• DOLAR 34.447
  • EURO 36.303
  • ALTIN 2837.002
  • ...
Şiir ne kadar, nereye kadar?
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

 

İNZAR DERGİSİ / İBRAHİM DAĞILMA

 

En Sevgiliye Sunulmuş Şiirler

Hamd, varlık alemini nazmederek hikmet nakışlarını ibretli nazarlara sunan, yüce kelamının yanında beşer ifadelerin yetersiz kaldığı ve herbir yaratılmışı sanatlıca halk eden Allah (c.c)`a;

Salat, bütün övgü, selam, saygı ve ittiba edilmelerin muhatabı olan Hz. Muhammed (s.a.v)`e, Selam, Allah`ı yegane İlah ve Rab bilen Resul`e aşkla gönül veren sevgi erlerine olsun.

“Ey Muhammed (s.a.v.), sözlerimle seni övmedim; aksine senin isminle benim sözlerim övülmüş oldu” der, Hasan b.Sabit Hz. Peygamber(s.a.v)`in yüceliğini dile getirdiği ifadelerinde.

Tüm mecazi sevgilerin, engin sevgisiyle hakikat elbisesi giydiği “En Sevgili”dir, Hz. Muhammed(s.a.v). Denizler mürekkep, ağaçlar kalem olsa kadrini, makamını, siretini ve ahlakını ifadeden aciz kalacağı mükemmelliğin “besmelesidir” Hz. Muhammed(s.a.v). Risaletinden asırlar önce şiirlere konu olmuş “En Sevgili”, “Sevgililer Sevgilisi”dir. Muhammedi bülbüllere hakiki aşkı yaşatmış bir güldür O (sav). Hz. Muhammed (s.a.v), Makam-ı Mahmud`un sahibi, va`dedilenin şahidi, seçkinlerin en seçkini, özü, sözü sevgiyle yoğrulmuş bir nebidir.

İslam tarihi boyunca Müslümanlar, imkan ve güçleri nisbetinde O`nu anlamak, anlatmak ve yaşamak arzusuyla çalışmış; sonuç itibariyle Muhammedi sevgiyi işleyen şiirler kaleme almışlardır. Kanımca zengin bir peygamber edebiyatının oluşmasında şu hadis-i şerifteki beyan etkilidir:

Bir gün Hz. Ömer (r.a):

“Ey Allah`ın Resulü! Sen bana, nefsim hariç her şeyden daha sevgilisin!” dedi. Resulullah (s.a.v) hemen şu cevabı verdi:

“Hayır! Nefsimi elinde tutan Zat-ı Zülcelal`e yemin ederim, ben sana nefsinden de sevgili olmadıkça (kemaliyle iman etmiş olamazsın.)…” (1)

KUR`AN`IN İLAHİ BELAGATI

Şiir, kişi ve toplumların her türlü duyuş, düşünüş, neşe, keder, hüzün ve aşkının günlük dille ifade edilişinin farklı bir boyutudur.

Şiir; insanı özünden, yüreğinden, ruhundan yakalayıp esir eden, çarpan, sendeleten, düşündüren, neşelendiren, kederlendiren, hüzünlendiren, maveraya bir kuş misali uçuran bir sanattır. Şiir, eşyanın hakikatını, yaşamın gizemini, inancın gerçeğini aramaktır ki; Hz. Muhammed(s.a.v):

“Allah`ım, eşyanın hakikatını bana gerçeğiyle öğret!” (2) duasıyla,

“Hikmet, mü`minin yitik malıdır, kimden duyarsa onu alır.” (3) buyruğuyla bu öze işaret etmiştir.

Söz söylemek insana özgü nimetlerdendir. Kelamdaki incelik, nezaket kişinin değerini gösterir. Güzel sözün, deyişin, beyanın kaynağı Kur`an-ı Kerim ve “Yürüyen Kur`an” olan Hz. Peygamber(s.a.v)`dir. Kur`an-ı Kerimde sözün icaz ve i`cazı yönü insanları hayrete düşürmüştür. Kimileri bu güzel beyan ve etkileyici ifade karşısında “Bu bir şiir hem de büyüleyici bir sihir” demişlerdir. İlahi vahyin olmadığı dönemlerde “şiir ve şair” toplum için bir pusula olmuş, kitleleri etkilemiş, onların inançlarına şekil vermiştir. Yunan medeniyeti, Orta Asya`daki Türk toplumu, İslam öncesi cahili Arap milleti bu etkilenmenin en bariz örneğidir. Kabe duvarına her yıl asılan muallakat-ı seb`a (Yedi Asılı- seçilmiş-şiir)`nın Kur`an`ın ilahi belağatı karşısında acziyetin ifadesi olarak meşhur şair Lebid`in kızı tarafından indirilmiştir. (4)

ŞAİR TOPLUMUN DİLİDİR

Hüzün ve sevgi yönüyle şiir geniş bir “aşk atlası” içinde kimi zaman maveradan, kimi zaman masivadan izler taşır ve insan bu iz taşıyan yolların tozuna bulaşır. Silkeleme başladığında ise özlem, firak, hayıflanma ve musibetler içinde kalma zerrecikleri bir müjde misali düşer, düşler üzerine.

Şiir; öfke, nefret, heyecan ve ıstırapların; ümit ve düş kırıklığıyla içinde yeşerip boy saldığı toplumun soluğu… Şair de yerine göre bu toplumun soluk borusu, akciğeri; bazen de dili ve kalbidir. Elbette şiir kendisine annelik yapan toplum ve inancı dikkate almadan anlaşılmaz ve boş kütük misali boşluğa savrulan sözlerden ibaret kalır.

ŞİİRSEL GEREKLİLİĞİ VE GERÇEK ŞAİRİN NASILLIĞI

Şiir, “O Mutlak Mevcudu” aramayı hedef seçerse toprağı temiz, suyu duru, tohumu da belli olan bir çiçek olur ki sonra bu çiçeklerin renk ve kokusuna doyulmaz.

Öteleri kurcalama yolunda duyulan “Hayy ve Hu”ların ve bu uğurdaki gayretin iniltisi olan şiirin İslami boyutu ve cevaziyet yönü önemlidir. Şuara suresindeki şu ayetler, şiirsel gerekliliği ve gerçek şairin nasıllığı noktasını bir projektör misali aydınlatır:

“Şeytanların kime indiğini size haber vereyim mi?” de. Onlar günahkâr müfterilerin hepsine iner.

Bunlar şeytanlara kulak verirler, çoğu yalancıdırlar. Şairlere ancak azgınlar uyar. Onların her vadide şaşkın şaşkın dolaştıklarını ve yapmadıkları şeyleri yaptıklarını söylediklerini görmez misin?

Ancak (bu şiirle meşgul olanlardan) iman edip amel-i salih işleyenler Allah`ı çok çok ananlar ve haksızlığa uğratıldıklarında haklarını alanlar bunun dışındadır. Zulmedenler nasıl devrimle devrileceklerini anlayacaklardır.” (5)

“… İslam bizatihi şiir san`atlarına karşı çıkmaz. Nitekim lafzın zahirinden bu mana anlaşılmaktadır. Karşı çıktığı şiir san`atının takip ettiği yoldur. Arzuları ve hiçbir kayıt altına girmeyen duygular yolu, hakikatleri bırakıp gerçekleşmesi mümkün olmayan ham hayallerle uğraşma yolu… Ama ne zaman ki, şairin ruhu İslâmın rayına oturur ve onun esaslarını terennüm ederek şiir ve nazım meyvelerini verirse; bu dünya hayatında yüksek duyguların yerleşmesi için vaktini harcarsa; hayati meseleleri mevzu edinirse …

Fakat, şiirin ruhu, İslamın gayesini hedef alan sabit bir yol olduğu takdirde dünyaya İslâmi açısından, İslâm nurundan bakar ve bütün bunları şiir ve nazım kalıplarına dökerse … İşte bu gibi durumlarda İslam şiiri reddetmez ve bu şekillerle de şiire cephe almaz …” (6)

CEBRAİL SENİNLE BERABERDİR!

Hz. Peygamber, şiiri reddetmemiş; aksine rivayetlerden anlaşılacağı üzere teşvik etmiş. İslami değerlere ters düşmeyen, zarar vermeyen şiiri yasaklamamış; İslamı ve Müslümanları savunmak maksadıyla söylenen şiirleri oktan daha tesirli bulmuştur.

Übey İbnu Ka`b (r.a) anlatır:

“Resulullah (s.a.v) buyurdular ki: “Şiirde hikmet vardır.” (7) 

Hz. Ömer:

“Ey İbnu Revaha! Sen Resulullah (a.s)`ın önünde ve Allah`ın harem bölgesinde şiir mi okuyorsun?” dedi. Ancak Allah Resulü (s.a.v):

“Ey Ömer bırak onu. Onun şiirleri Mekkeli kafirlere oktan daha çabuk tesir eder!” diyerek müdahale etti. (8)

Hz. Bera (r.a) anlatır: “Resulullah (s.a.v) Kureyza günü (şairi) Hassan İbnu Sabit`e:

“Müşrikleri hicvet, Cebrail seninle beraberdir!” dedi. (9)

Tüm bunlar şiirin veya bugünkü anlamda basın yoluyla tebliğin önemine işaret eder kanaatimizce.

Allah`a emanet olunuz.

DİPNOTLAR

(1) Buhari, Fedailu`l Ashab 6, İsti`zan 27, Eyman 3

(2) Küttüb-i Sitte, c.13, s.366

(3) Ayet veHadislerle İslami Hayat, c.4, s.256

(4) Risale-i Nur Külliyatı, Mektubat, 19. Mektub

(5) Şuara Suresi, 221-227. ayet mealleri

(6) Fizilal`il Kur`an, c.11, s.98-99

(7) Buhari, Ebu Davud, Tirmizi, İbn-u Mace (bkz. Kütüb-i Sitte, c.7, s.293)

(8) Buhari, Müslüm

(9) Buhari, Müslüm (bkz. Kütüb-i Sitte, c.7, s.289)

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir