FETÖ kumpaslarının görülmeyen mağdurları -3
Bir taraftan FETÖ kumpasları sonucu mahkûm edilmiş hayatlara dair her gün yeni bir trajik hikâye ortaya çıkarken, diğer taraftan mağduriyetlerin giderilmesine ilişkin yetkili mercilerin adım atmaması kamu vicdanını yaralıyor.
Ele geçirdiği devlet gücü ve imkânlarıyla kendine engel gördüğü İslami camialara yönelik sayısız komplo ve kumpaslara imza atan FETÖ'nün, zulümlerini kimi zaman hukuk şemsiyesi altında kılıfına uydurduğu, mızrağın çuvala sığmadığı zamanlarda da illegal yöntemlere başvurduğu, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından net bir şekilde görüldü.
Özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi başta olmak üzere, Türkiye'nin farklı bölgelerinde İslami çalışmalar yürüten kişi ve kurumların haksız ve hukuksuz gerekçelerle mahkûm edildiği ortaya çıktı.
Süreç içerisinde Ergenekon ve Balyoz gibi Kemalist ulusalcı kesimin yargılandığı kimi davalarda söz konusu şahıslar yeniden yargılama yoluyla beraat ettirilirken, İslami camialara yönelik FETÖ komploları ısrarla görmezden gelindi.
Kumpas mağdurları adaletin tecelli edeceği günü bekliyor
Gerek 28 Şubatçıların gerekse de FETÖ'nün komplo ve kumpaslarıyla cezaevine konan masum insanlar, adaletin tecelli edeceği günü beklerken, ailelerse mağduriyetleri görmeyenlere seslerini duyurmaya çalışıyor.
Cumhurbaşkanının defalarca dillendirdiği, Meclis'te defalarca gündeme gelen bu hukuksuzluklar karşısında somut bir adli, idari ya da yasal adım atılmamış olması ciddi çelişkiler barındırıyor.
28 Şubat, hemen her çevre tarafından "darbe" olarak adlandırılıyorken; 28 Şubatçılardan bir kısmının darbeciliği mahkeme tarafından da tescil edilmiş ve onlara müebbet hapis cezası verilmişken; 28 Şubatçı hâkim ve savcıların brifingli ya da paralel yargının elamanları olduğu tespit edilmiş ve kritik mahkemelerde görev yapanlar ya ihraç edilmiş ya da tutuklanmışken; örgütçülerin başka kişileri örgütçü diyerek soruşturduğu ve cezalandırdığı ortaya çıkmışken 28 Şubat süreci yargılamalarına meşru yargılama muamelesi yapılıyor. Çocukları babasız, anneleri evlatsız bırakan bu sorun çözülmüyor.
Mahkemeler bu sorunu çözmek zorunda
Kendilerini tutuklayanlar, tutuklu hale geldiği halde af talebinde bulunmayan, vakur ve onurlu bir duruşla haklarını arayan FETÖ mağdurlarının ve bu insanların ailelerinin hak taleplerine kulak vermek ve gereğini yerine getirmek, açıktır ki başta yargı, hükümet ve TBMM olmak üzere herkesin üzerine düşen önemli bir görev haline gelmiş durumda.
Brifingli yargılamaların kötü mirasını devralan mevcut mahkemeler, iş yoğunluğu bahanesini bir tarafa atarak, gerekirse gecelerini gündüzlerine katarak bu sorunu çözmek zorundadır. TBMM, Meclis'te birinci parti olan AK Parti ve ana muhalefet partisi olan CHP de 28 Şubat mağdurlarının sorununu "öncelikli mesele" haline getirmeli, sorunun çözümünü sağlayacak yasal düzenlemeleri bir an önce yapmalı.
