Tartışmaların gölgesinde BM Göç Anlaşması
BM`nin göç sorununa ilişkin hayata geçirmek istediği küresel ölçekli ilk anlaşma, ülkeler arasında tartışmalara neden oldu. Bazı ülkeler anlaşmaya katılmayacağını açıklarken, bazıları şüpheyle yaklaşıyor.
VİYANA - (AA) Birleşmiş Milletler (BM) üyesi 193 ülke, Eylül 2016`da Mülteciler ve Göçmenler için New York Deklarasyonu`nu, “Güvenli, Düzenli ve Kurallı Göç için Küresel Pakt” olarak geliştirme kararı aldı.
Göçmen sorununa küresel ortak bir yaklaşım oluşturulması için geçen yıl nisan ayında başlayan çok yönlü çalışmalar, Temmuz 2018`de “Güvenli, Düzenli ve Kurallı Göç için Küresel Pakt” anlaşması ile tamamlandı.
Hayata geçmesi durumunda anlaşma, göç konusunu küresel olarak her yönüyle ele alarak çözmeyi hedefliyor.
Anlaşma, Fas`ın Marakeş kentinde 10 -11 Aralık`ta düzenlenecek konferansta BM üyesi ülkelerin onayına sunulacak.
Anlaşmaya karşı çıkan ülkeler
Çoğu ülke anlaşmayı onaylayacağını açıklasa da, 4 ülke, anlaşmaya imza atmayacağını açıkladı.
ABD`nin başını çektiği ülkelerin arasında Macaristan, Avusturya ve Avustralya bulunuyor.
Anlaşmanın ulusal egemenliklerini sınırlayacağını ileri süren ülkeler, anlaşma metninde yer alan birçok unsurun ulusal göç politikalarıyla çeliştiğini ileri sürüyor.
Avusturya`nın 1955`de bağımsızlığını ilan etmesinin ardından ilk defa uluslararası bir anlaşmaya katılmaması ve Avrupa Birliği (AB) Konseyi Dönem Başkanı olarak imza atmayacağını açıklaması, özellikle komşu ülkelerde de anlaşmaya yönelik itirazların yükselmesine neden oldu.
Anlaşmaya şüpheyle yaklaşan ülkeler
Polonya, Çekya, Hırvatistan ve İsviçre gibi ülkeler ise anlaşmaya ilişkin çekincelerini dile getirerek, küresel pakta imza atmamayı düşünüyor.
Başta Avrupa olmak üzere dünya genelindeki aşırı sağcı parti ve oluşumlar, BM`nin göç anlaşmasına karşı çıkıyor.
Yasal bağlayıcılığı yok
Yasal olarak bağlayıcılığı bulunmayan anlaşma, devletlerin egemenlik alanlarına müdahil olmadan, göç konusuna ilişkin uluslararası sorumluluğu paylaşmayı hedefliyor.
Göçün insanlık tarihinin değişmeyen ana unsurlarından biri olarak değerlendiren anlaşma, yasal yaptırımlardan ziyade, uluslararası alanda göç konusuna ilişkin siyasi talebin oluşmasını amaçlıyor.
258 milyon göçmene çözüm
Anlaşma metninde, dünya genelinde yaklaşık 258 milyon göçmenin bulunduğuna dikkati çekilirken, bu sayının nüfus artışı, gelir paylaşım eşitsizliği ve iklim değişikliğinden dolayı bu sayının artmasının beklendiği ifade edildi.
Göç sürecinin yanlış yönetilmesi sonucunda sosyal felaketlere neden olabileceğinin altı çizilen anlaşmada, her ülkenin, göçmenlere ilişkin süreci uluslararası hukuka uyumlu bir şekilde yürütmesi tavsiye ediliyor.
Anlaşma metninde, "Küresel Pakt, hukukun üstünlüğüne saygının, gerekli süreçlere uyumun ve adalete erişimin, yönetilen göçün tüm yönleri için temel olduğunu kabul eder." ifadesi kullanıldı.
23 ana hedef
BM`nin küresel düzeyde ilk göç anlaşması olarak kabul edilen paktın 23 ana hedefi bulunuyor.
Üye ülkelerin büyük bir çoğunluğunun kabul ettiği ancak bazılarının karşı çıktığı anlaşma metninde yer alan önemli bazı hedefler şöyle:
"Göçe neden olan unsurların azaltılması, göçün tüm aşamalarında doğru ve zamanında bilgi sağlanması, düzenli göç için yasal yolların iyileştirilmesi, vize serbestisi ve serbest dolaşım olanakları sunulması, çalışanların adil ve etik bir şekilde işe alınmasının teşvik edilmesi ve insana yakışır çalışma koşullarının sağlanması, göçmenlerin ölüm ya da yaralanma gibi tehlikelerden korunması ve kayıp kişilere yönelik uluslararası çalışmalar yürütülmesi, düzenli ya da düzensiz göçmen ayrımı yapılmadan bütün göçmenlerin temel haklara erişiminin sağlanması, düzensiz göçmenlerin koşullarının iyileştirilmesi, göçmenlere yönelik yürütülen hukuki sürecin şeffaf ve erişebilir olması, göç konusunda toplumlarda oluşan her türlü ayrımcılığı ortadan kaldırılması, göçmenlerin eğitim ve öğretime yatırım yapılması ve entegre, güvenli ve koordineli bir sınır yönetiminin yanı sıra göçmen kaçakçılığı karşısında sınır ötesi iş birliğinin güçlendirmesi."
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, anlaşmaya imza atmak istemeyen ülkelere tepki göstermiş ve anlaşmaya BM üyesi ülkelerin büyük bir çoğunluğunun katılım göstereceğine inandığını söylemişti.