• DOLAR 32.574
  • EURO 34.997
  • ALTIN 2460.99
  • ...
"Emine Şahin örneği sistemin değişmediğini gösteriyor"
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

10 Kasım 1994 tarihinde Anıtkabir'de düzenlenen tören esnasında "Putlara tapmayın, Allah'a kulluk edin" sözlerinden dolayı 7 yıl cezaevinde kaldığını belirten Mahmut Kaçar, Van'da düzenlenen "La" konulu panelde, Edirne'de gözaltına alınan Emine Şahin isimli öğrencinin kendisiyle aynı kaderi yaşadığına ve yıllardır ülkede sistemin değişmediğine dikkat çekti.

Van Genç-Der tarlarından gerçekleştirilen "La" (La: Arapçada hayır, yok anlamında, kelime-i şehadetin ilk kelimesi) konulu panele konuşmacı olarak katılan araştırmacı yazar Feyzullah Birışık ve Mahmut Kaçar, Müslümanların "La" kelimesini gündemlerine alması gerektiğini ifade ederek, ibadetlerde Allah'a ortak koşulan bütün etkenlere "La" kelimesi ile karşılık verilmesi gerektiğini söyledi.

Moderatörlüğünü Fırat Toprak'ın üstlendiği programa konuşmacı olarak araştırmacı yazar Feyzullah Birışık ve Mahmut Kaçar katıldı.

Kur'an-ı kerim tilaveti ile başlayan program, putları anlatan sinevizyon gösterimi ile devam etti.

"La dedim diye 13 gün işkence gördüm"

1994'ten bu yana yaşadığı sıkıntıları anlatan Kaçar, "1994'te o eylemden dolayı gözaltına alındığımda 2 ay boyunca beni yargılamak için yasalarda herhangi bir madde bulamadılar. Çünkü ortada suç unsuru olacak bir şey yoktu. Mustafa Kemal'in adını dahi anmadım, hakaret yoktu. En sonunda 5816. maddeden 4 buçuk yıl ceza verdiler. 23 ay içerde kaldım. Daha sonra tahliye edildim. Ondan sonra Urfa'da infazım yandı. Tekrar cezaevine girdim. Toplam 7 yıl yattım. 13 gün işkence altında kaldım. 5-6 cezaevi gezdim. İşkenceler gördüm. Tazyikli su, elektrik, Filistin askısı, sürekli çapraz sorgulamalar, yalan makinası gibi birçok işkence çeşidine maruz kaldım. Fiziki olarak da birçok sıkıntı yaşadık." dedi.

"Sahilden dalga sesleri geliyordu ama heykelden gelen hiçbir ses yok"

Ülkede sorunların Allah'a güvenmekle son bulacağına dikkat çeken Kaçar, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Toplum olarak Allah'a güvenmiyoruz, 'La' diyorum ve aklıma gelen ilk şey, çoluk çocuğum gitti, malın gitti, sevdiğin her şeyi kaybetme korkusu gözlerini önüne geliyor. Zorlanıyorum ama içimden hep 'La' diyorum, yüzde yüz şirktir diyemiyorum ama birden bakış açım değişti, duvarın dibinden böyle baktım, sahilde kırk elli kişi bir heykelin önünde durmuş. Çocukluktan beri biz bu manzarayı seyrediyoruz, âmâ niye hiç fark etmedik diye düşünüyorum, sanki ilk defa görüyorum o manzarayı, sanki ilk defa farkına vardım, sahilden dalga sesleri geliyordu ama heykelden gelen hiçbir ses yok. Sonra o vesveselere 'La' dedim bakış açım değişti. Sonradan okuduğum ayette 'Kim tağutu inkâr ederse, Allah'a sığınırsa hiç kopmayacak bir kulpa yapışır' diyordu. Allah'tan daha gerçek sözlü kim vardır."

"Allahtan başka ilah yoktur"

Kaçar, "Her ayet okuyuşumda o tablo aklıma geliyor. Farkı fark ediyorum. Artık putlara tapmanın ne kadar kötü bir şey olduğunu anlıyorum. 10 Kasım, şirkin yoğun bir hafta olduğu için, şirkin kişiselleştiği bir hafta olduğu için 10 Kasım'ı tercih ettim, benim 10 Kasım'da yaptığım haykırışın Mustafa kemal ile hiçbir alakası yok, çünkü o Mustafa Kemal değil. O bir demir parçası, o bir taş parçası, duymaz, görmez, atölyede çekiçle demiri eritiyorlar, düzeltip bırakıyorlar oraya, ondan sonra Atatürk diye önünde duruyorlar. Allah aşkına bunu bir tek biz mi fark ediyoruz? Bu niye fark edilmiyor. Kısa süre önce havaalanları ve köprüler yapıyorlar ne güzel hizmetler, halka bunu diyorlar bizi sevin bakın sizin için neler yaptık diye, bunu yaparken bir hayır işliyorlar ama yaptıkları işlerle ameller boşa çıkıyor. Uzay çağını yaşadığımız dünyada putperestlik hâkim." şeklinde konuştu.

