Necaset, Necaset ile Temizlenmez!!!
Necaset, Necaset ile Temizlenmez!!! Demeyin!!! Çünkü necaset, necaset ile temizleniyor. Şimdi diyeceksiniz ki İslam hukukunda böyle bir şey olmaz.
Yani necaset, necaset ile temizlenmez. Anlaşılan odur ki böyle düşünenler herkesi kendileri gibi İslami hassasiyete sahip biliyorlar. İslam’ın emir ve yasaklarını diğer bütün insanlarda, kendilerine bir hayat nizamı yapmışlar. Ama ne yazık ki öyle değil. Ne kadar iyimser düşünürsek düşünelim bunun böyle olmadığını hepimiz görüyoruz.
Ve yine görüyoruz ki Türkiye de bir temizlik işlemi başlamış. Devleti ve devletin kurumlarını temizleme ve temize çıkarma işlemi. Bu temizleme sürecinde devlet ve devletin diğer yapıları hiçbir hassasiyeti, kuralı ve kaideyi gözetmeksizin her yolu mubah görmüşler. Hatta temizlik imandandır düsturuyla hareket eden bazı İslami kesimler de bu sürece destek oluyor; bu temizleme işleminin koordinatörlüğünü yapıyor.
Devlet cumhuriyetin kuruluş tarihinden buyana yaptığı necis eylem ve fiillerini temizleme sürecine girdi. Bu temizleme de görev alan bütün aktörlerin devletin temiz ve günahsız olduğuna inanmaları dışında bir de diğer insanlarında buna inanmasını istiyor.
Devleti ulvileştirip kutsallaştırmak için bütün yolara başvuruluyorlar. Devletin kendi halkına reva gördüğü zülüm, eziyet ve baskıları yakın tarihlerde bunu katmerliye, katmerliye gösterdi. Kendi halkını tehdit olarak görmesi, halkın dini değerlerini hiçe sayılması sadece bunlardan birkaçıdır.
Kendi halkının yok saymasıyla birlikte bundan rahatsız olan insanların zindanlara atılması, kendi memleketlerinden sürülmesi, öldürülmesi… Bu yüzden devlet kirlenen ellerini ve necis tarihini temizlemek istiyor.
Yakın tarihimizde olan olaylardan bir kaçına bakacak olursak. Ülkenin doğu ve güney doğusunda genelde bütün halkın özelde ise dindar insanların dini değerlerini yok etmek için her türlü hile ve oyuna başvurulmuş. İftiralar atılmış ve nice komplolar kurularak eziyet ve zulme maruz bırakılmıştır. Bu olayların hepside devlet ve devletin organları tarafından devletin bekası için işlenmiştir. Tüm bunlar devletin o zaman ki farklı farklı kurumlarında çalışan memurların itiraflarıyla da ispatlanmıştır.
Bu kirli ve necis işleri kendilerini jitem diye adlandırdıkları kurumlarla yapmışlar. Nitekim 1994 yılında vali olarak Batman’a atanan ve uyguladığı kirli yöntemlerle adını duyuran Vali Salih Şarman, 17.04.2006 tarihinde Sabah gazetesine verdiği demeçte, “JİTEM’le çok iyi çalıştıklarını, üst düzey komutanların JİTEM’i inkâr etmelerine bir anlam veremediğini, bu kurumun var olduğunu, faydalı işler yaptığını, hatta yeniden uygulanabilecek kadar doğru bir model olduğunu” belirtecek kadar kirli ilişkiler yumağını gözler önüne seriyordu.” O günlerde inkâr edilen jitem şimdi resmi dillerce açıklanıyor.
Ve yine devletin başka bir kirli oyunu da bir itirafçı olan Murat Kurtboğan, Batman Emniyet Müdürlüğü’nde görevli bir komiser tarafından Bitlis Cezaevinden alınıyor, bir PKK itirafçısı ile beraber Tatvan’a götürülüyor, orada Hizbullah Cemaati mensubu olarak bildikleri Ulu cami Müezzini Gıyaseddin Barlak’ı şehid ediyorlar. Hem de bunu, Hizbullah Cemaati ile Menzil Grubunu karşı karşıya getirip çatışmaları Tatvan’a yaymak için kışkırtma amaçlı yapıyorlar.