Bu insanlar İslam'ın izzetini korumak ve savunmak adına zindanlardadırlar
28 Şubat sürecindeki siyasi yargı kararları iptal edilerek, 28 Şubat'ın brifingli, siyasi yargılamaları yok sayılmalıdır. 28 Şubat mahpusları hiçbir bahane ya da erteleme olmaksızın derhal serbest bırakılmalıdır. Yıllardan beridir bu insanlar cezaevlerindedir. Bunların cezaevinde olmalarının sebebi, 28 Şubat ve FETÖ yargısıdır. Bu zulmün devam etmesi, insanlık ve adalet namına büyük bir ayıptır. Bu insanlar İslami hassasiyetlerinden dolayı, İslam'ın izzetini korumak ve savunmak adına, zulme sessiz kalmadıklarından dolayı zindanlardadırlar. İslami yaşamı istedikleri için kimisi 30 yılı aşkındır cezaevinde tutulan bu insanların halen bırakılmamaları anlaşılır değildir. Yıllardan beridir cezaevlerinde tutulan bu insanlar ile birlikte aileleri de cezalandırılmaktadır. Hatta kimisinin anne ve babası, onlar cezaevlerindeyken çocuklarına hasret vefat ettiler. Kimi mahkûmlar da cezaevlerindeki kötü koşullardan dolayı içerden çıktıktan sonra hayatını kaybetti. Dolayısıyla bu zulüm bir an önce son bulmalıdır.
Bu insanlara yapılan zulüm apaçık ortadadır
Bugün yüzlerce Müslüman, İslam'ın, Müslümanların izzetini muhafaza ettiği için cezaevindeyse, bu ülkede yaşayan Müslümanlar, İslami düşünceyi benimseyenler bir kez daha imanını ve diğer geri kalanlar da vicdanlarını sorgulamalıdır. Bu insanlara yapılan zulüm apaçık ortada olduğu halde haksız bir şekilde hâlâ içerde tutulmaları kabul edilebilir değildir. Örgüt üyeliğinden dolayı cezaevlerine atılan veya darbe girişiminden sonra ülkeyi terk edenler tarafından haksız bir şekilde, komplolar neticesinde cezaevine atılan ve 20 yıldan fazladır tutuklu bulunanlar için adaletin tecelli etmesi kamuoyunun vicdanı rahatlatacaktır.
Cezaevlerinde olan bu insanlar kaderlerine razı olabilir ama bu razı olma hali haksızlığı, zulmü kabul ettikleri anlamına gelmez. Bazıları içerisinde bulundukları dönemde meşru müdafaa sınırları içerisinde bir takım eylemlerde bulunmuş, bazıları ise herhangi bir eylemin içerisinde olmadığı halde o dönem tamamen siyasi saiklerle çok ağır cezalara çarptırılmıştır.
Mağduriyetlerin giderilmemesi noktasında kimsenin bir mazereti yoktur
Dün haksızlığa ve hukuksuzluğa karşı her ne kadar bir mücadele varsa da bugün bu imkânlar, bu ortam değerlendirildiğinde mutlaka ve mutlaka bir şeylerin yapılması gerekir. Yani sadece "Size yapılan haksızlıktır, zulümdür." demekle bu iş düzelmez. Artık kamuoyu oluşturmak, etkilemek değil, hem çözüm odaklı konuşmak hem de bir takım eylemler yapmak gerekiyor. Bugünkü yetkililerden de bunu istemek lazım. Çünkü bugün kimsenin bir mazereti yok. Düne kadar bu dosyalarla ilgili haksızlıkları, hukuksuzlukları kabul edenler, "Yargıya talimat veremiyoruz.' diyenler, bugün istediklerini yapabiliyor. Bu haksızlık bu hukuksuzluklar karşısında artık hiçbir mazeretleri yok. Derhal siyasi iradenin ortaya konulması gerekiyor, yeniden yargılama ve yeniden yargılamaya başlanıldığı zaman da infazların durdurulması gerekiyor.
Gelinen süreçte FETÖ ve ondan önce de 28 Şubat cuntacılarının türlü komplo ve kumpaslarla derdest edip mahkum ettiği, yıllarca büyük acılar yaşattığı, İslami hizmetleriyle tanınan kişilerin aileleri "28 Şubat ve FETÖ Yargısı Mağduru Aileler" olarak bir inisiyatif çatısı altında bir araya gelerek yaşanan zulümlerin boyutlarını dile getiriyor.
Aileler, ya adil bir yargılama ya da Meclis Genel Kuruluna sunulan ceza indirimi tasarısından kendi yakınlarının da istifade ettirilmesini istiyor. Yaşadıkları sorunları her platformda ifade eden bu insanlar, adaletin bir gün muhakkak tecelli edeceğine inanıyor. (İLKHA)