28 Şubat`ın Zindanları Bile Hazırmış
28 Şubat sürecinde Çevik Bir`in özel çabasıyla tutuklanan Erbakan`ın iki koruması, 2.5 boyunca konuldukları hapishanede bilinmeyen bir hazırlığa şahit oldular.
28 Şubat sürecinde, Refahyol Hükümeti`nin 18 Haziran 1997`de istifasından kısa bir süre önce yaşanan olayda, Erbakan`ın koruma ekibindeki Fuat Sarıtaş ve Vahap Kanıtoğlu, isimleri protokol isim listesinde yer almasına rağmen bir binbaşı tarafından törene alınmadı. Kısa süren tartışmanın ardından Sarıtaş ve Kanıtoğlu, nizamiye kapısından ayrıldı. Refahyol`un istifasının ardından, Çevik Bir`in talimatıyla her iki isim hakkında yakalama kararı çıkarıldı. Birkaç ay sonra teslim olan ikili, 12 Eylül`de sivillerin hapsedildiği Gölcük`teki Konca Askeri Cezaevi`ne konuldu. 2,5 ay tutuklu kaldıkları cezaevindeki günlerini Yeni Şafak`a anlatan Sarıtaş ve Kanıtoğlu, hapishanenin darbe için hazırlandığına şahit olduklarını söyledi. Sarıtaş. `Askerler bize cezaevini darbe için hazırladıklarını söyledi` derken, Kanıtoğlu ise `Cezaevinde 15-20 yıldır girilmeyen mahzenleri darbede siviller gelir diye temizlediler` diye konuştu.
CENAZEYE BASKIN
Refahyol Hükümeti`nin istifa ettirilmesinin ardından haklarında yakalama kararı çıkarıldığını anlatan Fuat Sarıtaş, `Cezaevine girmemek için 3 ay kaçtım. Bu dönemde Erbakan`ın şoförü olan kardeşim Nihat, denizde hayatını kaybetti. Beni yakalamak için kardeşimin cenazesini Batı Çalışma Grubu`ndan askerler ve emniyet terörle mücadeleden polisler bastı. Cenazeden kaçtım. Mezarlığa gidemedim. Daha sonra terörle mücadeleden gelen polisler beni alamadıkları için sorguya çekildiler` diye konuştu.
İŞKENCE YAPMAYIN TESLİM OLAYIM
Sarıtaş, teslim olma sürecinde ise siyasi bağlantılarla Refahyol`un istifasının sonra kurulan Anasol-D Hükümeti`nin Adalet Bakanı Oltan Sungurlu`ya ulaştıklarını belirterek, `İşkence görmemek şartıyla o zamanki Oltan Sungurlu`dan teminat aldık. İşkence görmemek ve basın gelmemesi şartıyla teslim oldum. 12 Eylül`den sonra Gölcük Donanma Komutanlığı`nda yatan ilk siviller olduk` dedi.
Cezaevinde kimseyle konuşturulmadıklarını ve komutanların başlarına nöbetçi diktiğini ifade eden Sarıtaş, cezaevinin darbe için hazırlandığını gördüğünü ve komutanların da bunu kendilerine söylediğini belirterek, `Alt katları gösterdiler. Alt katların darbe için hazırlandığı söylendi. Hatta oradaki komutan, `Dua edin sizin için telefonlar geldi. Yoksa farklı olurdu` dedi` diye konuştu.