Bu kirli ve necis olayın bazı Müslümanlara iftira atılmasında kullanılmış. Zira bunun gibi daha birçok kirli olay anlatılabilir. Ve bu olayları yapanlar yine devletin kurumları tarafından onurlandırılıyordu.
Örneğin jitem yoktur sorusu üzerine emekli Albay Arif DOĞAN’IN itiraf ettiği Benim aldığım takdirnamelerde hep ‘JİTEM’ diye geçiyor. O tarihlerde bu kirli oyunların adı ve adresi derin devletti. Ancak şimdi bu isim ve adresin yerine Jitem ve Ergenekon almış. İşte temizlik işlemi buradan sonra başladı. Kirli oyun ve emellerin devlet ismiyle anılmasını da istemiyorlar. Devletin yüksek mercileri devletin imajının halkın nezdinde çok kirlendiğini anladılar. Ve bu imajla daha ileriye gidilemeyeceğini gören devletin büyükleri imaj değişikliğine gidildi.
Ergenekon süreci’ ile ilgili devletin Başbakanına sorulan bir soru üzerine, Geçmiş hükümetler Ergenekon’u sümen altı etti, bizim hükümetimiz ise bu yapılanma ile ilgili yargıya intikal etmiş tüm konularda bağımsız yargının taleplerini yerine getirmiştir’ dedi.
Yani bundan önceki hükümetlerin bundan haberdar olduğu ancak ortaya çıkarmadığı bir gerçektir. Başka bir TV programına katılan başbakan Erdoğan, konuyla ilgili olarak, “Sonuna kadar gideceğiz. Yasal düzenlemeyi yaparız. Asla hukuksuzluğa fırsat vermemeli. Bu işin ucunu kovalayıp da yakalama noktasında, ‘Tünelin ucu görünsün, yakalayalım’ diyorsak, ne gerekirse yaparız” demişti.
Devlet bununla planladığı; bu kirli ve pis emellerin sadece bir kısım faillerini ortaya çıkararak necis olayları devletin sırtından almaktır.
Başbakan Erdoğan, Jitem’in kurucusu olduğu öne sürülen General Veli Küçük, olaylı avukat Kemal Kerinçsiz, Emekli Albay Fikret Karadağ ve gazeteci Güler Kömürcü’nün de aralarında bulunduğu 60’a yakın kişinin gözaltı olayıyla ilgili “Devlet çalışıyor” yorumunda bulundu. Gerçektende devlet çalışıyordu ve çalışması da kirlenen devletin elini ve tarihini temizlemek ve bu olayları kişileştirerek ya da devletin bir tek kurumuna hasmış gibi göstermekti.
Ancak çok iyi biliniyor ki bu kirli emellerinde derin devlet adıyla devletin bütün kurumları bu iş içindeydi. Etkinlik alanları farklılık arz etse de kirli oyunlar aynı merkezden yönetiliyordu. İşte şimdi kirli elleri yine kirli ellerle temizlemek istiyorlar.
Bu necis olayları kendiside kirli olan derin devletin diğer adıyla jitem ve Ergenekon’a has kılarak devleti masumlaştırmak istiyorlar. Sanki bu kirli ve pis emellerin devletin bir politikası değilmiş gibi.
Tamda burada necaseti necasetle temizlemek istiyorlar. Bu temizlik sürecinde devleti yalnız bırakmayan çok değişik odaklar var. Kraldan daha çok kralcı geçinen İslami taraflar. Devletin kutsiyetine o kadar kendilerini kaptırmışlar ki bu kirli emelleri başkalarına atfetme adına kendi inançlarından taviz vermeyi bile göze alıyorlar. Bu temizlik zamanında kılavuzu Arif Doğan ve Bülent Orakoğlu olanın burnu necasetten kurtulmaz.
Yapılan bunca insanlık dışı ve hukuka aykırı eylemlerin devleti ve devletin rejimini korumak adınaydı. Şimdide yapılan bu temizlikte devlet içindir. Konusu temizlik olan tiyatronun oyuncularına düşen görev sadece devleti temiz göstermek değildi. Bu temizlik sırasında devletin bekası için görev yapan devlet fedailer(derin devlet)’i terhis olmuş bir asker gibi askerlik anılarını anlatmaya başladılar.
Burada bu pislik yapılmış ve diğer yerde bu necaset yenilmiş diye demeçler vererek sanki onlardan başka askerlik yapan yok muş gibi. Ancak anlaşılan bu fedailerin daha görevi bitmemiş ve devleti temize çıkarma adına yapılan kirli oyunları kendilerine mal ediyorlar. Ancak yanlış kılavuzluktan burnu necasette olan başka odaklar aldıkları keskin necaset kokusundan olacak ki başka necasetin kokusunu alamıyorlar. Neyi necaset neyin Tahir olduğunu idrak edemiyor. Kirli oyunlarla kendi necis kutsallarını temizlemeye çalışıyorlar.
Yine din ve inanç adına kutsadıkları devletin bekası için aynı oyunlar oynayarak ancak farklı figüranlarla oyunun devam etmesini sağlıyorlar. O zamanların bir devlet adamının dillendirdiği “jitem kurumun var olduğunu, faydalı işler yaptığını, hatta yeniden uygulanabilecek kadar doğru bir model olduğunu” bu sözlerin yankılarını zaman içinde aksiyonu seven ve İslam’ı sırlaştıran Odaklarca iyi algılanmış olacak ki bu oyunda görev alıyorlar. Bu temizlik ile tasfiye edilen derin devletin boşalan kadrolarını kimseye kaptırmamak için bu tür yapılara sızıntıları sonucunda ele geçirmişler. Ve devlete Hizmet adına o gün yapılanları unutturmayacak türden kirli oyunları tiyatronun farklı perdelerinde göstererek.
Geçmişte ki kirli olaylara şahit olanlar hiçte bu kanunsuzluk ve hukuksuzluklara karşı şaşırmadığı görüyoruz. Geçmişteki devletin derin kurumunun yaptıkları necislikle kirlenen devleti necislikle temizlemek için kullandıkları derin necasetin yaptıklarının aynısını yaparak. Kirlettikleri inançları gibi ulvileştirdikleri devletlerinin kirletmektedir. Acaba devlet devletin ve devletin derin inançlıların kirlettiği bu günleri ne zaman ve ne ile temizleyecekler çok merak ediyorum.
Nebi Tunusi / Kayseri - Yaş: 25
Sevgili Genç Kardeşlerimiz!
Bir ay boyunca gelen tüm yazılar içerisinde en güzel yazıyı gönderen kardeşimize bir kitap seti veya kaset vb. bir set hediye edeceğiz. Posta ile yazı gönderecek kardeşlerimiz yazılarının “Ayın Yazısı” seçilmesi durumunda, bizimle iletişime geçebilirler. Fakat özellikle dikkat etmenizi istediğimiz iki nokta var. Birincisi; gönderdiğiniz yazıların tamamen size ait olması gerektiği, yazınızda alıntı cümleler varsa bunları belirterek göndermeniz. İkincisi ise adınızı, soyadınızı, yazıyı gönderdiğiniz memleketi ve yaşınızı mutlaka belirtmeniz gerekmektedir. Bu hayırlı çalışmaya (yarışmaya) tüm genç kardeşlerimizin katkıda bulunmasını bekliyoruz.
Doğrugenç sayfasında sizden gelecek karikatür ve mini bulmacalara da yer veriyoruz. İlginizi bekliyoruz.
Yayınlanmasını istediğiniz yazılarınızı dogrugenc@dogruhaber.com.tr e-posta adresine mail olarak veya posta yolu ile gönderebilirsiniz.
Yazılarınızı eğer bilgisayarda yazıyorsanız bir sayfayı geçmesin. El yazınızla gönderecekseniz bir beyaz kâğıdı aşmasın. Gönderdiğiniz mektuplara “Doğru Genç” için diye not düşürmeyi unutmayın.