Üstat tam 8 kez hapse girdi
Erdoğan, Necip Fazıl Ödülleri töreninde yaptığı konuşmada: - Tam 8 kez hapse giren Üstat, 79 yaşında darı bekaya, yine ardında bir mahkumiyet kararı bırakarak göçmüştür, dedi.
İSTANBUL
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı'nda gerçekleştirilen "Necip Fazıl Ödülleri" töreninde yaptığı konuşmada, bu yıl 5'incisi düzenlenen programın hayırlara vesile olmasını dileyerek, ödülleri takdim ettikleri ilim, edebiyat ve sanat erbabını gönülden tebrik ettiğini söyledi.
Erdoğan, "Üstat 'ben söylemezsem kimse söylemez, ben olmazsam kimse olmaz, ben yapmazsam kimse yapmaz, ben yazmazsam kimse yazmaz' inancıyla ömrünü son nefesine kadar kutlu bir davaya adamıştı." diye konuştu.
Bu akşamın kendisi için farklı olduğunu, kendisini tarihe, üniversite yıllarına götürdüğünü dile getiren Erdoğan, "Milli Türk Talebe Birliği'nin Milli Gençlik Gecelerini düzenlediği günlere, gecelere götürüyor. O zaman tabii Cemal Reşit Rey yoktu, burası spor, sergi sarayıydı ve bu sarayda Milli Gençlik Gecesini yapıyor ve burada Üstadı dinliyorduk ve bu fakire de Üstadı takdim etme görevi verilmişti. Ben de kendisini burada takdim etmiştim.
O gece bir başka geceydi ve gittiğimiz her Milli Gençlik Geceleri zaten oradaki spor salonlarını tıklım tıktım dolduruyordu, İstanbul böyle, İzmir öyle, Ankara öyle. Böyle bir yolculukta devam eden bu süreç, fakire spor sergi sarayını da Habitat 1 toplantısı için bu hale dönüştürmesi görevini vermişti ve burayı yıktık, bu hale getirdik, Habitat 2 Zirvesi burada yapıldı. Belediye başkanlığımın birinci yılıydı, şimdi de burada Üstadı anıyoruz, elhamdülillah." ifadelerini kullandı.
"Üstat Necip Fazıl son nefesini verinceye kadar statüko ve kalemşorlarının hedefi olmuştur" diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Tam 8 kez hapse giren Üstat, 79 yaşında darı bekaya, yine ardında bir mahkumiyet kararı bırakarak göçmüştür. Fakat Üstat, yılmamıştır ve bir keresinde hakim efendi 'artık bıktık senden sürekli buraya geliyorsun, gidiyorsun.' Üstadın cevabı çok ilginçtir, 'Siz burada hancı, ben bu davada yolcu oldukça ben bu hana daha çok uğrarım' diyordu. Mesele bu, davaya inanmak bu, bu yolda yolculuk bu. Üstat, sırf milletin değerleriyle, tarihiyle, kutsallarıyla barışık kimliğinden dolayı sürekli belli çevrelerin karakter suikastine maruz kalmıştır. Şiirinin gücüne, eserlerini kalibresine rağmen sırf baskılara boyun eğmediği için takunyalı, gerici, süper mürşit denilerek tahfif edilmiştir.
O dönemin kimi gazetelerine baktığınızda, Üstadın yazılarından dolayı her mahkemeye çıkışını müjde edasıyla veren manşetler görürsünüz. Aynı dönemin köşe yazarlarına baktığınızda fikirle kalemle kelamla bileğini bükemedikleri Necip Fazıl'ı hakaretlerle alt etmeye çabalayan zavallıları görürsünüz. Yine o dönemi incelediğinizde Necip Fazıl'ı susturmaya yönelik her baskıyı, her yargı kararını, her hukuksuz teşebbüsü sevinç naralarıyla karşılayan işporta aydınları görürsünüz. Tabii bir de ilim ve fikir yoksunu çapulcuların egemenliğine girmeyi reddeden bir Necip Fazıl Kısakürek'i görürsünüz. "
Erdoğan, "'İslamiyet denilince burnuma çorap kokusu gelir' diyen din ve millet düşmanlarını, 'O koku sizin ciğerinizdeki ufunetin kokusu, ciğerinizden geliyor' diyerek susturan bir Necip Fazıl vardır." dedi.
Erdoğan konuşmasında, "Allah ve ahlak demenin yasak olduğu günlerde, küfür kilerinden ekmek yemektense, İslam çilehanesinde aç kalmayı canına minnet gören" bir Necip Fazıl olduğunu anlattı.
Erdoğan, ülkenin kendi köklerine, kendi değerlerine sahip çıkma konusundaki kararlılığının ifadesi olan ödüllerin, aynı zamanda milletin kendi münevveriyle hiçbir komplekse kapılmadan kucaklaşmasının sembolü olduğunu ifade etti.
Bu bakımdan Necip Fazıl Ödülleri'nin ihdasını, devamlılığını ve başarısını son derece önemsediğini vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bu başarıda emeği, alın teri, katkısı olan herkese teşekkür ediyorum. Necip Fazıl Ödülleri'nin açtığı gedikten yürüyen genç sanatçılarımız, şairlerimiz, romancılarımız, düşünce adamlarımız, sınırları ve çağları aşan kaliteli çalışmalara imza atacaklardır, ben buna inanıyorum”
Konuşmasının sonunda Necip Fazıl Kısakürek'in;
Ne azap, ne sitem bu yalnızlıktan,
Kime ne, aşılmaz duvar bendedir,
Süslenmiş gemiler geçse açıktan,
Sanırım gittiği diyar bendedir.
Yaram var, havanlar dövemez merhem;
Yüküm var, bulamaz pazarlar dirhem.
Ne çıkar, bir yola düşmemiş gölgem
Yollar ki Allah'a çıkar, bendedir"
şeklindeki dizelerini seslendiren Erdoğan, ödüle layık görülenlerini tebrik etti.
Kısakürek'in isminin ve davasının yaşatılmasına verdikleri destek dolayısıyla Star gazetesine, Kültür ve Turizm Bakanlığına teşekkür eden Erdoğan, konuşmasını, "Üstada gönüldaşlık yapmış, onunla teşriki mesaide az da olsa bulunmuş bir kardeşiniz olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da inşallah sizlerin yanında olmaya gayret edeceğiz, Rabbim yar ve yardımcımız olsun. Hepinizi Allah'a emanet ediyorum" diye tamamladı.
Kaynak, AA