"Suriye`de 6 yılı aşan bir vahşet devam ediyor"
Bingöl İslami Kardeşlik ve Dayanışma Platformu tarafından başta Suriye olmak üzere İslam coğrafyasında devam eden zulümler hakkında basın açıklaması yapıldı.
Bingöl İslami Kardeşlik ve Dayanışma Platformu öncülüğünde basın açıklaması düzenleyen onlarca STK, İslam coğrafyasında Müslümanlara yönelik devam eden saldırılara tepki göstererek, saldırılarının çoğunlukla işgal, katliam ve ambargo şeklinde yoğunlaştığını belirttiler.
Platform adına yapılan açıklamada, "İslam ümmeti, Kurban Bayramı öncesi başlayan ve bugünlerde artarak devam eden bir şer ittifakının tazyik ve saldırılarını yaşıyor. Bu saldırılar İdlip, Yemen ve Filistin başta olmak üzere İslam coğrafyasının tamamını kuşatmış bir durumdadır. Saldırılar çoğunlukla işgal, katliam ve ambargo şeklinde yoğunlaşmaktadır." denildi.
"Suriye'de 6 yılı aşan bir vahşet var"
Suriye'de 6 yılı aşkındır bir vahşetin yaşandığı açıklamada, "Rusya, ABD başta olmak üzere emperyalist ülkelerin yerli işbirlikçileriyle önce parselledikleri ve ardından birbirine nöbet devredercesine mezarlıklar memleketine çevirdikleri virane, harap bir Suriye gerçeği var. Rusya, Esed zalimi ve destekçileri İdlib'e yönelik son savaş için hazırlıklarını yapıyor. Peki, İdlib'te kim yaşıyor? Çoluk çocuk, yaşlı genç, kadın erkek ve muhalif grupların son sığınağı olan İdlib'te 3 milyonu aşkın insan yaşıyor. Son sığınak İdlib'e yönelik operasyon hazırlığına girişen zalim Esed rejimi, İdlib yakınlarındaki askeri yığınaklarını kuvvetlendiriyor. Muhalifler ise sadece tünel, hendek ve siperler kazarak olası saldırılara karşı savunma pozisyonu alıyor. Olası bir katliam korkusu yaşayan sivil insanlar, kent merkezlerini çoktan boşalttı. Halk otobüslerle kırsala göç ederken, göç Türkiye sınırına kadar dayandı." denildi.
Katliama uğrayan Suriye şehirleri için bundan önce sessiz bir çığlık olmaktan öte bir şey yapılmadığı ifade edilen açıklamada, şu anki çağrılarının bir çığlıktan ziyade, sorumluluk ve yetki sahiplerini vicdana getirecek ve harekete geçirecek bir adım olmasının umut edildiği ifade edildi.
Açıklamanın devamında, "Ülke olarak bu yeni katliamdan kaçacak olan yüz binlere, hatta milyonlara ensar bilinciyle kucak açacağımızdan, yardım eli uzatacağımızdan şüphemiz yok; ama bu yetmeyecek ve zalimleri engellemeyecektir. ABD ve AB belki katliam ve zulüm sırasını Rusya ve işbirlikçilerine devrettiği için sözde bir müdahaleye başvuracak; ama bu asla katliamı önlemeye, durdurmaya yönelik değil, sadece kendi nüfuzunu kollamaya yönelik olacaktır." ifadelerine yer verildi.
"Allah korusun göz göre göre bir katliam geliyor"
"Allah korusun göz göre göre bir katliam geliyor ve elimiz kolumuz bağlı çaresizce bekliyoruz." yaşanan kaygının dile getirildiği açıklama şöyle sürdü:
"Muhaliflerin toplandıkları son şehir, son bölge olan İdlib için bir şey yapılamaz mı? Sürdürüldüğü söylenen görüşmelerden bir netice alınamaz mı acaba? Her şeyden önemlisi, başta Suriyeli muhalifler olmak üzere bizler gibi Müslümanların böyle neticelenen bir kıyamdan çıkaracağı dersler neler olmalı? Biliyoruz zalim zalimliğini, kâfir kâfirliğini yapacak ama Müslümanlar da bir an önce ferasetle ve basiretle donanmalıdır artık. Biz yine de Rabbimizden Müslüman ülke yöneticilerine vereceği bir bilinç ve cesaretle İdlib'i ve tüm mazlum beldeleri muhafaza etmesini niyaz ediyoruz! Yemen'de yaşananların da en az Suriye kadar önemli olduğunu ve doğru okunması gerektiğini vurguluyoruz. Ağustos ayı boyunca da Yemen'den çok sayıda kadın ve çocuk katliamlarını okuduk basından. Mart 2015'ten beri iç savaşın hüküm sürdüğü Yemen'de pazar yerleri, okullar, düğün ve taziye evleri, otobüsler özellikle hedef gözetilerek katliamlar yapılıp duruluyor. Sadece 9 Ağustos'ta, Suud uçaklarından atılan bir Amerikan bombası ile bir otobüs vuruldu. 40'ı çocuk, 50 sivil katledildi. Bütün savaşlarda en çok zarar görenler, her zaman siviller, masumlar, çocuklar oluyor. Sivillerin özellikle tercih edilerek hedefe konulması, Yemen savaşının en önemli özelliği olarak öne çıktı."
