"Âlimler birleşirse Müslümanlar güç kazanır"
İttidadul Ulema Genel Merkezinde düzenlenen 3`üncü Âlimler Buluşması`na katılan âlimler, Müslümanların güç kazanabilmesi için âlimlerin birleşmesi gerektiğinin altını çizdiler.
İttihadul Ulema Genel Merkezinde düzenlenen 3'üncü Âlimler Buluşması'na katılan âlimler, İslam âlemine önemli uyarılarda bulunarak, küfre karşı Müslümanların güç kazanabilmesi için âlimlerin birleşmesi gerektiğini ifade ettiler.
Diyarbakır'da düzenlenen 3'üncü Âlimler Buluşması'na Irak, Suriye, İran ve Türkiye'den katılan âlimler, İslam ümmetinin içinde bulunduğu durumu İLKHA'ya değerlendirdiler.
İslami Hareket Partisi'nin Vaiz ve İrşad Derneği Başkanı Molla Abdullah Hamamurat, âlimlerin toplum içindeki fonksiyonlarına değinerek, vahdetin tesis edilmesi gerektiğini belirtti.
Hamamurat, "Irak Kürdistan'ından geldim. İttihadul Ulema ile bu cemaate çok teşekkür ediyorum. Gerçekten çok güzel bir etkinlik ve program yapıyorlar. Allah bu etkinlikte emeği geçen herkesten razı olsun. Düzen ve akide için toplanıldı. Ulemanın bu toplantıyı yapmasının amacı da budur. Bu toplantı, 'Allah'ın ipine sımsıkı sarılın ve tefrikaya düşmeyin.' ayetlerini hatırlatıyor. İslami davayı tek başına kimse yürütemez. Bu ancak bu şekilde birlik ve beraberlikle olur. Bir imam nasıl ki camisini idare ediyorsa İslam topraklarındaki zulme ve zalime de karşı durabilmelidir. Suriye, Filistin, Mısır, Yemen ve Irak gibi İslam topraklarında bugün çok büyük sıkıntılar mevcut. İslam Uleması yekvücut halinde bu sıkıntıları çözüme kavuşturmaya çalışmalıdır. Tarih sürecinde Tatarlar, Bağdat'ı işgal etti. 40 gün cemaatle namaz ve ezan gibi dini hiçbir şeye izin vermiyorlardı. Sonra Bağdat'taki dönemin İslam Uleması toplandı, yapılan zulmü kabul etmedi. Âlimler bir ve beraber hareket edince Tatarları Bağdat'tan çıkardılar ve yapılan işgale son verdiler." dedi.
Âlimlerin görev alanının sadece kendi ailesi veya camisi olmadığına değinen Hamamurat, "Âlimlerimiz, her platformda özellikle genç nesle ulaşmak için çalışmalıdır. Islah çalışmaları yapmalılar. Biliyorsunuz ki sosyal medya günümüzün önemli kitle iletişim araçlarından biridir. Her âlim, sosyal medyada vaazlar paylaşarak, sosyal medyadaki İslami boşluğu doldurmalıdır. Âlimler, Allah'ın dinini izah etmekten korkmamalıdır." ifadelerini kullandı.
"Âlimler çalışırsa hiçbir sıkıntı kalmaz"
Programa İran Kürdistan'ından katılan ve davet yolunda medyanın etkin olarak kullanılması gerektiğini belirten Behzadi Mevlai, "Bu toplantı gerçekten çok önemlidir. İttihadul Ulema birleşmeyi sağlayabilirse çok şey yapılabilecektir. Eğer âlimler çalışırsa hiçbir sıkıntı kalmaz. Medyanın iki yanı vardır. Biri kötü, biri iyidir. İyi kullanılırsa çok şeyler yapılabilir. Tabi kötü şeylerde yapılıyor. Âlimlerin bunu ret etmesi gerekiyor. Doğru ve yanlışın nasıl olduğunu izah etmelidirler. Âlimler, kendini uzak tutarsa hiçbir faydası kalmaz. İster istemez her evde sosyal medya var. Sosyal medya, iyi kullanılırsa güzel sonuçlar elde edilebilir. Âlimler, ekonomi konusunda uyarılarda ancak bulunabilir. Çünkü ülkenin liderleri onlar değil! Liderler, âlimlere destek verirse toplum düzeltilebilir. Aksi takdir de sadece irşat yaparlar." şeklinde konuştu.
