• DOLAR 34.55
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3006.52
  • ...

EKONOMİ SERVİSİ

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, döviz kurlarının geldiği bu noktada tarımda ithalat yapmanın artık cesaret isteyeceğini bildirerek, “daha fazla üretmek zorundayız. Bunun içinde mazot, gübre, ilaç, tohum ve yem gibi girdilerde çiftçiye verilen destek artırılmalıdır. Döviz kurları bu seviyedeyken, ülkemiz dış ticaret açığı kaynaklı bir cari açık problemi yaşıyorken, iç üretim artırılmalı, ithalattan kaçınılmalıdır” dedi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada, tarım, hayvancılık ve balıkçılıkta, 2017`de yapılan 9 milyar 50,5 milyon dolarlık ithalatın TL karşılığı 32 milyar 984,6 milyon lira olduğunu, bu ithalatın 17 Ağustos 2018 kuruyla karşılığı 54 milyar 350,1 milyon lirayı bulduğunu, dünya fiyatları aynı kalsa ve aynı miktarda ithalat yapsak bile ithalatımızın TL karşılığının 21 milyar 365,5 milyon lira artacağını belirtti.

Şemsi Bayraktar, döviz kurlarının yükselmesiyle dışarıdan ithalatın daha pahalı hale geldiğini, bunun yapılan ithalatı düşüreceğini, hatta birçok üründe durma noktasına getireceğini belirtti.

“İTHALATA DEVAM ETMEK ENFLASYONU DA ARTIRACAKTIR”

Her zaman yerli üretimin desteklenmesi, ithalata prim verilmemesini savunduklarını, ithalatın TL karşılığının artık ateş pahası olduğunu bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:

“Döviz kurları bu seviyedeyken, ülkemiz dış ticaret açığı kaynaklı bir cari açık problemi yaşıyorken, ithalattan kaçınılmalı, iç üretim artırılmalıdır. Ülkemiz, ithalata gerekenin çok üzerinde bir kaynak aktarmamalıdır. Ayrıca bu döviz kuru seviyelerinden tarımda ithalata devam etmek enflasyonu da artıracaktır. İthal edip katma değer yaratarak dışarıya sattığımız pamuk, buğday, ayçiçeğinden elde edilen gıda ve giyim ürünlerinde ithalat fiyatlarından kaynaklı maliyetler artacaktır. Bu durum ihracatta da rakiplerimizle rekabet etmemizi olumsuz yönde etkileyecektir. Bu ortamda üretimi artırmaktan, ithal edilen ürünlerde iç piyasaya yönelmekten başka çare yoktur. İthal ettiğimiz pek çok ürünü kendimiz üretebiliriz. Bu noktada çiftçimizi üretime teşvik edecek politikaların daha çok benimsenmesi gerekiyor. Ülkemiz, tarımda olağanüstü çeşitlilik, zenginlik sunan bir coğrafyaya sahiptir. Kahve, kakao, palm yağı gibi tropikal bölgelerde üretilen birkaç istisnai ürün hariç hemen her ürünü üretebilecek potansiyelimiz vardır. Çiftçimiz daha fazla desteklenirse, arazi parçalanması, sulama başta olmak üzere yapısal sorunlarımız çözülürse, birkaç istisna hariç ithalata gerek kalmaz.”

“ÇİFTÇİMİZ İTHAL ETTİĞİMİZ TARIM ÜRÜNLERİN PEK ÇOĞUNU ÜRETEBİLECEK SEVİYEDEDİR”

Bayraktar, Türkiye`nin tarımsal ürünlerde dışa bağımlı durumdan kurtulması için mazot, gübre, ilaç, tohum ve yem gibi ithal girdiler konusunda çiftçiye sağlanan desteğin artırılması gerektiğinin altını çizerek, “Çiftçinin temel girdileri arasında olan mazot, gübre, ilaç, tohum ve yem ithalat ürünlerinin döviz kurlarının yükselmesiyle birlikte fiyatları da yükseliyor. Çiftçimize destek verilmesi durumunda, çiftçimiz ithal ettiğimiz tarım ürünlerin pek çoğunu üretebilecek seviyededir” ifadelerini kullandı.

İTHALAT FİYATLARI YÜKSELDİ

Döviz kurunun artmasıyla birlikte, 2018 Mart-Ağustos döneminde, ithalat fiyatlarının hızla yükseldiğini belirten Bayraktar, şunları kaydetti:

“Bu yılın Mart ayında ortalama dolar kuru 3,8806 liraydı. Bu rakam 17 Ağustos 2018 itibarıyla 6,0052 liraya çıktı. Türkiye, Mart ayında kilogram olarak ithal pamuğu 7 lira 7 kuruştan, buğdayı 88 kuruştan, ayçiçeğini 1 lira 99 kuruştan, pirinci 1 lira 40 kuruştan, mısırı 86 kuruştan, soya fasulyesini 1 lira 68 kuruştan, ayçiçeği yağını 3 lira 90 kuruştan, kırmızı mercimeği 2 lira 62 kuruştan, nohudu 5 lira 18 kuruştan, bademi 18 lira 81 kuruştan, cevizi 9 lira 82 kuruştan, muzu 1 lira 97 kuruştan, soya fasulyesi küspesini 1 lira 53 kuruştan, ayçiçeği küspesini 78 kuruştan ithal edebiliyordu. Aynı ürünler Ağustos ayında ithal edilmeye kalkılsa, uluslararası fiyatlar dolar bazında aynı kalsa bile, döviz kurlarındaki artış nedeniyle kilogram başına pamuğa 10 lira 94 kuruş, buğdaya 1 lira 36 kuruş, ayçiçeğine 3 lira 8 kuruş, pirince 2 lira 17 kuruş, mısıra 1 lira 33 kuruş, soya fasulyesine 2 lira 60 kuruş, ayçiçeği yağına 6 lira 4 kuruş, kırmızı mercimeğe 4 lira 5 kuruş, nohuda 8 lira 2 kuruş, bademe 29 lira 11 kuruş, cevize 15 lira 20 kuruş, muza 3 lira 5 kuruş, soya fasulyesi küspesine 2 lira 37 kuruş, ayçiçeği küspesine 1 lira 21 kuruş ödemek zorunda kalınacak.”

Türkiye`nin artık tarımsal üretimi artırma politikalarına yönlenmesi gerektiğini belirten Bayraktar, “Tarımın her zaman stratejik bir sektör olduğunu vurguluyoruz. Özellikle kriz zamanlarında istihdam artı katkı sağlayarak ekonominin ayakta kalmasını sağladığı gerçeğini unutmamak gerekmektedir. İthalat bağımlısı olmanın zararları bugün bütün çıplaklığıyla ortaya çıkmıştır. Bunun için üretmek gerekir. Üretmek için de tarıma her türlü destek verilmelidir” dedi.

Bayraktar, daha fazla desteklemeyle, ithal edilen badem, ceviz, muz gibi meyveler hariç tarla ürünlerinin hemen hepsinde iç üretimin hızla artırılabileceğini, ihtiyacın kısa zamanda, meyvelerde ise yapılacak yatırımla en fazla 5-7 yılda ülke ihtiyacının tamamının karşılanabileceğini belirtti.