• DOLAR 34.447
  • EURO 36.303
  • ALTIN 2837.002
  • ...
Ağrı`dan ABD`ye oradan göz mucizesine yolculuk
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

İSTANBUL

Kriptoloji alanında dünyanın sayılı akademisyenlerinden biri olan İstinye Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Koç'un hikayesi, 1957'de Ağrı'da dünyaya gelmesiyle başladı.

Koç, Ağrı Lisesindeki eğitiminin ardından İstanbul Teknik Üniversitesi Elekronik ve Haberleşme Mühendisliği'ni birincilikle bitirdi.

Devlet bursuyla ABD'ye gönderilen Koç, doktorasını Kaliforniya Üniversitesinde tamamlayarak Houston Üniversitesinde yardımcı doçent olarak çalışmaya başladı. Oregon Eyalet Üniversitesinde doçent, sonra da profesör olan Koç, burada Bilgi Güvenliği Laboratuvarını kurarak "Seçkin ve Sürdürülebilir Araştırma Liderliği" ödülüne layık görüldü.

Kaliforniya Üniversitesinde profesör olarak çalışan Çetin Kaya Koç, kriptografi ve nöromorfik mühendislik alanlarında lisans, yüksek lisans, doktora öğrencisi ve doktora-sonrası araştırmacıların birlikte çalıştığı Koç Lab'i kurdu.

Koç, kriptoloji mühendisliğine yaptığı katkılardan dolayı 2007 yılında IEEE Fellow (alanında çok değerli işler yapmış bilim insanları) unvanına layık görüldü. Akademik alanda ulusal ve uluslararası birçok çalıştay gerçekleştiren Koç, kısa zamanda dünyanın kriptoloji ve şifreleme alanında en çok doktora öğrencisi yetiştiren 3 akademisyeninden biri oldu.

"Cryptographic Engineering" isimli kitabı Çinceye çevrilen Koç'un, 200'den fazla akademik yayını ve ABD'de 13 patenti bulunuyor. H-endeksi değerlerine göre en çok atıf alan 100 Türkiyeli araştırmacı arasında bulunan Prof. Dr. Çetin Kaya Koç, çalışmalarını yapay göz alanında yoğunlaştırarak görmeyen insanlara umut olmayı hedefliyor.

KRİPTOLOJİNİN KÖKENİ YUNAN VE ROMALILARA DAYANIYOR

Prof. Dr. Çetin Kaya Koç, AA muhabirinin sorularını yanıtlarken, kriptolojinin pek bilinmediğini ama çok değerli ve önemli bir mühendislik kolu olduğunu söyledi.

Kriptoloji hakkında bilgi veren Koç, "Efes'e giderseniz orada birtakım taş lahitler bulursunuz. O lahitlere 'kript' denir. Bu lahitleri Yunanlılar ve Romalılar, cenazeyi saklamak için kullanırlardı. Kriptoloji de kavram olarak oradan geliyor. Bugün ise; bilgiyi saklamak, bilgiyi başkalarının erişiminden uzat tutmak şeklinde kullanılmaktadır. Dolayısıyla kript, Arapça şifrelemek anlamına gelmekle birlikte İngilizcede cipher olarak ifade edilmektedir." dedi. 

Kriptolojinin, bir çeşit kodlama metodu, objelere birtakım kodlar ilave etme ve onları kodlarla temsil etme anlamına geldiğini dile getiren Koç, "Herhangi bir objeyi bilgisayarda temsil etme metodu, benim çok ilgi duyduğum bir alana dönüştü ve bunu geliştirmeye başladım. Kriptoloji, gerçekten çok önem verdiğim, şanslı ve çok başarılı olduğum bir alan oldu." değerlendirmesinde bulundu. 

Prof. Dr. Çetin Kaya Koç, alanında birçok konferans verdiğini, makale yazdığını, doktora ve master öğrencisi yetiştirdiğini anlattı.

GELİŞTİRİDİĞİ KRİPTOLOJİ KODLARI AKILLI TELEFONLAR VE TABLETLERDE KULLANILIYOR

Amerika'da yaşadığı yıllarda tanıştığı şifreleme konusunun kendisini heyecanlandırdığını belirten Koç, çalışmaları sayesinde bugün kendisini "orijinal bir noktada" bulduğunu ifade etti.

Koç, şu bilgileri verdi:

"Günümüzde birçok insanın internetten alışveriş konusunda korkuları var. Benim geliştirdiğim çalışmalar bu alanda dünya çapında kullanılıyor. Bir elektronik ticaret sitesinden ürün satın aldığınız zaman, sizin bilgilerinizin şifrelenmesi gerekiyor. Verdiğiniz bilgilerin karşı tarafa şifreli bir şekilde ulaşması gerekiyor ki sizin kredi kartı bilgileriniz, adres bilgileriniz ve alışverişle ilgili mahremiyetiniz gizli kalabilsin. Ben özellikle bunlarla çok uğraşıyorum.