"Âlimlerin her platformda kuvvetli olmaları gerekiyor"
Suriye Kürdistan'ından gelen Melle Said Suri, "6 yıldır Türkiye'de kalıyorum. Bu etkinlik çok önemlidir. Âlimler beraber çalışırsa başarı elde edebilirler. Eğer tefrika varsa ve beraberlik yoksa toplumda bozuluyor. Bu toplantının faydası hem toplumda ve âlimler yönünde uhuvvet olacaktır. Âlimlerin her platforma kuvvetli olmaları gerekiyor. Ekonomide, güçte, silahta, medyada kendilerini bu alanlarda göstermeleri gerekir." dedi.
"Âlimler ve vaizler medyayı iyi kullanarak İslami yayabilirler"
Irak Kürdistan'ından gelen İttihadul Ulema Genel Başkan Yardımcısı Reşit Taha Sığiri de şunları söyledi:
"Bu yapılan toplantı çok önemlidir. Âlimler güçlü ve kuvvetli olsa İslam'da her şey kuvvetli olur. Bir insanın kalbi kuvvetli olursa canı da tüm bedeni de kuvvetli olur. Âlimler, ümmetin kalbidir. Âlimler kuvvetli olursa Müslümanlarda güçlenir. Medya bir devrimdir. Aynı zamanda Allah'ın bir nimetidir. Âlimler çok kullanıyor ama daha fazla kullanmaları gerekiyor. Çok faydası var. Her yerde sosyal medya var. İnsanların fıtratında İslami kabul etmeleri vardır. Öyle bir zaman oldu ki bazı insanlar İslam'ı kabul etmeme durumuna geldi. Âlimler ve vaizler medyayı iyi kullanarak İslami yayabilirler. İslam düşmanları medyayı iyi kullanarak bizleri tehdit ediyor. Âlimler, bu tehdidi kabul etmesinler. Kâfirler ne yaparlarsa yapsınlar İslam dinini ortadan kaldıramayacaklardır."
"İttihat ve kardeşlik için bu büyük bir mesajdır"
Programa Irak Kürdistan'ından katılan Medrese ve Darul Hadis Başkanı, Eğitim ve İrşad Temsilcisi Molla Ahmet Kani Kurdeyi, "İttihadul Ulema sayesinde 4 parçadaki Kürdistan âlimleri burada buluşuyor. İttihat ve kardeşlik için bu büyük bir mesajdır. Burada eksik olanların giderilmesi gerekiyor. Medreseler ve ilim yuvalarında bozuk ne varsa hal edilmelidir. Âlimler ve vaizler birlikte çalışmalıdır. Her âlim ve seyda sosyal medyayı aktif olarak kullanmalı. Toplum neye yoğunlaşırsa âlimlerin de o alana yoğunlaşması lazım." ifadelerini kullandı.
"Âlimlerin işi sadece cami ve medrese işi değil"
İran Kürdistan'ından Muhammed Zaid Haznevi, "Toplumda çok ihtilaf ve tefrika var. Bundan dolayı bu toplantıyı gerçekleştiriyoruz. Bu tefrika ve ihtilafların kaldırılması için buradayız. Gayemiz İslam gayesidir. Âlimler beraber çalışmasa toplum bozulur ve daha fazla sıkıntılar çıkar. Toplumun başı âlimlerdir. Kalplerin birleşmesi için birliğin olması gerekiyor. Kâfirler ve İslam düşmanları sosyal medyayı işgal etti. Bizlere karşı 24 saat boyunca çalışıyorlar. Bizimde daha fazla çalışmamız gerekiyor. Bazı ülkelerin liderleri, âlimleri tutmuşlar ve kendi görevlerini yapmalarına izin vermiyorlar. Laikler ve liderler, âlimleri camiye hapsettikleri için toplumda olup bitenlerden habersiz kalıyorlar. Ama doğrusu bu değil. Âlimlerin işi sadece cami ve medrese işi değil. Yaşanan sıkıntıların giderilmesi için âlimlerin dışarıda olması gerekiyor. Laikler de biliyor ki âlimler dışarda konuşursa toplum düzelecek ama bundan dolayı izin vermiyorlar." dedi.
Irak Kürdistan'ından Mele Hıdır ise "Kendi sorumlarımızı burada toplanarak hallediyoruz. Sadece burada değil, Irak, Suriye ve İran'da da yapılması gerekiyor. Öyle ümit ediyorum ki medreselere yeni dersler gelir. Düşmanlar gece gündüz medyayı kullanıyorsa bizimde kullanmamız gerekiyor." dedi.
