• DOLAR 34.602
  • EURO 36.733
  • ALTIN 2904.007
  • ...
Sivas Davası Mağdurundan CUMHURBAŞKANINA AÇIK MEKTUP
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

ENES DURMAZ- DORĞRUHABER

Bülent Düğenci… Sivas Davası mağduru ve tam 24 yıldır zindanda. Düğenci gazetemize gönderdiği mektupta yaşadığı kumpası dile getiriyor ve Cumhurbaşkanı`na, af talep etmediğini ve sadece adaletin tecelli ettirilmesi gerektiği çağrısında bulunuyor. Düğenci, Yargıtay`ın 3 defa cezasını bozmuş olmasına rağmen ve de olay günü Sivas`ta değil aksine İstanbul`da olduğunu belgeleyen 11 adet resmi belgesi olmasına rağmen tam 24 yıldır kumpaslar sonucu zindanda tutuluyor. 

AF DEĞİL, ADALET İSTİYORUZ

Düğenci mektubunda af talep etmediklerini adaletin tecelli etmesi gerektiğine işaret ederek şunları söylüyor; “Sevgili dostlar şimdi ben bu mektubumda uzun zamandır gündemde olan af konusuyla ilgili bir yazı yazacağım, inşallah başarılı olurum. Herkes şunu söylüyor ‘İndirim olsun, az olur, çok olur, fazla olur, vicdanlar yaralanır` diye uzayıp gidiyor. Ama biz siyasi mazlum mahkûmlar, diyoruz ki ‘Arkadaş bizler lütuf istemiyoruz. Yeniden yargılama diye yıllardır yazılıyor, çiziliyor, söyleniyor ve her platformda dile getiriliyor. Hatta Başkan Sn. Erdoğan bile ‘İçerde suçsuz insanlar var` diye kaç defa dile getirdi. Hatta şimdiki Adalet Bakanı`nın babası vasiyet etti, demeç verdi. ‘Oğlum, vasiyetim olsun içeride suçsuz Müslüman mağdurlar var, mağduriyetlerini gider` diye söyledi. Söylenen söz çok ama icraat yok. Sokaktan geçen birine sorsalar bu af ve yeniden yargılamayı, 10 dakikada çözerler. Bu meseleyi kimsenin aklı, hafsalası almıyor. Ne yapıyorlar? Ne ediyorlar? kimsenin bir şey anladığı yok. Elimde 8 ay öncesine ait bir gazetenin kupürü var; ‘Adalet Bakanlığı bu konuda çalışıyor diye Sn. Başkan Erdoğan`ın talimatı var` diye. Aradan 8 ay geçti çalışma hala devam ediyor, bekliyoruz. Rabbim sonumuzu hayreylesin.”

SAYIN BAŞKAN, SİZLER DE KUMPAS MAĞDURU OLABİLİRDİNİZ!

Mektupta Muhsin Yazıcıoğlu ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında geçen bir anıyı aktaran Düğenci şunları söylüyor; “Şimdi size rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu`nun anlattığı Sn. Başkan Erdoğan`a olan bir anısını anlatacağım. Ben bir başlık bulamadım. Siz bir başlık bulun ve sorun. Kumpas nasıl oluyor, kumpastan nasıl kurtuluş oluyor. Başkan Erdoğan, 1984 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanıyken bir yerel belediyenin yatırımı ile ilgili görüşmeye gidiyor. Yolda giderken Muhsin Yazıcıoğlu telefon açıyor, ‘Sn. Tayyip bey bu toplantıya gitmeyin, size tezgâh kurulmuş, size rüşvet ve para konusunda tuzak hazırlamışlar` diye haber veriyor. Bunun üzerine Erdoğan geri dönüyor. Tayyip Bey bu olayı araştırın diyor. Araştırma sonunda toplantı yapılacak odaya kameralar kurulmuş, odada bir çanta dolusu da para olduğu bilgisine ulaşılıyor. Toplantı sırasında bunlar kameraya çekilecek, basına ‘Erdoğan rüşvet alıyor` servis edilecekti. Mahkeme, yargı derken bir de örgüt katarlar, al sana ömür boyu ceza! Tabi o zamanlar bunlar yaygın olan kumpaslardı. Gel de ayıkla şimdi pirincin taşını! Sn. Erdoğan; ‘Bana tezgâh kuruldu, iftira atıldı` dese bile tam 24 yıl geçerdi. Zaten bir şiir okudu diye cezaevine atmadılar mı, muhtar bile olamaz demediler mi? Şimdi siz bu anlattığım olayı anlatabilirsiniz.”

