"ABD`nin ekonomik hegemonyası kırılırsa askeri gücü onu ayakta tutamaz"
ABD`nin İran`a yönelik yaptırımlarını değerlendiren HÜDA PAR Genel Başkan Vekili Zekeriya Yapıcıoğlu, ABD`nin ekonomik hegemonyasının kırılması halinde askeri gücünün onu ayakta tutamayacağını söyledi.
ABD'nin İran'a yönelik yaptırımlarını İlke Haber Ajansı (İLKHA) muhabirine değerlendiren HÜDA PAR Genel Başkan Vekili Zekeriya Yapıcıoğlu, ABD'nin ekonomik darbe ile İran'da bir rejim değişikliği yapmak istediğine dikkati çekti.
Yapıcıoğlu, ABD'nin İran'ın petrol ihracatı, deniz taşımacılığı ve bankacılık sektörünü hedef alan yaptırımlarının ikinci ayağını devreye sokmasıyla uluslararası hukuka da ahlaka da teamüllere de aykırı hareket ettiği değerlendirmesinde bulundu.
Küresel emperyalizmin, yedikçe büyüyen ve büyüdükçe daha çok yemek isteyen doyumsuz bir canavar olduğunu söyleyen Yapıcıoğlu, bu hukuk tanımazlığa rıza gösterenlerin yarın sıranın kendilerine geleceğinden korkması gerektiği uyarısında bulundu.
ABD kontrolündeki küresel bankalararası ağ olan SWİFT yerine AB ülkeleri ile İran'ın Special Purpose Vehicle (SPV) ismini verdikleri sistemin alternatif haline gelmesi durumunda ABD kontrolünün devre dışı bırakılacağını söyleyen Yapıcıoğlu, bunun gerçekleşmesi durumunda ABD'nin çöküş sürecine gireceğini ifade etti.
"ABD 2015'te imzaladığı anlaşmadan tek taraflı çekilmekle sözüne güvenilemeyeceğini bir kez daha gösterdi"
ABD'nin 2015 yılında imzaladığı "Kapsamlı Müşterek Eylem Planı" isimli anlaşmadan çekilerek yeniden yaptırım uygulamasını değerlendiren Yapıcıoğlu, "ABD'nin uluslararası ve çok taraflı bu anlaşmadan tek taraflı olarak çekilmesi ve bu anlaşmayla kaldırılmış olan uluslararası yaptırımları tek taraflı olarak uygulama kararı, uluslararası hukukun ve teamüllerin çiğnenmesidir. Aslında mevcut uluslararası sistemde başta ABD olmak üzere bazı devletler tarafından güçlünün 'menfaatleri gerektirdiğinde hukuku çiğneyebileceği' şeklinde bir teamül oluşturulmaya çalışılıyor. İran, 7 ülkenin imzaladığı bu anlaşmanın kendisine yüklediği bütün yükümlülükleri yerine getirmeye devam ediyor. Anlaşmaya taraf ülkelerin tamamı ve uluslararası kurumlar da bu hususu teyit ediyor. Buna rağmen ABD yaptırımların uygulanmaması yani nükleer anlaşmanın devam etmesi için yeni 12 şart ileri sürerek anlaşmadan çekilme kararı aldı. Bu karar ve uygulama ABD'nin hukuk tanımazlığının ve menfaatleri için herkese zarar verebilecek adımları atmaktan geri durmayacağının somut bir örneği olarak karşımızda duruyor. ABD daha üç yıl önce imzaladığı bu anlaşmadan 'menfaatlerine uygun değil' diyerek tek taraflı olarak çekilmekle sözüne güvenilemeyeceğini bir kez daha göstermiş oldu." dedi.
"12 madde halinde sıralanan bu şartların kabulü mümkün mü?" sorusuna cevap veren Yapıcıoğlu, "İran'dan enerji ve savunma politikaları dâhil, iç-dış bütün siyasetini Amerika'ya teslim etmesi isteniyor. Bu şartların kabulü İran'ın bağımsızlığından vazgeçmesi anlamına gelir. Bu nedenle mümkün değil." ifadelerini kullandı.
"ABD ekonomik darbe ile İran'da bir rejim değişikliği yapmak istiyor"
ABD'nin 12 şart veya ambargo ile birkaç hedefi olduğunun altını çizen Yapıcıoğlu, "ABD'nin birkaç hedefi var. Ekonomik darbe sonucu yaşanacak bir krizin tetiklemesiyle başlatabileceği toplumsal hareketlerle İran'da bir rejim değişikliği yapmak istiyor. Eğer bu olmazsa İran'ı, dayattığı teslim alma planıyla veya zayıflatmak suretiyle siyonist rejimin 'güvende hissedeceği' bir duruma getirmek istiyor. Aynı zamanda kendisine rakip olabilecek ülkeler veya birlikler başta olmak üzere herkesin gözünü kokutacak bir güç gösterisiyle finans ve ticaret alanında hegemonyasını pekiştirmek istiyor." dedi.
