmesi gerekiyor. Yani cezalandırılmaya dair tedbirlerin veya ceza hukuku yaklaşımının ötesinde; önleyici tedbirlerin ağırlıklı olarak önümüzde durması gerekiyor." ifadelerini kullandı.
"ERKEĞİN EVDEN UZAKLAŞTIRILMASI CİDDİ BASKI OLUŞTURMAKTA"
Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'un en çok bölgemizde sıkıntılar çıkardığına işaret eden Delebe, "Özellikle bizim bölgemizde çok büyük bir sıkıntı var. Ben bunu ara ara toplum içerisinde ifade etmeye çalışıyorum. Normal koşullarda aile içinde bir şiddet meydana geldiği zaman, bir tatsızlık huzursuzluk meydana geldiği zaman, kadın gider babasının evine yerleşir. Daha sonra olayın yatışması ile birlikte tekrar aile birlikteliği, araya insanların da girmesi ile beraber sağlanmaya çalışılır. Fakat ailenin korunmasına dair yasaya bakıldığı zaman, burada erkekler evden uzaklaştırılmaktadır. Erkeğin evden uzaklaşması ile birlikte yıllardır süregelen gelenekler, görenekler, ananeler erkek üzerinde ciddi bir baskı oluşturmaktadır. Hem toplumsal baskı, hem ailesel baskı, bunlar evden uzaklaştırılan bireyin sırtına bindiği zaman, şiddet meyilli olan kişi maalesef daha da büyük işlere tevessül edebilmektedir." dedi.
"KANUN'UN BU HALİYLE TEKRAR GÖZDEN GEÇİRİLMESİNDE FAYDA VAR"
6284 yasa ile birlikte aile içi şiddet haberlerinde artış yaşandığına dikkat çeken Delebe, "Bununla ilgili mesela televizyonlarda, gazetelerde sık sık önümüze bazı haberler çıkar. ‘Evden uzaklaştırma tedbiri ile evden uzaklaştırılan koca, eşine karşı şiddet uyguladı`. ‘‘Eşine kurşun sıktı.` ‘Hayatının sonlanmasına neden oldu`. Yani bu ailenin korunmasına dair yasa batı toplumları için bir anlamda koruyucu bir tedbir olarak düşünülebilir. Fakat bizim bölgemizde maalesef olumsuz sonuçlarını da bizzat görmüş vaziyetteyiz. Bununla ilgili pek çok ilde kadın cinayetlerinin işlendiğini gördük, okuduk ve duyduk. Dolayısıyla ailenin korunmasına dair yasanın bu haliyle tekrar gözden geçirilmesinde fayda var diye değerlendiriyorum." şeklinde konuştu.