"Medya 28 Şubat mağdurlarının adalet talebine kayıtsız kalmamalı"
Tüm Gazeteciler İnternet Medyası Yazarlar ve Yayıncılar Derneği, medyanın 28 Şubat ve FETÖ yargısı mağdurlarının adalet taleplerine kayıtsız kalmaması çağrısında bulundu.
Türkiye'nin birçok ilinde 28 Şubat ve FETÖ yargısı mağduru mahkûmların sorunlarını dile getirmek ve bu sorunlara çözüm bulmak amacıyla kurulan 28 Şubat ve FETÖ Yargısı Mağduru Aileleri İnisiyatifi'ne ve mağdurlar ile yakınlarına her kesimden destek gelmeye devam ediyor.
28 Şubat ve FETÖ yargısı mağdurlarının yeniden yargılanması gerektiğine işaret eden STK temsilcileri, 20-25 yıldır haksız yere cezaevlerinde olan bu mağdurlarının sesinin duyulması çağrısında bulundular.
Yıllardır haksız yere cezaevlerinde tutuklu bulunan 28 Şubat ve FETÖ yargısı mağdurlarının adalet ve yeniden yargılanma taleplerinin en doğal bir hak olduğunu belirten Tüm Gazeteciler İnternet Medyası Yazarlar ve Yayıncılar Derneği (TÜGİYAD) Başkanı Hacı Ali Doğan, İLKHA'ya yaptığı açıklamada, ortada bir adaletsizliğin olduğunu ve medya başta olmak üzere bu konuda herkesin duyarlı olması gerektiğini ifade etti.
"Medyanın bu konuda hassasiyet göstermesi gerekiyor"
Medyanın bu anlamda başarısız bir sınav verdiğine işaret eden Doğan, "İslami manada duyarlı olan bu medyamızın takdir edersiniz ki ülke çapında çok fazla etki gücü yok. Etki gücü olan medyada maalesef birtakım çıkar odaklarının güdümünde hareket ediyor. Bunun sebebini bizler bilemiyoruz. Ama maalesef ciddi anlamda bir samimiyet göremiyoruz. Yani işin temelinde hakkı çiğnenmiş insanlar var. Medyanın bu konuda hassasiyet göstermesi gerekiyor."çağrısında bulundu.
Her konuda olduğu gibi "Ceza indirimi" konusunda da Müslümanların göz ardı edildiğine dikkat çeken Doğan, "Benim için aslında şaşırtıcı bir durum değil. Çünkü biz bu ülkenin garipleriyiz ve bu ülkenin gerçekten mazlum insanlarıyız. Bizler ortalığı yakıp yıkan insanlar değiliz. Onlar da bunu biliyor. Bizler huzursuzluk çıkartabilecek potansiyeli olan insanlar değiliz. O yüzden de ne yaparlarsa yapsınlar, bu insanlar oturacaklar, ellerini açıp dua edecekler, başka yapacakları bir şey yok. Onun rahatlığıyla af meselesinde de yine maalesef Müslümanların sorunları ve dertleri göz ardı edilmiş oldu." dedi.
"Küresel ahtapotun adı bugün FETÖ'dür"
Türkiye'de suç kavramını üçe ayırdığını ifade eden Doğan, "Türkiye'de devlete karşı işlenen, şahıslara karşı işlenmiş ve bir de FETÖCÜ'ler ile derin yapılara karşı işlenmiş suçlar var. Şimdi devlete karşı suç işleyenler Ergenekoncular, Balyozcular, gezi eylemlerini yapanlar bunlar mazur görüldü ve bunların çeşitli mazeretleri gündeme geldi, affedildi. Hatta tazminatlar bile ödendi. Kişilere karşı işlenen suçlar bağlamında da mafyacılar, farklı çıkar grupları, rantiyeciler, bir takım bu tarz gruplar yine bu kapsamda af ediliyorlar. Yani toplum içerisinde ne kadar kötü hasletleri yapan insanlar varsa onları serbest bırakıyorlar. Fakat Türkiye'de İslami hassasiyeti olan insanlar çok daha büyük cürüm işlediler. Yani devlete karşı işlenen suçlardan daha büyük bir küresel ahtapotun Türkiye versiyonu olan FETÖ'ye karşı bir cürüm ortaya koydular. Bu küresel ahtapotun adı da bugün FETÖ'dür. Bu konuda maalesef ki Türkiye'nin kendine has bir takım sıkıntıları var. Kendine has bir takım dinamikleri var. O nedenle ben Müslümanların böyle bir 'af' konusu içerisinde değerlendirilmemesini doğrusu şaşırmadım. Çünkü bu beklediğimiz bir şeydi. FETÖ gibi bir örgüte karşı gelmek gibi büyük bir cürümü ortaya koyan kişilerin affedilmesini kanaatimce beklemek biraz saflık olur. Çünkü bu büyük bir suç. Türkiye'de FETÖ'ye karşı gelmek gerçekten maalesef kolay affedilebilir bir suç değil." ifadelerini kullandı.
"Başbağlar katliamında kim hangi cezayı aldı?"