"Yozlaşmış olan ümmet, âlimlerin birlikteliğiyle kendine gelecektir"
Yozlaşmış ve değerlerinden uzaklaşmış ümmetinin, âlimlerin vahdetiyle yeniden kendine geleceğini ifade eden Müderris Selime Kardaş, "Ben Batman'da medresede müderrislik yapıyorum. Bu program bizi çok fazla mutlu ediyor. Bu görüntü İslam ümmetinin hakikaten beklediği bir görüntüdür. İslam ümmeti arasında gerçekten çok fazla tefrika oluştu. Bu İslam ümmetinin beklediği ve özlediği bir manzaradır. İnşallah İslam ümmetinin tekrardan birleşmesine vesile olur. Dünyanın dört bir tarafından buraya iştirak etmiş âlimlerimiz var ve bu âlimlerimiz bugün konuştukları kaideler üzerinde ittifak edebilirlerse İslam ümmeti olarak çok güzel yerlere gelebileceğimiz kanaatindeyim. Burada herkesin hemfikir olduğu konu birlik ve beraberlik... Şu anda yozlaşmış olan ümmet, âlimlerin birlikteliğiyle kendine gelecektir. 'Ancak müminler kardeştir' ayetinin tarif ettiği gibi bir birlik ve beraberlik içerisine girilirse hem dünyada hem de Türkiye'de olsun güzel bir rahatlık ve huzura erişilecektir." şeklinde konuştu.
Günümüz gençliğinin ciddi anlamda yozlaştığına dikkat çeken Kardaş, "Gençlerle daha fazla çok konuşmamız gerektiğinin farkındayız. Üniversite, okul, çarşı ve pazar ortamlarını dolaştığımız zaman özellikle İslam ülkelerinde şu soru aklımıza geliyor; acaba burası İslam ülkesi mi? Bu manzarayı gördüğümüz zaman Allah Teâlâ'nın emirlerini yerine getirmediğimiz düşüncesi biz de oluşuyor. Bu yüzden daha çok çalışmamız gerektiğini ve gençlerle daha çok uğraşıp ilgilenmeniz gerektiğini düşünmeye başlıyoruz. Bu konuda ilim ehli âlimlerimizin daha çok çaba sarf edip çalışması gerektiği kanaatindeyim." ifadelerini kullandı.
Toplumu iyi veya kötüye götüren iki önemli unsura değinen Medrese Âlimleri Vakfı Başkanı (MEDAV) Tayyip Elçi da şu ifadeleri kullandı:
"Bu iki unsur 'umera ve ulemadır. 'Umera kimdir? Yöneticilerdir. Kısacası bürokraside ya da siyasette yönetici konumunda olanlar. İkincisi de âlimlerdir. Toplumu güç olarak yönetenler 'umera, zihniyet, bilgi, birikim, kültür ve medeniyet olarak yönetenler de âlimlerdir. Biz, ulema cihetiyle ilgilendiğimiz için ikinci kısma bakalım. Gerçekten eğer bizler, ilmiye sınıfı dediğimiz ilim ile iştigal edenler, gerçek manada görevimizi yapacak olsaydık, Allah-u âlem bugün ümmetin hali böyle olmayacaktı. Eğer bugün ulema kendi arasında ittifak yapsaydı, cemaat, dernek, şucu, bucu diye ayrılmasaydı, bugün halimiz böyle olmayacaktı. Âlimler, peygamberlerin varisleri olma hasebiyle tebliğ ve irşad faaliyetlerini hakkı ile yerine getirmiş olsalardı, yine bugün böyle olmayacaktı. Aramızdaki tefrikaları bir kenara bırakıp gücümüzü birleştirebiliriz. Aramızda müzakereler, istişareler, fikir alışverişleri yapmak suretiyle 'bu mecnun durumdan ümmetin evladını nasıl kurtarabiliriz' sorusuna dair ittifak kurabiliriz. Kur'an kursları ve camilerimizden çıkıp halkın arasına, sokağa, evlere Resulullah ve diğer peygamberlerin yaptığı gibi tebliğ ve irşat faaliyetlerini çok yoğun bir şekilde yapmak zorundayız. Yoksa Peygamberimiz, evinde, camisinde oturup da insanlara kendisine gelmesini beklemedi. Kendisi ev ev, kabile kabile dolaşıp insanları İslam'a davet ederek, tebliğ ve irşat görevini yaptı. O zaman her birimiz, madem peygamberin varisi olduğumuzu iddia ediyor ve bununla övünüyorsak bizim de ev ev, kabile kabile, köy köy dolaşıp, evimizde, medresemizde, camimizde kendimizi mahsur kılmayıp, tebliğ ve irşat görevini yapmamız lazım. Batıl ehli kadar çalışmadığımız müddetçe bu durumdan kurtulamayız." (Emrah Deniz, Muhammed Said Aksoy - İLKHA)