Kadın korunduğu oranda insanlık ailesi korunur
Tesettür Seferberliği Platformu, Muş`ta 21. Yüzyıla Meryem olmak` temalı bir konferans düzenledi. Etkinlikte konuşan platformun Genel Koordinatörü Aynur Sülün, çok önemli tespitlerde bulundu. Sülün, Kadınlara anneliğin kutsallığı öğretileceğine, çalışmaya teşvik ediliyor. Annelik kariyere, para, makam ve mevkilere heba ediliyor. Kadın sadece kendisini değil, ailesini ve toplumu da hayasızlıklardan korur. Kadın korunduğu oranda toplumlar, hatta insanlık ailesi korunmuş olur. dedi.
Mehmet Erkan Yavuz/DOĞRUHABER
TESSEP Platformu tarafından Muş`ta düzenlenen konferansa yoğun ilgi gösterildi. Katılımcılar konferans salonunu hınca hınç doldururken, bir kız öğrencinin 6 arkadaşının tesettüre girmesine vesile olması, salondaki herkesin duygulu anlar yaşamasına neden oldu.
“HZ. MERYEM`İ ÜSTÜN KILAN ŞEY ONUN HAYÂ VE İFFETİYDİ”
Hz. Meryem`in en önemli özelliğinin hayâ ve iffeti olduğunu belirten Aynur Sülün, “Meryem`i çiçek yapan, Yüzyıllardır kokusunu bize duyuran, bizi kendimize getiren özelliği “hayâ ve iffetli” oluşuydu. Hayâ ve iffetin amele dönüşmesi olan tesettürüne, hicabına sımsıkı bağlı oluşuydu. Hicabıdır. O sadece bedenini örtmekle kalmamış, söylemlerine, davranışlarına, yürüyüşüne hicap giydirmişti. Yani tüm hal ve hareketlerine hayâ perdesi örtmüştü. Meryem`i üstün kılan şey onun hayâ ve iffetiydi. Boyu, posu, kariyeri, güzelliği, soyu değildi. İşte Allahu Teâlâ Meryem`in şahsında biz kadınlara bir ölçü belirliyor. Bir kadını Allah`ın nazarında üstün kılacak bir ölçü; onu insanların ve şeytanların şerrinden koruyacak, dünyada da zelil olmasını engelleyecek, itibarını koruyacak bir ölçü belirliyor. Bu da hayâ ve edep ölçüsüdür.” dedi.
“KADININ EN ÖNEMLİ VAZİFESİ ANNELİKTİR”
“Kapitalist sistem kadına kendi ürünlerini satmak için belli ölçülerdeki kadınları piyasaya sürüp bunlar gibi değilsen mutlu ve özgür olamazsın diyor.” diyen Sülün, sözlerine şöyle devam etti: “Önce kadının kendi fiziksel özelliklerinden nefret etmesini sağlıyor. Akıl ve ruh sağlığını bozuyor. Sonra ürünlerini pazarlıyor. Toplumu kadın üzerinden şekillendiriyor. Kadın bir ayakkabı reklamında malzeme, bir işyerinde cazibesiyle, kadınlığıyla ürün pazarlayan bir pazarlamacı, mağazalarda insanları almaya ikna eden satıcı. Her yerde onun çekiciliği, ikna edici özelliği kullanılıyor. Adına ekonomik özgürlük deniyor ama bu kadını aşağılamadır. Onu tamamen sömürmedir. Kadının birinci tesettürü evidir. Onun kimliği ve şahsiyeti sokaklarda değil, evinde gelişip olgunlaşır, kadının layık olduğu yer sokaklar, alışveriş mağazaları, fabrikalar değil, evidir. Onun en önemli vazifesi anneliktir. Anneliği ve evini ihmal etmesini gerektirecek, tesettürüne zarar getirecek her iş onun için kâr değil zarardır. İşte kadını sokaklara çağıranlar önce anneliği gözünden düşürüyor. Dünyanın en kutsal mesleğini ayakaltı ediyor. Kadınların annelik konusundaki anlayışlarını değiştirmeye çalışıyor. İş ortamlarını sevdirip evinden nefret ettiriyor. Parayı, makamı bir yavrudan, insan evladından üstün gören bu anlayış iffetsiz, ailesiz, hayâsız, edepsiz, sapkın bir dünya isteyenlerin başlattığı bir savaştır.”
“ANNELİK KARİYERE, PARA VE MAKAMLARA HEBA EDİLİYOR”
Batı`nın kadından hayâ duygusunu çaldığını ve şimdi de bunu bize empoze etmeye çalıştıklarına dikkat çeken Sülün, “Batı kadından hayâsını çalarak anneliğini çaldı. Şimdi bizim toplumlarımız onların yasalarıyla aynı duruma yönlendiriliyor. Kadınlara anneliğin kutsallığı öğretileceğine, çalışmaya teşvik ediliyor. Annelik kariyere, para, makam ve mevkilere heba ediliyor. İşte Allah`ın insanın tabiatına kattığı yasalarla savaşmaktır bu. Onlar kadını erkeğe karşı kışkırttıkça, annelik duygularını körelttikçe, cinsel bir meta olarak piyasaya sürdükçe toplum yıkılışa doğru gidiyor. Batı ülkeleri bitti, şimdi aynı oyun İslam toplumlarında oynanıyor. Yasalarla kadına pozitif ayrımcılık yaptıkça, evinden kopartıp çalışmaya teşvik edildikçe daha çok şiddet, daha fazla yuvaların yıkılması, daha fazla çocukların sahipsiz kalması, zinanın çoğalması, daha çok tecavüzlerin artması meydana geliyor. Hayâ hayattır. Tüm insanlığın hayatına hayat verir, nehir misali tüm insani değerleri sular, besler, büyütür. Tesettürle korunur. Kadın sadece kendisini değil, ailesini ve toplumu da hayâsızlıklardan korur. Kadın korunduğu oranda toplumlar, hatta insanlık ailesi korunmuş olur.” şeklinde konuştu.
“BUGÜN BU ASRA MERYEM OLMA ZAMANIDIR”
İffet mücadelesini her alanda sürdürmenin önemine vurgu yapan Sülün, “Bugün kadınları kışkırtanlar Züleyha`nın rolünü yapmaya itiyor, özendiriyor. Kendi eşi, kendi hayatını gözünden düşürüp nefsinin ve hevasının esiri yapıyor. Ne annelik kalıyor ne aile ocağı ne de huzur. Her 5 evlilikten biri boşanmayla sonuçlanıyor. Bizler Meryem gibi, Safura gibi hayâ mücadelesi vereceğiz, bu mücadeleye okulda, sosyal hayatta devam edecek evlatlar yetiştireceğiz inşallah. Allahu Teâlâ Meryem`in annesinin duasını kabul etti onu bir çiçek gibi yetiştirdi. Bir bitkinin yetişmesi için ona uygun havanın, ısının, suyun, toprağın olması gerekir. Hayâ ahlakın teminatıdır. Bu asra Meryem olma zamanıdır. Bugün savaş ahlaka, iffete, imana, İslam`a karşı yürütülüyor. Müslüman kadın bu savaşa karşı kalesi hayâ ve iffet kalesini koruyarak, çocuklarını bu kalede hayâ ve iffetle yetiştirerek karşı durabilir. İsa gibi toplumun kaderini değiştiren evlatlar bu kalede yetişir. Annenin şefkatli talim ve terbiyesi altında yetişir.”