Dönüş yürüyüşleri Ya sonrası?
18 yıl önce Aksa İntifadası başladı. Bu, Filistin halkının ikinci intifadasıydı. Giderek gelişen intifada zamanla düşmanla silahlı mücadeleye dönüştü. Filistinliler geçen hafta bunun yıldönümünü kendi yöntemleriyle ihya ettiler. Direnişe bağlı olduklarını deklare ederek andılar. Bu kez intifadayı “Büyük Dönüş Yürüyüşleri” tanımlamasıyla gerçekleştiriyorlar: Bu yürüyüşler işgale karşı bulunmuş harika bir yöntemdir. Hiçbir şekilde taşlı intifadadan aşağı değildir. Çünkü Filistinliler bu yürüyüşlerle işgalciye ve dünyaya davalarının diri olduğunu hatırlatarak düşmanla yeni bir hesap açtılar. Üçüncü ve dördüncü intifadayı başlatma sorununun olmadığını, teslim olma veya boyun eğme gibi bir yolun da önlerinde olmadığını gösterdiler.
Filistin halkı Cuma günü (28 Eylül) 8 şehit vererek yola devam ettiğini gösterdi. Mart ayından şimdiye kadar ise Cuma şehitleri hariç 186 şehit ve 20 binden fazla yaralı verdi. Dönüş Yürüyüşleri geçen Cuma belki de en kanlı günlerinden birini yaşadı. Zira işgal güçleri keskin nişancılarla kasıtlı olarak göstericileri hedef aldı ve sekiz kişiyi şehit etti. İşgalcinin itirafıyla bu Cuma, halkın en fazla katılım gösterdiği Cuma idi.
Hayat ve direniş fışkıran bir halkın karşısındayız. Mahmud Abbas`ın BM kurulunda kabul ettiği barış projesine karşı, direnişe bağlı kalması nedeniyle karşılaşacağı sıkıntılardan korkmayan bir halk var. Cuma günü halkın bu kadar kalabalık katılım göstermesi Abbas`ın BM`deki konuşmasında yansıttığı zayıflığa belki de bir misillemeydi.
Abbas`ın konuşma yaptığı minber, Gazze halkının sınırında direniş projesi kapsamında akıttığı bir damla kana bile denk değildir.
Aksa İntifadası Cumasında, şehitleri uğurlarken ve Abbas`ın BM`de yaptığı teslimiyetçi konuşmada Gazze`yi tehdit ederken ve işgalci de Gazze sınırında göstericilere yönelik katliam yaparken akla şu soru geliyor:
Acaba Dönüş Yürüyüşlerinde elde edilen kazanımlar üzerinde inşa edilecek ulusal bir programa mı ihtiyacımız var?
Filistin halkı çok şeyler sundu. Daha fazlasını da vermeye hazırdır. Ancak sorun bunun, Gazze konusunda hayata geçirilecek, Abbas`ın Gazze`ye yönelik tehditlerinin önünü kesecek, işgalciye işlediği cinayetlerin bedelini ödetecek, 2014 yılında meydana gelen savaştan sonra varılan ateşkese bağlı kalmadığını ortaya koyacak ulusal bir projeye nasıl dönüştürüleceğidir.
Bütün bunlar bizi ‘peki daha sonra ne olacak?` sorusunu sormaya zorluyor. Bunun cevabı, çok önemli bir aşamada bulunan Filistinli gruplardadır. Bu grupların Dönüş Yürüyüşlerinin amaçlarını gerçekleştirmek için halka liderlik etmeleri, işgalciyle Abbas`ın hazırlık yaptıkları gelecek aşamada bu halkı muhtemel gelişmeler karşısında korumaları gerekmektedir.
Çok sayıda şehit olmasına, işgalcinin sınır ihlali yapmasına ve Abbas`ın Gazze`ye yönelik tehditlerine rağmen arabulucu durumundaki çevreler suskun kalmayı tercih ediyorlar.