Üniversiteye hazırlık futbol müsabakası gibidir
NLP`yi belki duymuşsunuz. Bir kişisel gelişim teorisidir NLP. Adı İngilizcedeki &`;Neuro Linguistic Programming” kelimelerinin baş harflerinden gelmektedir.
Bu kelimelerin Türkçe karşılığı “Sinir Dili Programı”dır. Ama pek kullanılmaz, sadece kısaltılmasıyla bilinir Türkçede.
Teori, kısaca şu: “Başarı, bir tesadüf değildir! Her insan başarılı olabilir. Bazı insanlar başarılı olmayı farkında olmadan öğrenirken bazıları yine farkında olmadan başarısız olmayı öğrenmektedirler. Başarıyı öğrenmek için, pozitif bakışlı olunmalı. Bunun için neyin, nasıl kötü yapıldığı üzerinde durmak yerine neyin, nasıl iyi yapıldığı üzerinde yoğunlaşmak gerekir.”
Bu teorinin Türkiye’deki en önemli ve ilk temsilcilerinden biri eğitimci Oğuz Saygın’dır.
Öğretmenliğim sırasında, başka arkadaşlarla birlikte iki farklı kursuna katılma imkanı bulduğum Oğuz Saygın, hayattaki bütün sınavlar gibi üniversiteye hazırlığı da hep futbol müsabakasına benzetiyordu.
Sahanın sağında ve solunda seyirciler var… Tarafların parayla tuttukları çığırtkanlar var… Sahanın bir kenarlarında göl durumunu gösteren levhalar var…
Seyirci bağırıyor, hakaret ediyor, çığırtkanlar hakemi suçluyor, oyunda şike var, diyor. Sesler birbirine karışıyor, tezahüratlar sıradan bir insanın sinirlerini alt üst ediyor. Oysa profesyonel oyuncu, sadece hedefine kilitleniyor, tepkisini tamamen müsabaka sonrasına saklıyor.
Ne hakaretler onu yavaşlatıyor ne “Oyunda şike var, müsabaka iptal edilir” bağırışları durmasına neden oluyor ne de daha oyun tamamlanmamışken “Oyunu biz kazandık, oyun bitti” diyen kendi taraftarı onu rehavete sürüklüyor.
O, oynamakla görevlidir ve sadece görevini yapıyor. Bütün duygularını maç bitinceye kadar, denetim altında tutuyor. Aklını sadece oyun kurma üzerine yoğunlaştırıyor ve bedenini yalnızca takımını başarıya götürmek için kullanıyor. Bunu başardıkça takımı kazanıyor, kendisi kazanıyor.
Bugünlerde tam anlamıyla profesyonel öğrenci olmak durumundayız. Resmen oyun sahasına atılmışız, siyasi amaçları olan iki tarafın ortasında sınava hazırlanıyoruz.
Oyunda şike var, hakem taraf tutuyor, bu oyun iptal edilecek diye bağırıyor bir taraf ve iddialarını mahkemeye kadar götürmüş durumda.
Diğer taraf ise iddiaları yalanlıyor. Sonucu bekleyin, diyor.
Biz, ne bu tarafı dinleyeceğiz ne o tarafı.
Sadece çalışmamıza kilitleneceğiz. Hedefimiz büyük. Okuyarak ümmetimiz, toplumumuz, ailemiz ve kendimiz için hayırlı bir mü’min olmak, netice itibariyle ilahi rızayı bu yolda kazanmaktır.
Önümüzde LYS var. YGS ne olursa olsun LYS yapılacak.
Sınav bir yarıştır, bu yarışta çalışanlar hiçbir zaman kaybeden olmadılar. Çalışanlar er veya geç mutlaka kazandılar. Tarafların iddia ve naralarına aldırış etmeden çalışanlar bu sınavda da kazanacak.
Hile var yok, sınav iptal edilir edilmez, bu belirsiz. Kesin olan tek şey var: Çalışan, hep kazanır. Bugün veya yarın çalışmasının karşılığını alır.
Biz, kendimizi tarafların tartışmalarından uzak tutup çalışmamıza devam edersek kesinlikle kazanacağız, öne geçeceğiz.
Allah (cc) yardımcınız olsun…
Abdulkadir Turan / Doğruhaber