Bir İzlenim Ve Dersler
Cuma günüydü. Kuzenimle birlikte has taneye gitmiştik ve tahlil sonuçları için birkaç saat beklememiz gerekiyordu. Biz de yakınlardaki bir camiye gidip beklemeye karar verdik.
Cuma ve vakit namazını kılmak üzere bayanlar da teşrif ettiler... Bazı şeyleri öğrenmek için yüzlerce kitap devirmek yetmiyor. Bu izlenim vesilesiyle hakkını vermeye çalıştığım “davetçi” vasfıma taze ve sağlam bilgiler kattım. Bunlardan birkaçını paylaşmak istedim: -Bir bir mescide gelen kadınları gördüğümde “Acaba Hz. Ömer, gayrı İslami ve gayrı ahlaki kıyafetlerle avludan geçip namaz kılmaya gelen bu kadınları görse tepkisi ne olurdu?” diye düşünüp acı acı güldüm. Şunu anladım ki, tesettür ne denli kıymetli bir farizaymış! Demek ki bu bayanların nefislerine gem vurup örtüyü kuşanmaları namazdan daha zormuş. Yanlış anlaşılmasın, kıyas yoluyla tesettürün önemini vurgulamak istedim. Yoksa namazın İslam’ın en büyük şiarlarından olduğunu hatırlatmaya gerek yok.
İnsanların İslam’a ne kadar aç olduklarını gördüm. Hangi kılıkta, hangi şartta olursa olsun, nefis terbiyesi hususunda ne kadar tembel olursa olsun, bütün insanların dönüp dolaşacağı yer Allah’ın huzurudur. Gizli veya aşikar, kaidesiz veya temelsiz, farkında olarak veya olmayarak; bu insanların özüne dönme girişimleri beni oldukça umutlandırdı. -Namaz bittiğinde, pantolonunun üzerine geçirdiği eteği çıkarıp gitmeye hazırlanan bayana; “niçin çıkarıyorsunuz, size çok yakışmıştı. Namaza verdiğimiz önemi örtüye de vermek lazım, o da farzdır” dedim. Kendisi mahcup bir halde, önümdeki kibirli bir halde, tesbihattakiler de şaşkın bir halde baktılar..
Sonra, tesettürüne önem veren kadınların, özellikle genç kızların sosyal hayattan ne kadar kopuk olduklarını fark ettim. Bu sosyete tipli, çağdaş(!) zihniyetli insanların örtüye “ucube” gözüyle bakmaması ve örtününce hayatlarının zorlaşacağı su-i zanına kapılmaması için, gözlerinin örtülülere alışması lazım.. Böylece hem haklı davamızı görünür kılalım, hem hal ve hareketlerimizle sevdirelim, kolaylaştıralım. Dahası, etki edelim.. Dolayısıyla örnek davetçi lütfuna mazhar olalım. Ne güzel söylemiş değerli Göktaş Hoca’mız: “Müslümanca bir hareket, tepkisel bir hareket değildir. Müslüman bizzat etki eder ve muhatabının tepkisini bekler.” -Daha önce de belirttiğim gibi, kim olurlarsa olsunlar namaz kılanları görmek güzel bir duygu. Fakat “teslim olmak” manasına gelen Müslümanlığın ve teslim olmanın en izzetli göstergesi olan secdenin hakkını da vermek lazım. Namazın hayasızlık ve kötülükten alıkoyması için, namazı sevdirmek ve özellikle secdenin ne anlama geldiğini bildirmek önemli ve gerekli bir görev olmalı.
Hacer / İzmir - YAŞ: 20