Geliştirdiğim kriptolojik kodlar hem Türkiye'de hem de dünya çapında akıllı telefonlarda ve tablet bilgisayarlarda kullanılıyor. Öğrencilerimden biri dünyada bu alandaki 3 kişiden biri olduğumu söyledi. Araştırdığım zaman kriptoloji ve şifreleme alanında dünyada en çok doktora öğrencisi yetiştiren 3 insandan biri olduğumu gördüm. Bu elbette gurur verici."

Çin, Amerika ve İsviçre'nin de aralarında bulunduğu birçok ülkede dersler vermeye devam ettiğini aktaran Koç, bu konunun kendisi için bir tutku olduğunu söyledi.

AĞRI'DA AÇILAN KÜTÜPHANE HAYATINI DEĞİŞTİRDİ

Prof. Dr. Çetin Kaya Koç, Ağrı'da açılan kütüphanenin hayatına nasıl yön verdiğini şu sözlerle anlattı:

"İlkokul son sınıfta Ağrı'ya bir devlet kütüphanesi açtılar. Birkaç yüz ya da birkaç bin kitap vardı içeride. Oradaki kitapları sırayla okumaya başladım. İlkokul son sınıftan lise son sınıfa kadar o kütüphanede okumadığım kitap kalmadı. Hatta hipnoz ile ilgili kitaplar bile okudum. Ama her kitabı okumak bana çok şey öğretti. Benim için kütüphane adeta bir altın madenine dönüştü. Daha sonradan anladım ki ben bir sınıfa gitmeden, bir derse girmeden önce zaten o dersle ilgili her şeyi öğreniyordum farkında olmadan. Derslerde sadece kitaplarda bulamadığım yerlere dikkat ediyordum. Her zaman birkaç adım ileride oluyordum. Sürekli ileride olmak duygusu çok güzel. Kaliforniya Üniversitesine dünyanın dört bir yanından çok zeki öğrenciler geliyor. Türkiye'de okuduğum her sınıfta ve okulda birinciydim ama Kaliforniya Üniversitesinde yedinci, sekizinci oluyordum. Bu çok güzel bir ders oldu benim için. Benden daha zeki insanlarla çalışmak, onlardan bir şeyler öğrenmek çok hoşuma gidiyordu."

"GÖZ, BEYNİN BİR PARÇASI"

Çalışmalarının kendisini birdenbire "insan ve beyin", "insan ve görme" konularına ittiğini belirten Koç, şöyle devam etti: 

"Zamanla görmeye merakım arttı. İnsan gözündeki sinirlerin beyin zarının içinde olması aslında insan gözünün, beynin bir parçası olduğunu bize gösteriyor. Bir anlamda beynimiz dışarıya ulaşmak için göz boşluklarımızdan dışarı doğru sinirleri uzatmış diyebiliriz. Yani göz bir organ değil, beynin bir parçasıdır. Dolayısıyla görmenin nasıl olduğunu anlamak ve suni görmenin nasıl olabileceğine dair düşünmek benim çok ilgimi çekmeye başladı. Çünkü bunun da bir kodlama problemi olduğunu ve çözülebileceğini görüyorum."

TIP ÖĞRENCİLERİNE KRİPTOLOJİ ÖĞRETİYOR

Görmeye olan merakının kendisini çok farklı bir noktaya sürüklediğini ve ömrünün sonuna kadar bu alanda çalışmak istediğini ifade eden Koç, şunları dile getirdi: 

"Retinitis pigmentosa ismi verilen hastalık sebebiyle görmeyen insanların görmelerini sağlamak, gözün içine cerrahi metotlarla yerleştirilen bir çip sayesinde mümkün.

Ben şimdi o görme olayının daha iyileştirilmesi üzerine çalışmak istiyorum. Türkiye'de şimdiye kadar bu alanda 15 ameliyat olmuş, ben bu sayıyı 350'ye çıkartacak bir projeyi hayal ediyorum.

Hem göz doktoru hem de göz cerrahı arkadaşlarımızla birlikte kendimi çok farklı bir noktada buldum. Verdiğim eğitimler de buna yakın paralelde ilerliyor. Kriptoloji öğretiyorken kendimi tıp öğrencilerine bilgisayar mühendisliği öğretirken buldum.

Şu anda yazıyı temsil etme, daha sonra resmi temsil etme, akabinde daha karmaşık olarak videoyu temsil etme, en nihayetinde de varmak istediğim şey, gördüğümüz şeyin insan beyninde nasıl temsil edildiğini bulmak. Hayatımın bundan sonrasını gözü çözmeye adamak istiyorum."

"ÇOK ZEKİ ARKADAŞLARINIZ OLSUN"

Prof. Dr. Çetin Kaya Koç, yaşamındaki tesadüfleri kendinde bulunan azme bağlayarak, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bir insan, çok iyi anlaştığı, çok sevdiği ve birlikte zaman geçirdiği 5 insanın ortalama zekasına sahiptir. Dolayısıyla genç arkadaşlarıma hep çok zeki arkadaşlarınız olsun, bu sizi de ister istemez o  zeka seviyeye getirecektir diyorum."

AA

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir