"Hayvanlar bize emanettir"
Hayvanlara yönelik yapılan eziyetler ve hayvanhakları hakkında konuşan Araştırmacı-Yazar Muhammed Emin Yıldırım, her hayvanın Allah tarafından verilen bir hakkının olduğunu ve hayvanların kendilerine emanet edildiğini söyledi.
Her canlıya değer veren İslam dini, hayvanlara da çok değer vermiştir. Bunun en güzel örneğini Hazreti Muhammed'in hayatında müşahede etmek mümkündür.
İnsan hakları ihlalleri başlı başına bir sorunken sosyal medyada ya da çevremizde masum olan ve insanlığın hizmeti için yaratılan hayvanlara yapılan eziyetler de farklı bir sorun teşkil ediyor. Bunun son örneği de bir papağana yapılan işkence.
Hayvanlara yönelik eziyetler ve hayvan hakları hakkında İLKHA'ya konuşan Araştırmacı-Yazar Muhammed Emin Yıldırım, insanların hizmeti için yaratılan varlık olan hayvanların birer emanet olduğunu söyledi.
Yıldırım, "Nasıl ki çevre, toprak, şehir bir emanetse, onlar da bize Allah'ın emanetidir. O emanete sadakat göstermek bizim sorumluluğumuzdur. Eğer ihanet edersek Allah korusun cenabı hakkın huzuruna onların hakkını yüklenmiş bir şekilde gideriz." dedi.
Hazreti Muhammed'in bu konudaki bazı hadislerini hatırlatan Yıldırım, "Allah Resulü bineğine zulmeden bir sahabeyi görünce, 'Onlar da bir can taşıyor. Neden onlara bu şekilde muamele ediyorsunuz' diyerek uyarıda bulunmuştur. Yine elinde keskin bir bıçakla bir koyunu kesmek için hazırlık yaparak bıçağını bileyen sahabeye 'sen bu hayvanı defalarca mı öldürmek istiyorsun. Neden bıçağı gözünün önünde biliyorsun' diyerek sahabe efendimizi uyarmıştır. Dolayısıyla bütün bu uyarıların üzerinden biz bir hakikati öğreniyoruz. Onlar da bir can taşıyorsa, onların da kendilerine özgü bir halleri varsa, fıtratları neyi gerektiriyorsa o fıtratları çerçevesinde hayatlarını devam ettirmek bizim sorumluluğumuz." diye konuştu.
"Onlar insanlığa bir katkı sağlamak için yaratıldılar"
"Onlar insanlığa bir katkı sağlamak için yaratıldılar. Hiçbirisinin yaratılışı boşuna değildir. Hepsi toplumsal anlamda ve kâinattaki bir dengeyi korumak için varlar." Diyen Yıldırım, şöyle devam etti:
"Hal böyle olunca onların fıtratlarını bozacak müdahalelerde bulunmamız doğru değildir. Hayvanların şekillerine, cinsiyetlerine müdahale etmek, onların nesillerini devam ettirme noktasında bazı özelliklerine müdahale etmek, fıtrata müdahale etmektir. Fıtrata müdahale etmekte Allah'ın ayetlerine müdahale etmek anlamına gelir. Bu manada çok ciddi bir şekilde bu konunun üzerinde durmamız gerekiyor. Hiçbir hayvana, hiçbir canlıya, hatta İslam anlayışına göre bitkiler, çiçekler, ağaçlar da birer can taşıdığı için onlara bile gereksiz bir şekilde müdahale etme, hayatın dışına itme, onlarla irtibat noktasında farklı bir nazarla bakmak gibi bir hakkımız yoktur. Her biri bize emanet olduğu bilinciyle hayatımızda yer almalıdır. Şefkatle, merhametle onlara davranmak gerekir."
"Bu konuda en duyarlı olması gerekenler Müslümanlardır"
"Allah resulünden öğrendiğimiz o evrensel merhameti hayvanlar üzerinden de göstermek gerekir" diyerek Müslümanda bulunması gereken merhamete dikkat çeken Yıldırım, "Unutmayalım ki, Peygamberimiz meşhur devesi Kusva ile bir arkadaş gibi konuşurdu, sohbet ederdi. Uzaktan geldiğinde ona şefkatle muamelede bulunurdu. Kuşu ölen küçük bir sahabenin gönlünü almak için gidip ona moral verirdi. Bunun gibi onlarca rivayeti hayatın içerisinde verilmiş örnekler olarak anladığımız zaman, hayvanlarla olan münasebetimiz daha doğru bir şekilde devam eder. Bu konuda en duyarlı olması gerekenler Müslümanlardır. Bu hakikatleri etrafımıza doğru bir şekilde anlatmamız lazım. İnsanlarımızda her geçen gün azalan merhametsizliğin, hayvanlara zarar verme noktasına gelmesi durumunda da insanlığı uyarmamız lazım. Netice itibarıyla bu da bir hak-hukuk meselesidir. Bunun canlı tutulması adına gayret etmemiz gerekiyor." ifadelerini kullandı.
"Müslüman hukuklu yaşayan insandır"
İslam tarihinde hayvanlara, emanet olarak görüldüğü için devlet tarafından da, toplum tarafından da çok ciddi bir duyarlılık gösterildiğini belirten Yıldırım, son olarak şunları söyledi:
"Avlanma meselesini bile bir hukuk içerisinde yaparız. Kimse kafasına göre avlanmaz. Onun da İslam fıkhında bir yeri var. Etrafımızdaki her şeye karşı hukukunu yansıtma adına bir sorumluluğumuz var. Zaten Müslüman hukuklu yaşayan insandır. İslam fıkhı da o hukuku korumak için gelmiştir. Bu manada ister yabani olsun ister ehli olsun her hayvanın Allah tarafından verilen bir hakkı vardır. O hakkı korumak ta hayvan sahiplerine, topluma bir yükümlülüktür. Bu konuda gereken duyarlılığı göstermemiz gerekiyor. Mekke ve Medine'de bütün canlıların korunması noktasında uyarılar var. İhramlıyken avlanma yasağı var. Genel anlamda da fıkıh kitaplarında çok geniş bir malumat var. Bütün bunları göz önünde bulundurduğunuzda istediğiniz şekilde avlanamıyorsunuz. Bu işin fıkhına uyarak hareket etmek zorundasınız. Varlık içerisinde olan hiçbir hayvanın neslini tamamen ortadan kaldırmak gibi bir durum yoktur. Çünkü her biri birer ayet gibidir. Onların ortadan kaldırılması ayetlerin tahrif edilmesi demektir. Böyle bir durum söz konusu olmuşsa nesillerin devamı adına belli şeylerin korunması, bazılarının farklı bir şekilde tesis edilmesi adına da tedbirler alınır. İslam'da bu konudaki duyarlılık en üst seviyededir." (Nizamettin Aşkın- İLKHA)