MAHZENLER SİVİLLER İÇİN
Vahap Kanıtoğlu da haklarındaki yakalama kararını televizyon haberlerinden öğrendiğini belirterek, "Evlerimizi, işyerlerimizi polis bastı. Sonra `Zaten suçumuz yok` diye gidip teslim olduk. Gölcük Askeri Komutanlığı`nda tutukladılar` dedi. Donanma Komutanlığı`nın içindeki Konca Askeri Cezaevi`nde kaldıklarını anlatan Kanıtoğlu, şunları söyledi: `Biz yatmadan birkaç ay önce, 15-20 yıldır açmadıkları mahzenleri bodrumları açıp temizlemişler, `Darbe yapınca milleti oraya dolduracaklar` diye. Bunu bize askerler söyledi. Hazırlıklarını yapmışlardı. Bizim kaldığımız yer iyi değildi. `Bizi neden aşağıya indirmiyorsunuz?` deyince, `Merak etmeyin, öbürleri gelince siz aşağıya inersiniz` dediler.`
BİNBAŞI BÇG ÜYESİ ÇIKTI
Mahkeme sürecinde askeri hakim ve savcıların kendilerini `kafalarına göre` yargıladığını ifade eden Kanıtoğlu, `Bizi donanmaya almayan binbaşı kendi açıkladı. Batı Çalışma Grubu üyesiymiş` dedi. Çevik Bir, tutuklanınca konuşmaya karar verdiğini söyleyen Kanıtoğlu, `Ceza almasını istiyorum`diye konuştu.
28 Şubat sürecinde Refahyol`a karşı yürütülen kampanyanın en önemli örneklerinden biri olan protokol krizi, Erbakan`ın küçük düşürülmesi amacıyla psikolojik harekat operasyonuna dönüştürüldü. Dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir, Sarıtaş ve Kanıtoğlu`nun yakalanması için İçişleri Bakanlığı`na ve Başbakanlık`a `tehdit` ve `uyarı` niteliğinde bir mektup yazdı. Mektupta,`İlgili personel hakkında ivedilikle işlem yapılmasını, aksi takdirde Genelkurmay Başkanlığı`nca doğrudan gerekli yasal işlemlere başlanacaktır" ifadelerine yer verildi. Olaylar tıpkı Bir`in istediği gibi gelişti.
1 NUMARA ÇEVİK BİR
Fuat Sarıtaş, askeri savcılığa teslim olmadan önce bir yakınının dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı`ya ulaşıp ricacı olduğunu belirterek, şunları ifade etti: `Birinci adam Erkaya, ikinci adam Çevik Bir` diyorlar. Hayır, birinci adam Çevik Bir`dir. İsmail Hakkı Karadayı`ya ulaştı bir ağabeyimiz. `Bu adamları bıraksınlar` dedi. Karadayı`nın cevabı aynen şu: `Çevik Bir`in talimatı var. Bu çocuklar gitsin, yatsın çıksınlar.`Bu durumda kim olur şimdi 1 numara?` Sarıtaş, cezaevinden çıktıktan sonra yaşadıklarını ise şöyle anlattı: `İnşaatlarımızı fişlediler, `Erbakan`ın koruması` diye. Maddi olarak giden gitti de, manevi olarak davacıyım Çevik Bir`den.`
İstesem 1 ay dans ettiririm
Fuat Sarıtaş, askeri mahkemedeki duruşmada avukatı Burhan Apaydın ile askeri hakim arasında yaşanan ilginç bir diyalogu anlattı. Apaydın`ın hakime, `Bu adamları burada yargılamanız suçtur` dediğini anlatan Sarıtaş, hakimin ise `Bırak yargılamayı, istesem bu adamları karşımda 1 ay dansettiririm, kralı da karışamaz` dediğini söyledi. Hapisteyken eski Adalet Bakanı Şevket Kazan`ın ziyaret için gönderdiği adamların bile donanmadan içeri alınmadığını ifade eden Sarıtaş, şunları söyledi: `28 Şubat soruşturmasına müdahil olacağım. `Davacı olmayacağız, hakkımızı öte dünyaya bırakıyoruz` diyenler var. Ne olursa olsun ben müdahil olacağım. İnşallah sonuna kadar giderler. Alınıp birkaç gün sonra bırakılırlarsa, bırakanlar vebal altına girerler. Başbakan`ı tebrik ediyorum. Tek yürekli onu gördüm. Sonuna kadar gidilmeli ve hesap sorulmalı.`
Yeni Şafak