Bilimadamlarından "Oruç Reis" gemisine övgü
Prof. Dr. Karan, Türkiye`nin milli sismik gemisi MTA Oruç Reis için,Oruç Reis, dünyada çok ender görülen bilimsel araştırma gemilerinden bir tanesi. Doğu Akdeniz`de, Karadeniz`de ve belki de daha sonra okyanuslarda Türkiye`nin su altı kaynaklarına erişebilmesine imkan sağlayacak" dedi.
MUĞLA
Deniz Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi (DEHUKAM) Müdürü ve Ankara Üniversitesi Deniz Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hakan Karan ve Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Harun Özdaş, Türkiye'nin milli sismik gemisi MTA Oruç Reis'in Türkiye için önemine dikkati çekerek, gemiden övgüyle bahsetti. Prof. Dr. Karan, bir çalıştay için geldiği Muğla'nın Bodrum ilçesinde, Türkiye'nin daha önceleri bilimsel araştırma gemisi kiraladığını söyledi. Gerekli izinlerle başka ülkelerin alanlarında da bilimsel araştırma yapılabileceğini belirten Karan, milyarlarca kilometre uzaklıktaki uzaya ulaşılabilirken, denizlerin neredeyse yüzde 90'ının tanınmadığına dikkati çekti.
"BATIK GEMİLERDEN OLUŞAN KÜLTÜREL MİRASA SAHİBİZ"
Doç. Dr. Harun Özdaş da Türkiye'nin karada olduğu gibi denizlerde de çok büyük bir kültürel zenginliğe sahip olduğunu ifade etti. Batık gemilerden oluşan kronolojik bir kültürel mirasa sahip olunduğuna değinen Özdaş, "Batmış gemileri ön plana çıkardığımızda, bu kadar zengin bir ülke göremiyoruz. Çok özel bir konuma sahip olan bir ülkeyiz." dedi
Ege'ye ait, Marmara'ya özgü gemilere ait verilere ulaşmanın mümkün olduğunu anlatan Özdaş, şu değerlendirmeyi yaptı:
"(Eski Dünya) diye tabir edilen, Akdeniz medeniyetine ait olan kalıntıların yanı sıra 'Yeni Dünya' yani Pasifik, Atlas Okyanusu'ndaki batmış gemilere ilişkin birtakım verilere ulaşmak da mümkün. Su altında yapılan incelemelerde, 20. yüzyıla kadar gemi kalıntılarına rastladık. Çoğunluğu amfora, kiremit, sütun başlığı, sütun tamburu, lahit ve değirmen taşı taşıyan değişik tipte gemilere rastladık. Şimdiye kadar 200'e yakın batık tespit ettik. 450'nin üzerinde çapa bulduk. 50'ye yakın su altında kalmış mimari kalıntı tespit ettik."
Doç. Dr. Öztaş, Güney ve Kuzey Ege'deki deniz seviyesi ölçümlerini yapabilme imkanı bulduklarını da belirterek, "Sadece arkeolojik miras değil, jeofizikçiler ve biyologlarla birlikte, deniz seviyesi ve biyoçeşitliğe kadar geniş bir yelpazede, Türkiye kıyılarının geniş bir haritasını çıkarttık. Bu da bizim Türkiye batık envanterini coğrafi bilgi sistemi içinde bir yere oturttuk. Şu anda yaklaşık bin, bin 500 metre derinliklere kadar araştırmalarımızı gerçekleştirebiliyoruz. Altyapımız yeterli, bilgi anlamında da bu coğrafyada bir numarayız. Türkiye kendi karasularında yaptığı bu çalışmayla bir lider rol üstlenmiş durumda." diye konuştu.
Türkiye'nin eşsiz bir su altı zenginliğinin olduğuna dikkati çeken Özdaş, bu durumdan yabancı araştırmacıların da çok etkilendiğini kaydetti.
AA