• DOLAR 34.447
  • EURO 36.303
  • ALTIN 2837.002
  • ...
"Karanlık odanın bir adamı..."
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Yeni Akit Gazetesi yazarlarından Ali Karahasanoğlu, bugünkü köşesinde oda TV'de yayımlanan ve İslami değerlere hakaret içeren yazıyı kaleme alan kişinin, daha önce de birçok defa aynı çirkefliği işlediğini ortaya koydu. Karahasanoğlu, hedef gösterilerek açıklamaları çarpıtılan Siirt Müftüsü Ahmet Altıok'a işaret ederek, "Halid bin Velid'e o hakareti eden adamınıza, müftülerin ödül vermesini mi bekliyordunuz?" diye sordu.

Karahasanoğlu'nun "Hasan abi olsaydı, bunlar böyle saldırabilir miydi?" başlıklı yazısının tamamı şöyle:

Ah.. Ah..

Hasan abi olacaktı..

Bunları yerin dibine batırıp, batırıp çıkaracaktı..

İslam'a, İslam'ın ibadetlerine, İslam'ın sevdalılarına yönelttikleri o sözleri, ettiklerine edeceklerine bin pişman edecekti..

Ama Hasan abi..

Tam üç yıl önce..

Medine'de, Hz. Peygamberin dizinin dibinde..

Son namazını eda ettikten sonra..

Son nefesini verdi..

O halde..

Artık beğenseniz de beğenmeseniz de..

"Hasan abinin yazısının yanından bile geçmiyor" deseniz de, demeseniz de..

Görev bize düşüyor..

Konumuz ne?

Uzun süredir karanlık odada, kendisini de ilahiyatçı diye tanıtan bir saygısızın, dindar insanlara ettiği hakaretler..

O hakaretlere yönelik olarak bir müftümüzün "Charlie Hebdo davasında olsun, Efendimiz döneminde Ka'b Bin Eşrefler olsun sürekli Müslümanları dilleriyle istihza ederek, alay ederek, kampanyalarla, bir takım algı operasyonlarıyla hakaret eden insanların hiçbirinin yanına kâr kalmamış bu yaptıkları biliyorsunuz. Ben inanıyorum ki toplum vicdanında, nezdinde bunlar yine mahkum olacaklardır. Ve özür dilemeye davet ediyorum bu beyefendileri" demesi üzerine..

"Devletin müftüsünden açık katliam çağrısı" diye başlıklar atıp..

Müftünün cezalandırılmasına yönelik kampanya başlatmaları..

Şu hale bakın ki..

Müslümanlar, öz yurtlarında..

Sürekli kendilerini savunuyorlar..

Bir adım öteye gidemiyorlar..

Ama savunma sırasında sarfettikleri sözler sebebiyle dahi..

Esas hakaret edenler, saldıranlar değil, savunma sadedinde iki çift laf eden Müslümanlar cezalandırılmak isteniyor..

Doğru mu söylüyoruz, yanlış mı, buyrun irdeleyelim..

Karanlık odanın bir adamının aylardır yazdığı yazılardan bir demet:

"Fatih Portakal'ı hedef alan besleme yandaşlar: 'Dişimizi sıkıyoruz' demiş.

'Diş' deyince aklıma KUDURMUŞ KÖPEKLER geldi..."

Sabrediyoruz anlamında, sadece ve sadece "dişimizi sıkıyoruz" diyen, kimseye saldırmayan insanlara, "kudurmuş köpek" diyen bir hasta ruhlu tip..

Devam ediyor saldırıları:

"Ben hayatımda bir tane bile ahlaklı, şerefli ve haysiyetli İslamcı görmediğim ve göremeyeceğim için Atatürk'ü araştırdım ve sonunda ATATÜRKÇÜ olmaya karar verdim."