"ABD'nin aldığı ambargo kararı Gazze'ye uygulanan deniz ablukası gibi gayr-ı meşrudur"
ABD'nin, İran'ın petrol ihracatı, deniz taşımacılığı ve bankacılık sektörünü hedef alan yaptırımlarını kabul etmenin hiçbir bağımsız ülkeye yakışmadığı yorumunu getiren Yapıcıoğlu, "Şunu unutmamak gerekir ki bu muafiyetler geçici ve şartlı. İstisna tutulan ülkelerden önümüzdeki altı ay içinde petrol ithalatlarını sıfırlamaları isteniyor. Enerji Bakanı Sayın Dönmez'in muafiyetle ilgili olarak, 'bu açıklamadan memnuniyetimi ifade etmek isterim' şeklindeki beyanından sonra geçici muafiyet tanınan sekiz ülke arasında Türkiye'nin de olmasının bir lütuf ve müjdeli bir haber gibi öne çıkarılması yanlıştır. Bu yanlışta ısrar edilmesi teslimiyetçi bir ruh yapısının tezahürü olacaktır. ABD'nin aldığı ambargo kararı Gazze'ye uygulanan deniz ablukası gibi gayr-ı meşrudur. Uluslararası hukuka da ahlaka da teamüllere de aykırıdır. Bu kararı ve uygulanmasını meşru kabul etmek ve uymak hiçbir bağımsız ülke veya birliğe yakışmaz. ABD ve onun şahsında emperyalizm, yedikçe büyüyen ve büyüdükçe daha çok yemek isteyen doyumsuz bir canavardır. Bu hukuk tanımazlığa rıza gösterenler yarın sıranın kendilerine geleceğinden korkmalı." ifadelerine yer verdi.
"ABD diğer ülkeleri ekonomik olarak çökertmekle tehdit etmesi inşaallah kendi sonlarını hazırlayacak"
AB, Rusya, Çin ve Türkiye başta olmak üzere pek çok ülkenin karşı çıktığı bu yaptırımlar ABD'nin istediği sonucu doğurur mu? Sorusunu da cevaplayan Yapıcıoğlu, "Bilindiği gibi petrol başta olmak üzere enerji fiyatları dolar olarak belirleniyor. Uluslararası ticarette özellikle enerji genel olarak dolarla alınıp satılıyor. Dolar aynı zamanda küresel rezerv paradır. Yani ülkelerin merkez bankaları rezervlerinde altının yanında çoğunlukla dolar bulunduruyorlar. Bunların dışında küresel bankacılık, finans ve ödeme sistemleri ile sigortacılık ve ulaştırma sistemlerini de ABD kontrol ediyor. Yaptırım kararlarının yürürlüğe girdiği Pazartesi günü küresel bankalararası ağ SWİFT, ABD Hazine bakanlığının talebi üzerine İran bankalarının mesajlaşma sistemine erişimini kesti. Bu sistemin merkezi Belçika'da bulunuyor fakat ABD'nin kontrolünde. Kim kimden ne aldı, karşılığında ne kadar ödeme yaptı, ödeme hangi bankadaki hangi hesap üzerinden kime yapıldı? ABD bu sistem sayesinde hepsini görüyor. Uluslararası ödemeleri bu şekilde kontrol ediyor. Ve İran'a yaptırım kararlarını uygulamayan kişi, şirket, banka ve devletlerin bu sistemden yararlanmasını engelleyerek hedefine ulaşmayı planlıyor. Fakat bazı AB ülkeleri ile İran yeni ve alternatif bir uluslararası ödeme sistemi geliştirme ve kullanma konusunda anlaşmaya vardıklarını açıkladılar. 'Özel Ödeme Aracı' olarak Türkçeye çevrilebilecek olan Special Purpose Vehicle (SPV) ismini verdikleri bu sistemin alternatif haline gelmesi doların ve ABD kontrolünün devre dışı bırakılmasını getirecektir. Eğer bu gerçekleşirse önce hegemonyası kırılacak, daha sonra da inşaallah ABD bir çöküş sürecine girecektir. Bir süredir ABD Başkanı Trump'ın doları ve uluslararası finans ve ödeme sisteminin kontrolünü kullanarak diğer ülkeleri ekonomik olarak çökertmekle tehdit etmesi inşaallah kendi sonlarını hazırlayacak. Enerji fiyatları başka bir para cinsiyle belirlenir ve dolar küresel rezerv para olmaktan çıkarsa, küresel bankalararası alternatif ağlar da oluşursa ABD'nin askeri gücü onu ayakta tutmaya yetmeyecek." şeklinde konuştu. (Ramazan Casuk-İLKHA)