Madımak olayında düzmece bir yargılamayla cezaevlerine atılan ve çeyrek asırdır zindanlarda tutulan Sivas Davası mağdurlarının durumuna dikkat çeken Doğan, "Bu anlamda gerçekten işin hazin bir tarafı Sivas davası mağdurlarının dosyalarını incelediğimizde yani aklı başında bir insanın gerçekten hayret etmemesi mümkün değil. Adam İstanbul'da olduğunu resimleriyle beyan ediyor, belgeliyor, bu adam halen cezaevinde yatıyor. Olayların olduğu gün orada olmadığını kanıtladığı halde orada yatıyor. Fakat ben soruyorum; Başbağlar katliamında kim hangi cezayı aldı? Başbağlar katliamını yapan, Müslümanları katleden, evleri yakan o şebekenin, o terör örgütünün mensuplarına kaç yıl ceza verildi? Şu an nerede yatıyorlar? Bu sorularımızın maalesef halen cevabı yok. Çünkü orada katledilenler ne Balyozculardı ne Ergenekonculardı ve ne de FETÖ'cülerdi. Orada katledilenler bu vatanın öz evlatlarıydı. Öz yurdunda garip öz vatanında parya olan insanlardı. Dolayısıyla da onların katledenlerin katillerinin herhangi bir ceza almasını beklemek de biraz acı bir durum ama maalesef beklediğimiz bir şey değil." diye konuştu.
"Şehmus Alpsoy artık kamuoyunun yakından tanıdığı bir isim"
28 Şubat'ın o karanlık döneminde sırf camide Kur'an-ı Kerim dersi veren mütedeyyin kişilere yönelik "Hizbullah" adı altında operasyonlar yapıldığını ve binlerce insanın da haksız ve hukuksuz bir şekilde cezalandırıldığına dikkat çeken Doğan, "Diğer taraftan 'Hizbullah' adı verilen bir dava var ki; konuyla alakalı da çok ciddi iç acıtıcı şeyler var. 'Hizbullah' suçlamasıyla cezaevlerinde kanser hastası olduğu halde yatan o kadar çok insan var ki kanser hastası olduğu halde yani ölümle hayat arasında ufak bir çizgide hayat sürdüğü halde Şehmus Alpsoy artık kamuoyunun yakından tanıdığı bir isimdir. Maalesef bu konuda yani yeniden yargılansa belki tazminat kazanacak. Ama maalesef şu anda da hiçbir hakları kendisine verilmiş değil ve cezaevinde çilesini dolduruyor." şeklinde konuştu.
Hizb-ut Tahrir davasındaki skandallara da dikkat çeken Doğan, "Bu insanlar ömürleri boyunca ellerine silah almamış ve şiddete başvurmamış. Düşünce felsefelerinde de böyle bir şey yoktur. Ama maalesef Türkiye'de 'terör örgütü' olarak nitelendiriliyorlar ve çeşitli cezalara çarptırıldılar."diye belirtti.
"FETÖ'cü oldukları ortaya çıkan bir takım unsurlar büyük bir kumpas gerçekleştirdiler"
FETÖ'nün kendisine muhalif olarak gördüğü bütün kesimleri devletin gücünü kullanarak imha yoluna gittiğini, bunlardan birisinin de Şahmerdan Sarı olduğunu belirten Doğan, "Diğer yandan Vasat davasıdır. Vasat kelimesi Kur'an-i bir kavramdır. Dengeli, adil, orta yolu benimseyen bir anlayışı temsil eder. Şiddete matuf değil, irşad ve tebliğe matuf bir fikriyatın ortaya konması adına çıkan bir derginin ismiydi bu isim. Sonra da birtakım derin mihraklar yani bugün FETÖ'cü oldukları ortaya çıkan bir takım unsurlar Şahmerdan Sarı Hoca özelinde bu insanlara büyük bir kumpas gerçekleştirdiler. Birçok insan yıllarca cezaevinde yattı. Şahmerdan Hoca 10 yıl içerde yattı. O davada savcının 'Şahmerdan Hoca'nın isnat edilen suçla alakası yok ama isteseydi engel olabilirdi.' şeklinde bir ifadesi vardı ve buna rağmen maalesef Şahmerdan Hoca bir takım derin yapıların ısrarıyla 10 yıl içerde yattı. Çıktığında da tekrar bu insanları takibe başladılar, tekrar dosyalar hazırladılar ve yine cezaevine koydular." diye belirtti.
"Bu insanların yeniden yargılama taleplerinin karşılanması gerekiyor"
28 Şubat ve FETÖ yargısı mağdurlarının af değil adil bir yargılanma talep ettiklerini belirten Doğan, bu taleplerinin bile dikkate alınmadığını ve bunun bir adaletsizlik olduğunu vurguladı.
Doğan, "Türkiye'de o kadar çok yoğun mağduriyetler var ki bunun sayısı yüzlerle ifade ediyor ve 600 tane mağdurdan bahsediliyor. Fakat şu anda bu insanların mağduriyetleri giderilmektense maalesef toplum içerisinde en ağır suçları işleyen, gerçekten cezayı hak eden bir takım gruplar, bu af yasasıyla çıkmış olacaklar. Bu 600 mağdur aslında 'Bizi affedin de bir daha böyle bir suç işlemeyelim.' tarzında bir talepleri yoktur. Zaten bir suçları yok ki; bir suç işlemiş de değiller. Bu insanlar; 'Bizi yargılayanlar düşmanlarımız. Bizi yargılayanlar hukuk önünde bizi eşit görmediler. Hukuk önünde bize adaletli bir muameleyle yargılamadılar. Bu insanların bir kısmı şu an cezaevinde, bir kısmı yurtdışında firarda. Bu insanların yargılamalarını iptal edin.' talebinde bulunuyorlar. Dolayısıyla bu bir hakkın iadesi talebidir. Yoksa af suçlu insanlar için gündeme gelen bir meseledir. Suçu olmayan bir insan için affın gündeme gelmesi dahi söz konusu olmaz. Bu insanların yeniden yargılama taleplerinin karşılanması gerekiyor ve kamu vicdanını rahatlaması için bu insanların gerçekten acil bir şekilde yargılanıp gerçek manada haklarının iade edilmesi gerekiyor. (İbrahim Koçyiğit, Cemil Özdaş-İLKHA)