Başörtülü Eşlerini Niçin Bagajda Sakladılar?
28 Şubat sürecindeki cadı avının yol açtığı travmatik durumlar bir bir gün yüzüne çıkıyor. Bazı subaylar başörtülü eşlerini lojmanlara sokmak için araçlarının bagajındada saklamış!
Adaleti Savunanlar Derneği (ASDER) Onursal Başkanı emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi, 28 Şubat Dönemi’nde TSK’da sürdürülen ‘cadı avı’ uygulamalarını anlattı.
Başörtülü subay eşlerine yönelik baskı ve korku ortamının, başörtülülerin kendilerini otomobillerde saklanmaya ittiğini belirten Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi, “Müthiş bir baskı uygulandı. O dönemde, başörtülü eşini arabasının bagajında taşıyan insanlar vardı” dedi.
Star gazetesine konuşan Tanrıverdi, bu olayın YAŞ mağduru Kurmay Binbaşı Kemal Şahin’in “Bağımsız Türk Mahkemelerinde Yargılanmak İstiyorum kitabında yer aldığını söyledi. Tanrıverdi’nin açıklamalarına konu olan Kemal Şahin de, 1992-1994 yılları arasında Harp Akademisi’nde öğrenciyken yaşadıklarını şöyle anlattı:
EŞİMİ KOLTUKLARIN ARASINDA EVE GÖTÜRDÜM
“İki yıl aşağı yukarı Harp Akademileri Komutanlığı’nda öğrenim görürken ben, 1992-94 yıllarında eşim de Sarıyer İmam Hatip Lisesi’nde öğretmendi. Başörtülü idi. Harp Akademileri Lojmanı’na girmek çıkmak için araçlar ve insanlar çok sıkı bir kontrolden geçerdi. Hem lojmanlar hem eğitim kurumları oradaydı. Ben her gün eşimi, yürüme çıkamadığı için araba ile evden çıkardık, 4’üncü Levent’in orada sote bir yer vardı, otobüs duraklarının orada. Eşimi oraya götürürdüm, saat 5’de alıp, lojmanlara girerdim. Başörtülü olan eşim ön koltukta değil de, arka koltukta otururdu. Koltuklarla oturulan yer arasında saklanırdı. Her gün bunu temaülen tekrar ederdik, iki yıl boyunca bunu yaşadım. Eşim koltuklar arasına kendini saklardı... Otomobilim Brodway idi, koltukları öne dayardık. Tak diye kendini oraya atardı. Oraya bakan burada bir bohça mı var, çanta mı var der insan olduğu anlamaz.”
KIŞIN ALAMADIĞIM ZAMANLAR OLDU
“Bir kere nizamiyeden başörtülü giremezdiniz. Lojmanın evin önüne gelince de orada tedbirli olurduk. Kışın hep karanlık olurdu o saatler, yazları daha tedbirli olurduk. Yani bu iki yıl hayatımızın çok ciddi şeyidir. Onu hatırlıyorum, eşim benim okuldaki, neticede eğitim kursu. Derslerimiz uzardı, eşim dışardan içeriye giremezdi, saatlerce beni beklediğini bilirim. Bir zaman da o kadar yoğun bir şeyimiz oldu ki, birkaç defa eşimi almayı unuttum. Bir başka astsubay arkadaşım da, ben ona bu olayı anlatınca bana eşini yine bagaja koyup getirdiğini söyledi. Bizim yaşadıklarımız budur.”