• DOLAR 34.612
  • EURO 36.701
  • ALTIN 2917.05
  • ...
ANNELİK ÖDÜLLENDİRİLMELİ
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

MUHSİN ŞENOL-DOĞRUHABER

Kadın hakları veya eşitlik denilerek kadınlar iş alanlarına çekiliyor. Kapitalist çarkın dönmesi ise bu kavramların altında yatan gizli gerçek. Yapılan birçok araştırmaya göre çalışan kadınlar psikolojik ve fizyolojik sorunlarla boğuşuyor. Bu sorunların en büyüğü ise kısırlık. Zor şartlar altında düşük ücretlerle çalıştırılan kadınların doğurganlıkları da ellerinden alınıyor. Çocuk doğuran anneler ise yavrularına vakit ayıramadığı için onları kreşlere göndermek zorunda kalıyor. Yazar Sema Maraşlı ve TESSEP Genel Koordinatörü Aynur Sülün sadece çalışan kadınların değil anneliğin ödüllendirilmesi gerektiğini ifade etti. Maraşlı, “Annelerin toplumda değer görmesi ve anneliğin önemli olduğunu vurgulamak annelere verilebilecek en büyük ödüldür.” dedi.


Yazar Sema Maraşlı

“KADINLARIN ZOR ŞARTLAR ALTINDA ÇALIŞMASI DOĞURGANLIKLARINA ETKİ EDİYOR”

Kadınların çalışma hayatında aktif şekilde rol almasının doğum oranlarına da direkt etki ettiğini belirten Yazar Sema Maraşlı, “Doğum oranlarının düşmesine neden olan birçok sebep var. Kadınların iş hayatına girmesi de bu sebeplerden bir tanesi. Buna boşanmaların artması ve kısırlık oranlarının artmasını ekleyebiliriz. Kadınların zor şartlar altında çalışması da doğurganlıklarına etki ediyor. Bir de çalışan kadınların çocuk bakamam diyerek çocuk doğurmaması var. Bir taraftan çocuk yapan kadınların kendi çocuklarını büyütememenin vermiş olduğu vicdan azabı da var” dedi.

“KADIN PARA KAZANINCA DEĞERLİ GİBİ BİR ALGI VAR”

Ev hanımlığının kadınlar için artık utanılacak bir durummuş gibi gösterildiğini söyleyen Maraşlı şöyle devam etti: “Bu durum kadınların psikolojisini olumsuz anlamda etkiliyor. Birçok ev hanımının dışardan lise veya üniversite ya da ikinci üniversite okumanın telaşına girdiğini görüyorum. Sanki kadın para kazanınca değerli ya da okuyunca değerli gibi bir algı var. Kadınların okuması çok güzel fakat sırf bu yüzden çocuklarını ihmal eden anneler oluyor. Sürekli ya çalışayım ya okuyayım diye bir dert içine giriyorlar. Ev hanımlığının ve anneliğin ne kadar önemli olduğunu vurgulamamız lazım. Annenin toplumun mimarı olduğunu ve bunun güzelliğini oluşturulmak istenen olumsuz havaya rağmen anlatmamız gerekiyor.”

“ÇOCUKLARINI KREŞE GÖNDEREN KADINLAR DA İÇTEN İÇE VİCDAN AZABI ÇEKİYORLAR”

Sağlıklı çocuklar yetiştirmek için ailenin ayakta tutulması gerektiğini işaret eden Maraşlı, “Ailenin önemli parçası annedir. Anneler toplumları inşa ederler. Çalışan anneler çocuklarını kreşe gönderiyorlar. Öncelikle 0-3 arası çocukların mutlaka annelerinin yanında olması gerekir. İlkokula kadar olması ise çok daha iyi. Ekonomik durumu iyi olmayan anneler için diyecek bir şeyimiz yok tabi. Sırf çalışmış olmak için çalışan kadınlar için bu söylediklerimiz geçerli. Zaten belirttiğimiz gibi bu kadınlar da içten içe vicdan azabı çekiyorlar. Bu sefer de çocuklarının her isteğine evet demek zorunda hissediyorlar kendilerini. Akşama kadar çocuğumu görmüyorum bari elimde bir şeyle gideyim diyerek her gün elinde bir şeyle eve geliyor. Çocuk eğitiminde de birçok yanlışlar yapıyor. Çocuk da sevgiye en çok muhtaç olduğu zamanda vaktini 20-30 tane çocuğun içerisinde geçiriyor” ifadelerini kullandı.