"Ben yıllar önce bu düzene 'La' dedim ve 7 yıl hapis yattım" diyen Kaçar, "Yaptığım suç değildi, sadece Allah'tan başka bir ilahın olmadığını söyledim ve tutuklandım. Bu olay yıllar önce gerçekleşti. Bugün 21 yaşındaki bir bacımız benimle aynı sözleri kullandığı için, 'La' dediği için, Allah'tan başka tapılacak hiçbir ilahın olmadığını söylediği için tutuklanmış. Bu ülkede düşünce özgürlüğüne kısıtlama var, özgür bir ülkede yaşıyoruz ama düşünceler tutsak, üst akıllar ne karar verirse halk o kararlara uyar! Feyzullah hocamızın dediği gibi ya itaat edecek ya da işkence, zülüm, ölümle yüz yüze geleceksiniz. Yaşadığım olayda yalnız değildim, putlara başkaldırdığım zaman Hazreti İbrahim gibi rabbim benimleydi, bugün de benimle aynı durumu yaşayan Emine Şahin'le aynı safta ve arkasındayız ve yine diyoruz: Allah'tan başka ilah yoktur ve ibadet edilmeye değer en değerli ilah yine Allah'tır."

Araştırmacı yazar Feyzullah Birışık ise konuşmada "Allah (celle celaluhu), hikmeti ve imtihanı gereği, bütün ruhları karşısına aldı ve 'ben sizin Rabbiniz değimliyim' dedi. Allah, bunca sıfatı varken, burada Rab kelimesini kullandı. Yaratılmış ruhun ilk işittiği sıfat, Rab sıfatıydı, bu çok ilahın anlaşılabilir olmasına karşı en önemli sıfatlardan bir sıfattı." dedi.

İnsanların Rablerini unuttuğunu ve kendi saltanatlarını kurup kendi kurallarını koyduklarını belirten Birışık, kendilerini ilah konumunda gören insanların saltanatlarını korumak adına kendilerine itiraz edenleri cezalandırdığını, korkuttuğunu, tehdit ettiğini ifade etti.

"Biz bir tek Allah'a Rab sözü verdik"

"İlah adayları, dünyayı parsellemişler, kendi aralarında kanun alışverişi yapıyorlar" diyen Birışık "Biz bir tek Allah'a Rab sözü verdik. Kuralı ikram eden, yaratan, yöneten, kural koyar. Allah'ım dedim senin mekânında başkaları kural koyuyor. Bu benim zoruma gitti. Ben bir Müslüman olarak 'La' diyeceğim. Bulunduğun ülkenin yönetimi seni mutlu edecek kurallar koydu mu? Koymadı. Çocuğu öldürülen benim ama af eden devlet başkanı, benim adıma sen af edemezsin, acı bana gelmiş bir şey olmamış gibi af edemezsin sen. Allah'ım bu kurallar canımı sıktı, ben Allah'ın kuralına uyuyorum çünkü mekân kiminse kuralı o koyar. Dünya küstahlarla kaynıyor, oysa bu küstahlarla beraber ben seni Rab ilan etmiştim, âmâ bunlar gelip bana ilahlık taslıyorlar. Ben Allah'tan başka ilah istemiyorum, insanları yaratan ve yöneten elbette daha güzel kurallar koyar. Bu dinin bütün kuralları senin işine yarıyor, senin hayatını kolaylaşıyor, annene öf bile deme diyen bu dinin sahibi, ne zaman yaşadığımız din ile aramıza anneciğim dediğimiz kadın girerse ona 'La' de, öf bile demeyeceğimiz annemize 'La' diyeceğiz." ifadelerini kullandı.

Van Genç-Der tarafından düzenlenen panel daha sonra soru-cevap şeklinde devam etti. (Yunus Tuğrul- İLKHA)














 

Bu haberler de ilginizi çekebilir