28 Şubat mağdurları için adalet çağrısı
MAZLUMDER Adana Şubesi, yıllardır haksız ve suçsuz yere cezaevinde tutuklu bulunan 28 Şubat ve FETÖ yargısı mağdurları için adalet çağrısında bulundu.
Ocak ayından bu yana her ayın 28'inde, 28 Şubat mağdurlarının yeniden yargılanmaları için basın açıklamalarında bulunan MAZLUMDER, bu ayki basın açıklamasında son günlerde üzerinde konuşulan yeni af tasarısını gündemine aldı.
Bu kapsamda MAZLUMDER Adana Şubesi tarafından bir basın açıklaması düzenlendi. İnönü Parkı'nda düzenlenen basın açıklaması öncesi gündemdeki "Af tasarısı" ile ilgili değerlendirmelerde bulunan MAZLUMDER Adana Şube Başkanı Mehmet Ali Önal, 28 Şubat ve FETÖ yargısı mağdurlarının yeniden yargılanması gerektiğini söyledi.
MHP tarafından meclise sunulan "Af" tasarısının içerisinde cezaevlerinde unutulan 28 Şubat mağdurlarının yer almadığını belirten Önal, "Peki, kimler yer alıyor? Devlete karşı işlenen suçlar değil, şahıslara karşı işlenen suçlar yer alıyor. Bu suçlar da belirtildiği üzere maalesef kişilere karşı işlenen hırsızlık, cana kast, adam yaralama, kalpazanlık veya tüm bu suçlardan dolayı insanların af kapsamına alabiliyorlar. Ancak hali hazırda 90'lı ve 2000'li yılların o karanlık dönemlerinde haksız ve hukuksuz bir şekilde cezaevlerine atılan ve maalesef mahkûm edilen, genç yaşlarında cezaevine girip, hali hazırda şu anda 40 yaşını aşkın mahpusların olduğunu, çocuk olarak girdiği cezaevinde şu anda yetişkin bir genç olan, siyasi fikirli düşüncelere sahip olan insanların cezaevlerinde unutulduğunu düşünüyoruz. Bu nedenle siyasi erkin ve aynı zamanda siyasi partilerin de bunları af kapsamına alması, en azından yeniden yargılanma talepleri dikkate alınmalıdır." dedi.
Yaptığı değerlendirmenin ardından MAZLUMDER Genel Merkezi tarafından konu ile ilgili hazırlanan basın açıklamasını okuyan Önal, 28 Şubat döneminde mağdur olan mahkûmların serbest bırakılarak yeniden adil bir şekilde yargılanmaları talebinde bulundu.
Türkiye'de 16 Nisan 2017 tarihinde gerçekleşen referandum sonrasında köklü bir sistem değişikliğinin yaşandığını, 24 Haziran 2018 tarihinde gerçekleşen seçim ve sonrasında bu sistem değişikliğinin fiilen hayata geçtiğini belirten Önal, şunları söyledi:
"Bu kadar köklü değişikliklerin ve gerek 28 Şubat'ın brifingli yargı süreçlerinde, gerekse paralel yargı süreçlerinde hukukun silah olarak kullanıldığına ilişkin oluşan netliğin bir gereği olarak yargı alanında ve özellikle cezaevlerine yönelik bir takım düzenlemelerin yapılması da artık kaçınılmazdır. Yaşanan değişikliklerin ve oluşan netliğin bir gereği olarak, özellikle devlete karşı işlenmiş ya da işlendiği iddia olunan suçlar yönünden ciddi bir düzenleme yapılması gerekmektedir. Bugüne kadar her fırsatta dile getirdiğimiz üzere, af talebinde bulunmayan siyasi mahpusların ve özellikle brifingli ve paralel yargı mağdurlarının yeniden yargılanması hukuki ve ahlaki bir zorunluluk halini almıştır."
Bu meselenin bir türlü çözülemediğinin altını çizen Önal, "Bugüne kadar çok şey söylenmiş olmasına rağmen bu mesele bir kangren olarak ortada durmaktadır. Meclis gündemine sunulan af teklifinin de bu meseleyi çözme kabiliyeti olmadığını gözlemlediğimiz bu günlerde ise tekrar tekrar vurgulamak gerekir ki devlet ancak kendisine karşı işlenen suçları affedebilir. Hukukun da, adaletin de, mantığın da gereği budur. TBMM'ye sunulan teklifle, kişilere karşı işlenen bir kısım adli suçların af bağlamında tekrar gündeme getirilmesi karşısında, asıl olanın cezaevlerini boşaltmak değil, adil bir yargı zemini inşa etmek olduğu gerçeğinden de hareketle 28 Şubat'ın brifingli yargısının kararlarıyla hapsedilen mazlumların tahliyesi öncelikli meseledir. 28 Şubat'ın tahkim ettiği zemine basarak büyüyen paralel yargının kararlarıyla hapsedilen mazlumların tahliyesi öncelikli meseledir. Brifingli ve paralel yargı zemininde oluşan önyargılar ve bu önyargılarla oluşturulan içtihatlarla halen devam eden yargı zulümlerine son vermek öncelikli meseledir." şeklinde konuştu.
Basın açıklamasına MAZLUMDER üyelerinin yanı sıra HÜDA PAR Adana İl Başkanı Veysel Yavuz ve partililer ile kentteki bazı sivil toplum kuruluşları da destek verdi. (İbrahim Koçyiğit, Cemil Özdaş - İLKHA)