YARGITAY 3 DEFA DELİL YETERSİZLİĞİNDEN CEZAMI BOZMASINA RAĞMEN, HALA ZİNDANDAYIM

Kumpası bozan delillere rağmen zindanda tutulduğunu dile getiren Düğenci son olarak şunları dile getiriyor; “Sn. Erdoğan! Nice Müslüman cezaevinde tutuluyor. Sivas olayının olduğu gün İstanbul`da olmama rağmen, bunu kanıtlayan 11 resmi evrakım olmasına rağmen, Yargıtay 3 defa delil yetersizliğinden cezamı bozmasına rağmen, hala zindandayım. Adam Kur`an dersi vermiş, Namaz kılmış, sakal bırakmış, Allah demiş, Peygamber demiş diye daha nice Müslüman kardeşlerimiz cezaevlerinde suçsuz yatıyor. Sn. Erdoğan! Bizler lütuf istemiyoruz, Allah için sadece yeniden yargılama istiyoruz. Bakın cezaevlerinde mazlumlardan başka kimse kalmadı. Herkes çıktı, bir tek Allah`ın sevgili kulları, habibinin sevdalısı ümmet kaldı. Ne ajanı, ne darbecisi kaldı hepsi çıktı. Bir bizler kaldık cezaevinde. Üzerinden 10 ay geçti, bu neyin çalışmasıdır ki bitmek bilmiyor. Darbeden sonra bir sürü FETÖ dosyası incelendi, suçsuz olanlar bırakıldı, iadeyi itibar yapıldı. Bizim suçumuz Müslüman olmak mı? Allah için buna cevap verin. Neden çekiniyorsunuz, dört tane Alisiz Alevi`den mi, CHP`den mi çekiniyorsunuz? Siz ki, ABD`ye dünyaya kafa turmuş bir lidersiniz. Artık söylenecek söz kalmadı. Mazlumlar ve aileleri sizden Allah rızası için yeniden yargılama yolunun açılmasını bekliyor. Kalın sağlıcakla…”

28 ŞUBAT MAĞDURLARINA ADALET UĞRAMIYOR!

28 Şubat postmodern darbesiyle demir parmaklıklar ardına gönderilen İslami hassasiyete sahip yüzlerce genç, aradan geçen 21 yılda çıkan 3 farklı ‘dolaylı af`tan da mahrum bırakıldı. 2003 yılında Topluma Kazandırma Yasası`yla 2 bin 500`den fazla mahkum salıverilirken, 28 Şubat mağdurlarının cezalarına yenilerinin eklenmesi, görünmeyen bir elin bu insanlara zulmetmeye devam ettiğini gözler önüne seriyor. Birçok mahkum adalet ile tanışamadan cezaevinin ağır koşulları sonucu cezaevinde hayatını kaybederken bir çoğu da şu anda ağır hastalıklarla pençeleşiyor.

Yusufi oğlundan ölüm döşeğindeki babasına vefa borcu

BATMAN - Batman`da FETÖ yargısı mağduru Yusufi mahkûm Mehmet Garip Özer, elinde kelepçe ve Kur`an ile ölüm döşeğindeki babasına vefa borcunda bulundu.

Mehmet Fatih Akgül, Muhammed Said Aksoy

28 Şubat ve FETÖ yargısı mağduru Yusufi mahkûm Mehmet Garip Özer'in, yoğun bakımda bulunan babası Şeyhmus Özer`i (85), elinde kelepçe ve Kur`an ile ziyaret edip vefa borcunda bulunması duygulandırdı. 28 Şubat ve FETÖ yargısı tarafından delilsiz ve uydurma suçlamalarla hapse mahkûm edilen ve 16 yıldır cezaevinde bulunan Yusufi Mehmet Garip Özer`in, yoğun bakımda bulunan babası Şeyhmus Özer`i (85) ziyaret edip vefa borcu göstermesi duygu dolu anlara neden oldu. 16 yıldır tutuklu olan Mehmet Garip Özer'in babası ve 20 yıldır tutuklu bulunan 28 Şubat mağduru Mehmet Ali Çelik`in kayınbabası olan Şeyhmus Özer, İslami hizmette bulunan çocuklarından dolayı 28 Şubat ve FETÖ döneminde ağır işkencelere maruz kalmıştı. Özer, 15 yıldan bu yana ise diyaliz hastasıydı. Hasta olduğu için yıllardır Batman M Tipi Kapalı Cezaevinde bulunan oğlunu ziyaret edemeyen Özer, bir haftadan beri ise Batman Bölge Devlet Hastanesi`nde yoğun bakımda bulunuyor.

MEHMET GARİP ÖZER ELİNDE KELEPÇE VE KUR`AN İLE BABASINI ZİYARET ETTİ

Sağlık durumu gittikçe kötüleşen babasını son kez görmek için kanuni hakkını kullanarak, askerler arasında elinde kelepçe ve Kur`an ile babasını ziyaret eden Mehmet Garip Özer, ölüm döşeğindeki babası için bir süre Kur`an okuyup dua ettikten sonra hastaneden ayrıldı. Özer`in kelepçeli bir şekilde hastaneye getirilmesi, Ergenekon ve benzeri birçok davadan yüzlerce kişinin basit gerekçelerle bile tahliye edildiği günleri hatırlattı. 28 Şubat ve FETÖ yargısı mahkûmlarının mağduriyetlerinin görmezden gelinmesi, Türkiye`de hukukun üstünlüğünün değil, üstünlerin hukukunun işlediği yorumlarını da beraberinde getiriyor. Kamuoyu, 28 Şubat ve FETÖ yargısı mağduru mahkûmlar için yapılan bu hukuk garabeti ile çifte standarda son verilmesini istiyor. (İLKHA)

Bu haberler de ilginizi çekebilir