“ANNELİĞİN NE KADAR ÖNEMLİ OLDUĞUNUN ANLATILMASI ANNELER İÇİN ZATEN BİR ÖDÜL OLUR”

Anneliğin mutlaka ödüllendirilmesi gerektiğini ifade eden Sema Maraşlı, “Bu ödül yine maddi olarak düşünülmemeli. Anneliği maddiyata bağlamayalım. Ama anneliğin ne kadar önemli olduğunu anlamaya yönelik çalışmalar yapılması ve bunun anlatılması anneler için zaten bir ödül olur. Medya dilinin de yine bu görevin kutsallığına vurgu yapacak biçimde yeniden düzenlenmesi gerekiyor. Anneleri rahatlatacak, onların çocuklarıyla daha çok vakit geçirmelerine imkân tanıyacak bir proje geliştirilmeli. Annelerin toplumda değer görmesi ve anneliğin önemli olduğunu vurgulamanın annelere verilebilecek en büyük ödül olduğunu düşüyorum” şeklinde konuştu.


TESSEP Genel Koordinatörü Aynur Sülün

“ANNENİN KUCAĞI İNSANLIK MEDENİYETİNİN BAŞLADIĞI YERDİR”

Annelik şu yeryüzünde en kutsal, en içten, karşılıksız, ihlasla yapılan bir meslektir diyerek konuşmasına başlayan TESSEP Genel Koordinatörü Aynur Sülün, “Her kadının fıtratına anne olabilme duygularını ve kabiliyetini Yüce Yaradan vermiş olduğundan aynı zamanda fıtrî bir meslektir. Kadının bütün biyolojik özellikleri anne olabilmesi üzere şekillenmiştir. Annenin kucağı insanlık medeniyetinin başladığı yerdir. Bir çocuk için yeryüzünde şefkatli, en emniyetli kucak annesinin kucağıdır. İnsanın ilk eğitmeni olan annenin kendi çocuğunu eğitmekteki gücü 100 öğretmen gücüne denk sayılır. Çünkü temelinde şefkat vardır. Çocuğuyla olan iletişimi, başkasıyla olandan çok daha derindir” ifadelerini kullandı.

“KADINLAR EVLATLARINI AHLAK VE ERDEM ÜZERE YETİŞTİRMEYE TEŞVİK EDİLMELİDİR”

Her şeyi maddi ölçekte değerlendiren sistemler, kadını evladından kopartıp dışarıda çalışmaya yönlendiriyor diyen Sülün, “Anneliği zihinlere değersiz bir yük olarak dayatıyor. Evleri sahipsiz, çocukları sevgisiz ve şefkatsiz bırakıyor. Adına da özgürlük diyorlar. Hâlbuki bir anneyi çocuğundan koparmak, onu ihmal etmeye yönlendirmek zulümdür. Çünkü bu, onu fıtratından koparmaktır. Kişiyi fıtratından, özünden koparmak ona yapılacak en büyük zulümdür. Anne şefkatine, ilgisine muhtaç olan küçük bir çocuğu da annesinden koparmak insan nesline yapılacak en büyük zulümdür. Onun için kadınlar aslında kendi yaradılışlarındaki mesleğe, yani anneliğe yönlendirilmeli, anne olmaya teşvik edilmelidir. Anneler maddi anlamda desteklenmeli. Kadınlar evlatlarını ahlak ve erdem üzere yetiştirmeye teşvik edilmelidir” dedi.

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir