"Ekonomik bağımsızlık olmazsa siyasi bağımsızlık olmaz"
Amerika`nın başta İran ve Türkiye olmak üzere İslam ülkelerine ekonomik saldırı ve ambargosunu değerlendiren HAKSİAD Batman Şube Başkanı Cemal Çetiz, ekonomik bağımsızlığın siyasi bağımsızlığı da beraberinde getirdiğini belirtti.
Emperyalist güç Amerika, bağımsız politikalar üretmeye çalışan İslam ülkelerini ekonomik ambargolarla esir almaya çalışıyor. Amerika, emperyalist politikalarına direnen İran ve Türkiye gibi ülkelere ekonomik saldırılarla diz çöktürmeyi hedefliyor.
ABD'nin İran'a yönelik başlattığı ambargoyu İLKHA'ya değerlendiren HAKSİAD Batman Şube Başkanı Cemal Çetiz, İslam ülkelerinin Amerika ve Avrupa ülkelerinin saldırısından kurtulmak için bağımsız ekonomiye yönelmeleri gerektiğini vurgulayarak, bu anlamda ham madde ve ağır sanayinin İslam ülkelerinin vazgeçilmezi olması gerektiğini ifade etti.
"Ambargonun nedeni İran'ın İslami kimliğinden ötürüdür"
ABD emperyalizminin 40 yıldır İran'a ekonomik savaş açtığını belirten Çetiz, "Bunun en önemli nedeni İran'ın Ortadoğu'daki askeri varlığı ve İslami kimliğidir. Obama döneminde yapılan anlaşmalar geçersiz sayılarak yıllardır uyguladığı ambargoya yeni bir ambargo daha ekledi. İlk aşamada İran'ın dolar alımları, altın ve değerli metal ticareti, diğer metaller, kömür ve sanayi ekipmanı yazılımı ticaretine yaptırımlar tekrar devreye sokuldu. İran'dan petrol ithal eden ülkelerden kasım ayı başından itibaren bu ticarete son vermeleri istendi. Aksi halde bu ülkelere yaptırım uygulanacağı belirtildi. Kasım ayında ise İran'a yapılacak ikinci yaptırım açıklandı. Bu yaptırım kapsamında; İran gemicilik ve enerji sektöründen 200'den fazla kişi ve gemi, 50 İran bankası ile 700'den fazla İranlı, İran hava yolları ve 65'ten fazla uçağı ve İran Atom Enerji Kurumu ile 23 yan kuruluş ve ilgili kişiler yer alıyor." dedi.
"İran'a yönelik ambargo Türkiye'yi de etkiliyor"
İran'a yapılan her türlü ambargonun Türkiye'yi, özelde de Doğu ve Güneydoğu Bölgelerini etkileyeceğini söyleyen Çetiz, "Bu iki ülke arasındaki ticari geçmişe baktığımızda 1996 yılında bir milyar dolar seviyesindeki dış ticaret hacmi 2012 yılında 22 milyar dolara ulaşmıştır. Dış ticaret dengesi Türkiye aleyhine seyretmektedir. 2012 yılından beri düşüş trendi içinde olan ikili ticaret 2016 yılında 9,6 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmiştir. 2017 yılında ise ithalat artışından kaynaklanan ticaret artışı söz konusudur. Son 5 yıllık döneme bakıldığında İran'la yapılan ticaretin siyasetle yakın ilişkisi vardır. Türkiye, Ortadoğu politikasında Suudi Arabistan'la birlikte hareket ettiğinde ticaret hacminin zayıfladığı, Suriye'de ortak politika geliştirildiğinde ise İran'la ticaretinin geliştiği gözlenmiştir." diye konuştu.
"İran ambargosu ülkemizde petrol fiyatlarını artırdı"
Son yaptırımlarla TÜPRAŞ'ın İran'dan aldığı günlük petrol miktarını yüzde 60 oranında azalttığını aktaran Çetiz, "Nisan ayında günde ortalama 240 bin varil petrol ithal eden TÜPRAŞ, temmuz ayında bu oranı 100 bin varile düşürmüştür. Bu durum da ülkemizde petrol fiyatlarının artmasına neden olmuştur. İran, Türkiye'de sınır ticareti ve turizmde de etkilidir. 2018 yılının ilk çeyreğinde bir milyon 700 bin İranlı turist ülkemize gelmiştir. Bunun 600 bini Van'a gelmiştir. Bu ambargo İranlıların ülkelerinden çıkış maliyetini arttırdığından ülkemize gelen İranlı turist sayısı azalmaktadır. İran'a sınır olan Doğu illeri özellikte Van turist sayısının azalmasıyla büyük ekonomik kayıp yaşamaktadır." ifadelerini kullandı.
"Amerika'nın bazı ülkeleri muaf tutması aslında bir oyundur"
Çetiz konuşmasının devamında şunları söyledi: "Aslında haydut ABD, sadece 2 ülkeye ekonomik savaş uygulamıyor. Bu ülkelerle ticaret yapan diğer ülkeleri de ekonomik olarak zora sokuyor. Domino etkisi ortaya çıkmakta, yavaş yavaş bütün ülkeler ekonomik dar boğazla karşı karşıya gelmekte. Kısa dönemde baktığımızda bu yaptırımlar ABD'nin faydasına gözükse de uzun dönemde küresel bir kriz oluşacağı için Amerika'da olumsuz etkilenecektir. Ayrıca bu aykırı ekonomik kararlar Amerika'nın siyasi olarak da yalnızlaşmasına neden olacaktır. Belki de bu nedenle İran ambargosunda Çin, Hindistan, Türkiye, Tayvan, Japonya, Yunanistan ve İtalya muaf tutulmuştur. Amerika'nın bazı ülkeleri muaf tutması aslında bir oyundur. Altı aylık geçici bir muafiyetle hedefi küçültme girişimidir. Yetki makamında olanlar ve havuz medyasının bu muafiyeti ballandıra ballandıra dile getirmeleri tek kelimeyle talihsizliktir. Din, tarih ve coğrafya birliği olan kardeş İran devlet ve halkına karşı alınmış olan bu zorba uygulamalara en üst seviyeden tepkiler verilmesi lazımdı."
"İlk hedef ekonomik bağımsızlık olmalı"
Konuşmasında Türkiye'ye de uyarılarda bulunan Çetiz, "Komşumuza, kardeşimize karşı yapılacak her türlü olumsuzluk direk olarak bize yansıyacağı unutulmamalıdır. Bu kanunsuz ve zulüm ürünü ambargonun başarıya ulaşmaması yetkililerinin, STK'ların ve insaf ehli tüm insanların azami çabayı göstermesi gerekir. Atalarımızın da dediği gibi; 'komşu komşunun külüne muhtaçtır.' Aslında bu ülkeleri muaf tutmakla hem onları yanına çekmiş hem de karşı durmalarına engel olmuştur. İran'a destek sağlamalarına büyük bir kurnazlıkla engel olmak istemiştir. Ülkelerin kaderini artık bir kendini bilmezin (Trump) iki dudağının arasından çıkan şuursuz cümleler belirlememeli. Bunun için de ilk hedef ekonomik bağımsızlık olmalı. Çünkü ekonomik bağımsızlık siyasi bağımsızlığı da beraberinde getiriyor." şeklinde konuştu.
"Amerika ve Avrupa ülkelerinden kurtulmak için ağır sanayi vazgeçilmezimiz olmalı"
Ağır sanayinin İslam ülkelerinin vazgeçilmezi olması gerektiğini vurgulayan Çetiz, "Başta Amerika ve Avrupa ülkelerinden kurtulmak için ağır sanayi vazgeçilmezimiz olmalı. Hammadde ihracı yapmak yerine bu hammaddeleri üretim sürecine sokarak ticari mal şeklinde ihracat etmemiz gerekiyor. Genç nüfusa sahip olan ülkemizde bu gençlere yeni istihdam alanları açılmalı. Bununla birlikte tarım ve hayvancılığa hükümetin çok ciddi projelerle destek vermesi gerekiyor. Ayrıca, biz iş insanlarına ağır sanayide hükümetin destek çıkması gerekiyor. Böylece tüketen değil üreten bir ülke oluruz." diye konuştu. (Mehmet Fatih Akgül-İLKHA)