O "islamcıları" diyor ama. Siz anlayın.. Müslümanları demek istiyor.. (Köşeye sıkışınca, 'müslümanlar ayrı İslamcılar ayrı' diyecektir ama.. Bugüne kadar yazdığı hiçbir yazısında, bir tek defa bu ayrımı yaptığını gösteremez.) Ve bütün müslümanları ahlaksız, şerefsiz, haysiyetsiz ilan ediyor..

Hz. Peygamber döneminde ihtilafsız, tartışmasız, farklı bir anlatım olmaksızın tek metinle okunan ezan için, bakın ne edepsizce laflar savuruyor:

"Arapça ezan, Arap faşizmidir. Arapça ezan, Araplara kölelik zihniyetinin eseridir. Arapça ezan, Arap kültürünü egemen kılma terörüdür. Arapça ezanı savunmak, Emevi despotluğuna onaydır."

Hz. Peygamber'in sünnetine, "despotluk" saygısızlığı ediyor..

Bu da, Atatürk'e yaslanıp, yine dindar insanlara yaptığı hakaretler:

"Ey Said Nursi denen hain ve bölücü, bak bugün hâlâ Atatürk dipdiri ve dindar veya dindışı herkes tarafından tazim ve saygıyla anılıyor. Senin Ata'mızla ilgili iğrenç iftiralarınla beslenen karaktersiz ve şerefsiz nurcu güruhun ise sadece anırıyor. Bokunuzda yok olun..."

Daha onlarca benzeri hakaret içerikli ifadesi var..

Bir tane daha:

"10 Kasım'da 10 numara ADAM ölür ve doğar.

10 numaralı Adam'ı sevmeyenden ya 1 numaralı sapık ya da 0 değerli hain olur..."

Yani şu mu?

Atatürk'e hakaret eden birisi söz konusu ise..

Ona bir laf edilirse, "Sen de Atatürk'e hakaret etmeseydin" derim de..

Bir kişi.. Atatürk'e hakaret etmediği halde..

Sadece..

Sadece "Sevmiyorum" dediğinde..

Karanlık odanın bu küfürbazına göre, o kişi ya "sapık" denilmeyi, ya da, "hain"liği kabul etmiş olurmuş.. 

Kafa bu kadar. Mantık bu kadar..

O adamın bir de yaptığı tehditlerden örnek vereyim:

"İslamcıların idam edileceği gün yaklaştı."

Hani FETÖ'cü hainlerin bile idam edilmeleri tartışıldığında, "Hop.. İdam cezası kalktı" diyenlerin içinden çıkan şu sesi duyuyor musunuz: "İslamcıların idam edileceği gün geliyor."

Şununla da bitireyim:

"Din konuşmaktan gına geldi, bıktırdı şu din konuları valla...

Yeter bu muhabbet, ağız tadıyla günah işleyen ve din sohbetinden yaka silken kişi kaliteli insandır."

Yani..

Irza geçmek günah..

Birisi bu günahı işlerse..

Bu sahte ilahiyatçıya göre..

Bu yapılan iş, "Ağız tadıyla günah işleme" oluyor.

Ve en sonunda..

Ahlaksızlıkta zirve yapan.. Hz. Peygamberin ashabına dil uzatmakta hiçbir kural tanımayan bu adamın şu ifadesini de aktarayım, sonrasında, bunlar bir düşünce açıklaması mıdır, yoksa apaçık dini değerlere saldırı mıdır, yargı makamları değerlendirsin:

"Allah'ın kılıcı diye lakap takılan ünlü İslam savaşçısı Halid bin Velid bile cihadı kadın avcılığına dönüştürmüştü."

Bu kadar pespaye..

Bu kadar seviyesiz..

Bu kadar insanların inançlarını tahkir eden bir kişiye, "tövbe etsin" diyen müftü..

Şimdi topun ağzında..

Biz de soralım o zaman, karanlık odacılara: "Halid bin Velid'e o hakareti eden adamınıza, müftülerin ödül vermesini mi bekliyordunuz? (İLKHA)

Bu haberler de ilginizi çekebilir