"Bu saldırılarda her ne kadar başat rol yerli işbirlikçilere verilmiş olsa da asıl stratejist Amerika'dır." denilen açıklamada, "Amerika yeni konseptini her ne kadar Ortadoğu barışı olarak ifade etse de aslında amaç Ortadoğu denilen İslam coğrafyasını yine İslam ülkelerinin imkânları ve elleri ile yakıp yıkmaktır. Başta Suud, Türkiye, İran ve Pakistan olmak üzere İslam ülkeleri bu tuzağa düşmemelidir. Mezhep, ırk, menfaat vb. lokal hususları öne çıkarıp ittifakı elden bırakmamalıdır. Aksi halde Suriye'yi, Yemen'i, Arakan'ı yakan ateş ve haritadan silmek üzere olan katliam furyası bizi es geçmeyecektir." uyarısında bulunuldu.
"Filistinliler 70 yıldır İsrail zulmü altında yaşamlarını sürdürüyor"
Açıklamanın devamında, "Siyonist İsrail, 70 yıldan beri Müslümanları kışkırtmak amacıyla Mescid-i Aksa etrafında yaşlı, genç, kadın çocuk demeden katliamlarına devam ediyor. İsrail devleti ve askerleri, kirli postallarla Kıble Camii'nin içinde terör estirip ibadet eden insanlara gaz bombalarıyla ve plastik mermilerle saldırarak, camide bulunan Kur'an-ı Kerim'leri yerlere atıp üstlerine basarak hukuksuzluğa hız kesmeden devam etmektedir. Filistin'e, Gazze'ye uygulanan abluka ve ambargo her geçen gün ağırlaşmaktadır. 70 yıldır hakları, toprakları, vatanları, canları, malları gasp edilen Filistinliler, İsrail zulmü altında yaşamlarını devam ettirmeye çalışıyorlar. 15 Mayıs günü Büyük Felaket Nakba'nın 70. yıl dönümüydü. Filistinliler, kadınlarıyla ve çocuklarıyla son beş aydır Büyük Dönüş Yürüyüşü gerçekleştiriyorlar. İşgalci İsrail ise ateş açıp masum insanları, çocukları ve yaşanan olayları dünyaya aktarmak isteyen basın mensuplarını öldürüyorlar. Olayların başlangıcından bugüne kadar İsrail askerlerinin kurşunlarıyla ve müdahalesiyle yüzlerce kişi şehit edildi, on binlerce kişi de yaralandı. Filistin, Kudüs, Gazze... Ümmetin acılı, sancılı halinin asıl adresidir. Belki de İslam coğrafyalarının kurtuluşuna veya Allah muhafaza yıkımına merkez bir noktadır. Ümmetin içine yayılan fitnenin, beldelerimizin işgalinin, ittifaklarımızın ihtilafa, ihtilaflarımızın düşmanlığa çevrildiği ifsadın ana kaynağı Siyonizm'dir. Kanser hücresi hükmünde olan Siyonist ve evangelist düşmanlığın iyi bilinmesi lazımdır." ifadelerine yer verildi.
"Türkiye'ye karşı uygulanan ekonomik savaş küresel emperyalizmin bir başka saldırı çeşididir"
Son günlerde Emperyalist Amerika'nın Türkiye'ye karşı uyguladığı ekonomik savaş küresel emperyalizmin bir başka saldırı çeşidi olduğu belirtilen açıklamada, son olarak şöyle denildi:
"ABD'nin mahalle kabadayısı gibi racon kesmesi bir tarafa bu saldırı, haksızlıktan beslenen yerli fırsatçılar mantar türer gibi türedi. Amerika'nın tehditleri ve yaptırımları sonrası hızla yükselen dolar, ülke içindeki kötü niyetlileri de harekete geçirdi. Dolar ile hiçbir bağlantısı olmayan ve tamamen yerli üretim ürünlerde dahi doların yükselişi bahane gösterilerek zamlar yapılıyor, fiyatlar ve kurlar üzerinde oynamalar oluyor, istifçilik, karaborsa, tefe ve faiz lobileri birer ahtapot gibi halkı boğmaya çalışıyor. Hükümetin de güçlü bir şeklide direnemediği, ileriye dönük kuvvetli adımlar atamadığı bu sürecin de Suriye, Yemen, Filistin işgallerinden ayrı düşünülmemesi lazımdır. Küresel güçlerin ve iç dinamiklerin el ele yürüttüğüne inandığımız bu ekonomik kriz savaşında yöneticilerin, sivil toplumun ve halkın hak ve adalet bilinciyle hareket etmesi elzemdir. 'Eliyle, diliyle düzeltme veya kalbiyle buğz etme' nebevi şiarından hareketle kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun bir kötülüğü, haksızlığı, zulmü kabul etmediğimizi söylüyor. Hakkın ve haklının yanında olma tavrımızı tüm açıklığıyla ortaya koyuyoruz. Kınayıcıların kınamalarından, zalim ve işbirlikçilerinin tehditlerinden çekinmeden 'malımızla, canımızla, mesai ve imkânlarımızla' mazlumların yanında olduğumuzun bilinmesini istiyoruz." (Nihat Kanat-İLKHA)